MAHKEMESİ :Asliye Hukuk MahkemesiTaraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı Nurettin Akkurt vekili vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.- K A R A R -Davacı vekili, müvekkilinin dava dışı şirkette işe girerken şirket yetkililerine 5.000,00 USD bedelli tarihsiz imzalı teminat senedini teslim ettiğini, şirket yetkilisi tarafından buna ilişkin belge düzenlendiğini, daha sonra işçilik haklarının ödenmemesi nedeniyle iş akdini feshederek dava açtığını, müvekkilinin haklı bulunduğunu ve işverenin tazminat ödemeye mahkum edildiğini, bunun üzerine işverenin senedi çalışanı olan davalı ... adına doldurduğunu, ...'nun da senedi diğer davalıya ciro ettiğini, senedin ... aracılığıyla icra takibine konu edildiğini ileri sürerek, müvekkilinin davalılara borçlu olmadığının tespitine ve %20 oranında kötüniyet tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı ... vekili, davacının iddiasını yazılı delille ispat etmesi gerektiğini, ayrıca şahsi defilerini müvekkiline karşı ileri süremeyeceğini, müvekkilinin iyiniyetli hamil olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.Davalı ..., davaya cevap vermemiştir. Mahkemece toplanan delillere göre; dava konusu bononun işçi-işveren ilişkisi nedeniyle alındığına dair kanaat oluştuğundan yazılı delille ispat yükümlülüğünün aranmadığı, iş ilişkisi kapsamında alınan bono dava dışı işveren tarafından takibe konulmadığından davanın genel mahkemelerde görülmesi, ancak iş hukuku hükümlerinin uygulanması gerektiği, dolayısıyla tanık beyanlarına itibar edildiği, tarafların maddi durumları gözetildiğinde davacının davalıya böyle bir borcunun olmasının hayatın olağan akışına aykırı olduğu, ceza dosyası ile dava dışı şirket ortağı tarafından düzenlenen yazılı belge de dikkate alındığında davacının talebinde haklı olduğu kanaatine varıldığı gerekçesiyle davanın kabulüne, davacının icra takibi nedeniyle davalılara borçlu olmadığının tespitine, %20 oranındaki kötüniyet tazminatının davalılardan tahsiline karar verilmiş, hüküm davalı Nurettin Akkurt vekili tarafından temyiz edilmiştir. Davacı, lehdarı davalı ..., hamili davalı ... olan senede ilişkin olarak bedelsizlik iddiası ile borçlu olunmadığının tespiti isteminde bulunmuştur. Taraflar arasında işçi-işveren ilişkisi bulunmamaktadır. Bu nedenle somut olayda iş hukuku hükümlerinin uygulanması doğru olmamıştır. Davacının iddiasını yazılı delille ispat etmesi gerekir. Bunun yanında davacının şikayeti üzerine davalılar hakkında bedelsiz senedi kullanma suçundan ceza davası açıldığı, Asliye Ceza Mahkemesi'nin 2014/1249 E., 2015/1246 K. sayılı kararı ile davalıların mahkumiyetlerine karar verildiği, kararın temyiz aşamasında olduğu anlaşılmıştır. Bu durumda, TBK'nun 74. maddesi uyarınca ceza mahkemesince saptanacak maddi vakıalar hukuk hakimini de bağlayacağından, dava konusu olayla ilgili verilen ceza mahkemesi kararının kesinleşmesi beklenerek varılacak uygun sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı Nurettin Akkurt vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre davalı Nurettin Akkurt vekilinin sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin harcın istek halinde iadesine, 13/06/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.