MAHKEMESİ : Ankara 12. Asliye Ticaret MahkemesiTARİHİ : 14/05/2013NUMARASI : 2011/378-2013/147Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün davacı vekilince duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davacı vek. Av. B.. Ö.. ile davalı vek. Av. O. E..' in gelmiş olmalarıyla duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlenildikten ve temyiz dilekçesinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.-KARAR-Davacı vekili; davalının müvekkili aleyhine başlattığı icra takibine konu çekteki imzanın müvekkili şirketin yetkilisine ait olmadığını belirterek müvekkilinin borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili, davanın reddini istemiştir.Mahkemece, takibe konu çekteki imzaya itirazın icra hukuk mahkemesince incelendiği, çekteki imzanın şirket yetkilisi H. Ç..' e ait olduğundan bahisle davanın reddine karar verildiği, kararın Yargıtay denetiminden geçerek kesinleştiği, bu nedenle imzaya itiraza itibar edilmediği, davalının ciranta olup 3. kişi olduğu, çekin ödenmediğinin dosya kapsamından anlaşıldığı, davalının TTK'nun 599. maddesi anlamında kötüniyetli olduğuna dair delil bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Dava çekteki imza inkarına dayalı olarak açılan menfi tespit davasıdır. Mahkemece, yapılan yargılama sırasında imza incelemesine ilişkin bilirkişi raporu alınmamıştır. Hükme esas alınan 01.06.2010 tarihli bilirkişi raporu Ankara 9. İcra Hukuk Mahkemesi'nin 2008/968 Esas 2010/705 Karar sayılı davaya konu 28.08.2006 keşide tarihli çekteki imzaya itiraza dair yapılan yargılama sırasında düzenlenmiştir. Anılan karar Yargıtay denetiminden geçerek kesinleşmiş ise de, icra hukuk mahkemesi tarafından verilen kararlar, bu mahkemenin dar yetkili mahkeme olması ve icra hukukuna yönelik karar vermesi sebebiyle genel yetkili mahkemelerde kesin hüküm teşkil etmemektedir. Bu itibarla dar yetkili icra mahkemesince alınan bilirkişi raporunun hükme esas alınması doğru görülmemiştir. Öte yandan, hükme esas alınan bilirkişi raporu ayrıntılı ve denetime elverişli incelemeyi içermediği gibi dosya içerisinde yer alan ve dava konusu çekteki imzanın davacı eli ürünü olmadığına ilişkin tespitleri içeren Büyükçekmece 1. Asliye Ceza Mahkemesi'nin 2007/334 Esas sayılı dosyasındaki 26.12.2011 tarihli bilirkişi raporu ile Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 2008/820 Esas sayılı dosyasında anılan çek dava konusu olmadığı halde sehven inceleme konusu yapılarak düzenlenen 15.11.2012 tarihli bilirkişi raporu ile de çelişmektedir.Hal böyle olunca, mahkemece davacının duruşmada hazır edilerek huzurda medarı tatbik imza örnekleri alınıp, davacının bildireceği çekin keşide tarihinden önceki tarihleri içeren ve davacının imzasının bulunduğu mukayeseye elverişli belgelerin toplanarak konusunda uzman bilirkişi veya bilirkişi kurulundan, yukarıda belirtilen raporlar da gözetilmek suretiyle, davaya konu çekteki imzanın davacıya ait olup olmadığı hususunda rapor alınarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulmasında isabet görülmemiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün temyiz eden davacı yararına BOZULMASINA, vekili Yargıtay duruşmasında hazır bulunan davacı yararına takdir olunan 1.100 TL. duruşma vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, peşin harcın istek halinde iadesine, 11.06.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.