Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 11058 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 14122 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ : Yahyalı Asliye Hukuk MahkemesiTARİHİ : 30/04/2014NUMARASI : 2012/195-2014/92Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün davacı vekilince duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davacı vek.Av. C.. Y.. ile davalı vekilleri Av. A.. T.. ve Av. D.. A..'un gelmiş olmalarıyla duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlenildikten ve temyiz dilekçesinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. -KARAR-Davacı vekili, Yahyalı İcra Müdürlüğü'nün 2012/288 E. sayılı takip dosyasında borçlu gösterilen müvekkilinin .............A.Ş.'nin yönetim kurulu başkanı olduğunu, müvekkilinin davalıya bono düzenleyip vermediğini, takibin dayanağı bononun A4 kağıdının alttan ve üstten kesilmesi ile oluşturulduğunu, bono metninin sonradan eklendiğini, taraflar arasında borçlanmayı gerektirir bir ilişkinin bulunmadığını ileri sürerek, müvekkilinin borçlu olmadığının tespiti ile senedin iptaline, kötüniyetli davalıdan % 20 tazminatın tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili, müvekkilinin ..........Üniversitesi Elektrik Elektronik Mühendisliği bölüm?? öğrencisi iken rahatsızlığı sebebiyle kaydını dondurduğunu, ....... A.Ş. enerji işi ile ilgilendiği için müvekkilinden ... projesi temininin istendiğini, müvekkilinin hazırladığı iki projeyi ve bu proje için yapılan fizibilite çalışmalarını davacı ve ortaklarına sunduğunu, bunun bedeli olarak senet verildiğini, iddiaların yerinde olmadığını belirterek, davanın reddi ile % 20 tazminatın davacıdan tahsilini istemiştir.Mahkemece yapılan yargılama, toplanan deliller neticesinde, davalının hazırladığı projenin bedeli olarak 7.250.000 TL ve 750.000 TL'lik iki adet bono verildiği, iş bu davaya konu bononun 750.000 TL'lik bono olduğu, davalının davadan sonra alacağından feragat ettiği yolundaki iddianın yerinde olmadığı, davacı tarafın davalıya her türlü tehdit ve baskıyı uyguladığı, bu nedenle iddiaya konu feragata değer verilemeyeceği, senedin davacı tarafından iradi şekilde imzalandığı gerekçeleri ile davanın reddine, davaya konu alacağın % 20'si olan 150.920,548 TL kötüniyet tazminatının davacıdan alınarak davalıya verilmesine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir.6100 sayılı HMK'nun 36. maddesinde hakimin reddi sebepleri, 38. maddesinde red usulü ve 40. maddesinde red talebini incelemeye yetkili mercii düzenlenmiş, 41. maddesinde ise, ''Ret talebinin geri çevrilmesi'' hükme bağlanmıştır.Anılan yasa hükümlerinden de açıkça anlaşılacağı üzere hakimin reddi talebinin usulüne uygun şekilde yapılması halinde buşvurulacak inceleme usulü ile ret talebinin geri çevrilmesi üzerine yapılacak işlemler ve sonuçları farklıdır. Zira, HMK'nun 41. maddesinde belirtilen koşulların bulunması halinde hakimin reddi talebi davaya bakan hakim tarafından geri çevrilip hakimin davaya devam etmesi mümkün iken usulüne uygun bir ret talebinin mevcut olması durumunda uygulanacak ret usulünde (HMK md. 38) öngörülen aşamalar tamamlanmadan hakimin davaya devam etmesi mümkün değildir. .../... Bu açıklamalar karşısında somut olayın değerlendirmesine gelince; davacı vekili tarafından verilen 24.03.2014 tarihli reddi hakim dilekçesinde hakimin yargılamaya katıldığı andan itibaren tarafsızlığını şüpheye düşürecek davranışlarının bulunduğu belirtilerek bu sebepler tek tek sayılmış ve temadi eden sebeplerin en sonuncusu olarak 03.03.2014 tarihli oturumda hakimin davacı vekili Av. C.. Y..'ın duruşmalara kabul edilmemesi şeklinde bir ara kararı oluşturmasının da hakimin reddi sebeplerinden biri olduğu belirtilerek bir sonraki 24.03.2014 tarihli oturumda reddi hakim dilekçesi verilmiş olduğu dosya içeriğinden anlaşılmaktadır. Bu durum karşısında somut olayda HMK'nun 41. maddesinde düzenlenen ''ret talebinin geri çevrilmesi'' müessesinin koşullarının gerçekleştiğinden söz edilemeyeceği için hakimin reddi talebinin HMK'nun 36,38,40, 42 ve 44. maddeleri hükümleri çerçevesinde incelenip buna ilişkin prosedür tamamlanmadan davanın esasına girilemeyeceği gözetilmeden mahkemece ret talebinin yorumlanmasında yanılgıya düşülerek bu husustaki usulü işlemler tamamlanmadan işin esası hakkında yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir. SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre öteki temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, vekili Yargıtay duruşmasında hazır bulunan davacı yararına takdir edilen 1.100,00 TL duruşma vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, peşin harcın istek halinde iadesine, 15.09.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.