Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 10534 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 2545 - Esas Yıl 2016





MAHKEMESİ :Ticaret MahkemesiTaraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekili ve davalı ... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. - K A R A R -Davacı vekili, davalı şirketin borcuna karşılık 43.916,06 TL bedelli bir çeki müvekkiline verdiğini ve bedelini 24/10/2008 tarihinde banka havalesi yoluyla ödediğini, bunun üzerine çekin davalı şirketin yetkilisine teslim edildiğini, ancak daha sonra çekin 24/10/2008 olan keşide tarihinin 06/04/2009 olarak tahrif edilip bankadan karşılıksız kaydı alınarak icra takibine konu edildiğini, çekin ibraz tarihi geçtikten sonraki cironun alacağın temliki hükmünde olduğunu, dolayısıyla müvekkilinin defilerini diğer davalılara karşı da ileri sürebileceğini, kaldı ki davalıların birlikte hareket ettiklerini ileri sürerek müvekkilinin icra takibi nedeniyle davalılara borçlu olmadığının tespitine, takibin iptaline ve %40 kötüniyet tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı ... vekili, müvekkilinin çeki 06/04/2009 keşide tarihli olarak ticari ilişki içinde olduğu davalı ...'ten aldığını, iyiniyetli hamil olduğunu, davacının çekin arkasındaki cirosunu silmeyerek basiretli davranmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.Diğer davalılar, davaya cevap vermemişlerdir. Mahkemece toplanan delillere göre; davacının şikayeti üzerine başlatılan ceza soruşturmasında alınan bilirkişi raporu ile çekin keşide tarihinin düzeltilmesine ilişkin imzanın davalı şirket yetkilisine ait olduğunun tespit edildiği, davacının, çek bedelinin kendisine ödenmesi nedeniyle çekin davalı şirket yetkilisine tesliminden sonra keşide tarihinin düzeltilerek davalılara ciro edildiği yönündeki iddiasının haklı görüldüğü, ayrıca çizilen keşide tarihi ile yeni yazılan keşide tarihi arasında bir yıl gibi sürenin bulunmasının ve davalı ...'ın ceza davasındaki savunmasında çeki aldığı kişiyi açıklayamamasının iyi niyetli hamil durumunu ortadan kaldırdığı gerekçesiyle davanın kabulüne, davacının icra takibi ve takibe konu çek nedeniyle davalılara borçlu olmadığının tespitine, davacı tarafın kötüniyet tazminatı talebinin reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili ve davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava, davacının lehdarı olduğu çekten dolayı borçlu olunmadığının tespiti istemine ilişkindir. Dosya kapsamından, dava konusu çekin keşide tarihindeki düzeltmenin çek keşidecisi davalı şirketin yetkilisi tarafından yapıldığı, ciro yoluyla sırasıyla davalı ...'e ve davalı ...'a geçtiği, kambiyo vasfını kaybetmediği anlaşılmıştır. Bu durumda, 6102 sayılı TTK'nun 687.(mülga 6762 sayılı TTK'nun 599.) maddesi gereğince davacının şahsi defilerini davalı hamil ...'a karşı ileri sürebilmesi için, davalının çeki iktisap ederken bile bile borçlunun zararına hareket ettiğini, yani kötüniyetli olduğunu kanıtlaması gerekir. Mahkemece açıklanan ilke uyarınca inceleme ve değerlendirme yapılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde eksik inceleme ile karar verilmesi doğru görülmemiş, hükmün bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı ... vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre davacı vekilinin temyiz itirazının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin harcın istek halinde iadesine, 13/06/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.