MAHKEMESİ : Bursa 3. Asliye Ticaret MahkemesiTARİHİ : 28/05/2013NUMARASI : 2011/350-2013/210Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün davalı vekilince duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davalı vek. Av. B. S.. gelmiş, diğer taraftan gelen olmadığından dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.-KARAR-Dava, satın alınan malların haczedilip götürülmesinden dolayı zapta karşı tekaffül hükümlerine göre satış bedelinin istirdatı istemeni ilişkindir.Davalı vekili, satışa konu malların 09.06.2010 tarihli tedbirin infazına dair tutanakla davacıya yediemin sıfatıyla teslim edildiğini, davacının zilyedi olduğu bu malların aynı zamanda mirasçısı olduğu fabrikanın satışı nedeniyle ihaleyi alması ile dava dışı E...Yatak... Ltd.Şti' ye geçtiğini, fabrikayı teslim alan E... Şti' nin ihale şartnamesinde yazması nedeniyle satış konusu mallara da el koyduğunu ve 01.11.2010 tarihi itibariyle malların E..' ta fiilen teslim edildiğini, davacının malların hacizli olduğunu bilerek satın aldığını, 15.07.2010 tarihli İcra Müdürülüğü' ne hitaben verdiği dilekçe ile malların ihale kapsamı dışına çıkarılmasını talep ettiğini, davacının zapt girişimini en geç 15.07.2010 tarihinde öğrendiği kabul edilse dahi durumu 22.02.2012 tarihinde müvekkiline bildirdiğini, zamanında bildirim yapma yükümlülüğünü yerine getirmeyen davacının talepte bulunamayacağını, tazminat tutarının malın gerçek değerine göre belirlenmesi gerektiğini, 4 ay kullanılan malların kullanımında sağlanan faydanın da tazminattan indirilmesinin kanunen zorunlu olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, davacının ihtiyati hacizden önce zilyedi olmadığı toplam 225.380 TL değerindeki bir kısım eşyayı 01.07.2010 tarihli fatura ile davalıdan satın aldığı, ancak dava konusu malların Bursa 3. İcra Müdürlüğü tarafından 05.07.2010 tarihinde satışının yapıldığı, malların sadece 4 gün süreyle davacı elinde kaldığı, malların 49.500 TL+KDV ile davacıya satılmış olduğu, davacının sözkonusu malların kendisine iade edilmeyeceğini öğrendikten sonra durumu davalıya bildirdiği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş, hükmü davalı vekili temyiz etmiştir.Somut olayda, davalıya gönderilen 22.1.2011 tarihli ihtarname ile zapta karşı tekeffül hükümlerine göre davacı satış bedelinin iadesini talep etmiştir. Oysa ki satışa konu malların davacıya teslim tarihi ile fatura tarihi 1.7.2010 olup, taraflar arasındaki aynı tarihli ibraname ile davacı her türlü hukuki ve maddi ayıptan ari olarak malları teslim aldığını ve davalıyı ibra ettiğini kabul etmiştir. Ayrıca 15.7.2010 tarihinde davacı tarafından icra müdürlüğüne başvuruda bulunularak satış konusu malların iadesi talep edilmişse de bu istem reddedilmiştir. Dosya içeriğindeki bilirkişi raporuna göre ise ihalenin kesinleştiği tarih 13.7.2010’dur.Olay tarihi itibarıyla uygulanması gereken 818 Sayılı Borçlar Kanunu’nun 190’ıncı maddesinin son fıkrasına göre, “Davanın ihbar edilmemesi mesuliyeti satıcıya isnat edilemeyen hallerde satıcı, kendisine zamanında haber verilmiş olması farz ve takdirinde ne derece daha müsait bir neticei hükmiye istihsal edilebileceğini ispat ederse mesuliyetten o derecede beri olur.” Ayrıca olay tarihinde yürürlükte olan 3226 sayılı (mülga) Finansal Kiralama Kanunu’nun 19’uncu maddesinin 2’nci fıkrasına göre, “Kiracı aleyhine icra yoluyla takip yapılması halinde, icra memuru, finansal kiralama konusu malların takibin dışında tutulmasına karar verir. İcra memurunun kararına karşı yedi gün içinde itiraz edilebilir.” Davacı 1.7.2010 tarihinde davalıyı da ibra ederek malları teslim almış, malların teslim alınmasından sonra Finansal Kiralama Kanunu’a göre haczedilmesi mümkün olmayan mallar hakkındaki ihale kesinleşmiş, 15.7.2010 tarihinde icra dairesine başvuruda bulunan davacının istemi ise reddedilmiştir. Davacının davalıya başvuru tarihi ise 22.1.2011’dir. Her ne kadar mahkemece, davacının ihale alıcısına malların iadesine ilişkin 21.1.2011 tarihli kişisel başvurusunun sonuçsuz kalmasından 1 gün sonra davalıya müracaat etmesi nedeniyle zamanında satıcıya ihbarda bulunduğu ve iadenin mümkün olmadığını öğrendiği tarihin esas alınması gerektiği belirtilmiş ise de ihale alıcısına yapılan başvurunun malların iadesi bakımından hiçbir hukuki sonucu bulunmamaktadır. O halde mahkemece 818 Sayılı BK’nun 190/3, 3226 sayılı (mülga) FKK’nun 19/2 maddeleri uyarınca uyuşmazlığın değerlendirilmesi, taraflar arasındaki 1.7.2010 tarihli ibra sözleşmesinin üzerinde durulması zorunludur. Bu yönler üzerinde durulmadan yerinde olmayan gerekçelerle yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, bozma nedenlerine göre davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, vekili Yargıtay duruşmasında hazır bulunan davalı yararına takdir edilen 1.100 TL duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine, 10.06.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.