MAHKEMESİ : İstanbul(Kapatılan) 42. Asliye Ticaret MahkemesiTARİHİ : 07/04/2014NUMARASI : 2012/77-2014/77Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün davacı vekilince duruşmalı, davalı vekilince duruşmasız olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davacı vek.Av. G. Ş. ile davalı vek.Av. A.. D..'ın gelmiş olmalarıyla duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlenildikten ve temyiz dilekçesinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.-KARAR-Davacı vekili, müvekkilinin davalı ile dava dışı şirket arasında akdedilen 23/08/2014 tarihli genel kredi sözleşmesinde kefil olarak yer aldığını, dava dışı şirketin diğer kredi sözleşmelerinde ise müvekkilinin kefaletinin bulunmadığını, kefil olunan kredinin asıl borçlu tarafından ödendiğini, davalının ise dava dışı şirketle akdedilen tüm kredi sözleşmelerinden kaynaklanan alacağını müvekkilinden talep ettiğini, ihtirazi kayıt ile talep edilen miktarın ödendiğini belirterek, müvekkilinin davalıya 4.132.369,13 TL borçlu olmadığının tespitine ve istirdatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili, davanın reddini istemiştir.Mahkemece, davacının davalı banka ile dava dışı şirket arasında akdedilen 08.09.2004 tarihli genel kredi sözleşmesinde kefil olarak yer aldığı, davacının anılan kredi sözleşmesi doğrultusunda kullandırılan kredilerden kefalet limiti dahilinde sorumlu olduğu, kefil olmadığı 21.10.2009 ile 14.07.2011 tarihleri arasında akdedilen sözleşmelere dayalı olarak kullandırılan krediler nedeniyle sorumluluğunun bulunmadığı, alınan bilirkişi raporu ile davacının borçlu olmadığı kısmın belirlendiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, davacının davalıya 2.049.056,69 TL borçlu olmadığının tespitine, 2.049.056,69 TL'nin 16.03.2012 tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan tahsiline, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir.Dava, dava dışı asıl borçlu şirket ile davalı banka arasında akdedilen 23/08/2014 tarihli genel kredi sözleşmesine kefil olunduğu, borcun asıl boçlu tarafından ödendiği, diğer genel kredi sözleşmelerinde ise kefalet bulunmadığı iddiasına dayalı olarak açılan menfi tespit ve istirdat istemine ilişkindir.Davalı yan, alacağın kaynağı olarak dosyaya 9 adet genel kredi sözleşmesi ibraz etmiştir. Dosya içerisinde yer alan davacı banka ile dava dışı şirket arasında imzalanan genel kredi sözleşmelerinden; 23.08.2004 tarihli genel kredi sözleşmesinde davacının müşterek müteselsil kefalet imzası bulunmakta ise de, 21.10.2009, 21.10.2009, 10.05.2010, 26.05.2010, 16.07.2010, 25.08.2010, 21.04.2010 ve 14.07.2011 tarihli genel kredi sözleşmelerinde davacının müşterek müteselsil kefalet imzası bulunmamaktadır..../...Hükme esas alınan 30.10.2013 tarihli bilirkişi heyeti kök ve 14.02.2014 tarihli ek raporlarında; davalının 23.08.2004 tarihli genel kredi sözleşmesinden sonraki ilk genel kredi sözleşmesinin 21.10.2009 tarihli olduğu, anılan tarihe kadar 09.08.2006-09.02.2007 tarihleri arasında dava dışı şirketin toplam 1.181.662,56 USD kredi kullandığı, ancak bu kredilerin açılış kapanışlarını içerir ticari defter kayıtlarıyla örtüşerek hesap ekstrelerinin sunulmadığı gibi bankaca da belirtilmediği, ancak kredi ilişkisinin devam ettiği, takip hesaplarına aktarılmadığı, bu nedenle kredilerin zamanında karşılandığı kanaatinin oluştuğu belirtilmiştir. Taraf vekilleri anılan bilirkişi raporlarına gerekçelerini de belirtmek suretiyle itiraz etmiştir. Hal böyle olunca, mahkemece yapılması gereken iş, davacı banka kayıtları üzerinde inceleme yaptırılmak suretiyle konusunda uzman yeni bir bilirkişi heyetinden, davalının dava dışı şirketten kredi alacağı bulunup bulunmadığı, kredi alacağı var ise, bu alacağın hangi genel kredi sözleşmesinden kaynaklandığı ve davacının kefaletinin bulunup bulunmadığı hususlarında taraf vekillerinin önceki raporlara itirazlarını da karşılayacak şekilde rapor alınıp sonucuna göre bir hüküm kurulması gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün temyiz eden taraflar yararına BOZULMASINA, vekilleri Yargıtay duruşmasında hazır bulunan taraflar yararına takdir olunan 1.100,00'er TL. duruşma vekalet ücretinin bir diğerinden alınarak yek diğerine verilmesine, peşin harçların istek halinde iadesine, 15.09.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.