Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 10389 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 13167 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 15. Asliye Ticaret MahkemesiTARİHİ : 16/04/2013NUMARASI : 2013/62-2013/117Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün davalı vekilince duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davalı vek. Av. R. E.. gelmiş, diğer taraftan kimse gelmemiş olduğundan, onun yokluğunda duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatın sözlü açıklamaları dinlenildikten ve temyiz dilekçesinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.-KARAR-Dava, ticari satıştan kaynaklanan alacağın tahsili amacıyla başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.Davalı vekili, müvekkilinin davacıya borcu olmadığını, ödeme emrinde ve elinde delillerin ibraz edilmediğini belirterek davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, taraflar arasında cari hesap sözleşmesi olmamasına rağmen yanlar arasında faturalardan kaynaklanan sürekli bir ticari ilişki bulunduğu, taraflar arasında yapılan 04.01.2009 tarihli mutabakatla davacının 77.912 TL alacaklı olduğunun sabit olduğu, satış ve ödemeler ile karşılıksız kalan 2 adet çek için bankadan tahsil edilen (2x470=940 TL)'nin mahsubu halinde davacının davalıdan takip tarihi itibariyle 60.480 TL alacaklı olduğu, takip ve davadan sonra yapılan 5.000 TL ödemenin infaz sırasında dikkate alınacağı gerekçeleriyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, hükmü davalı vekili temyiz etmiştir.Uyuşmazlığa konu 45.000 ve 50.000 TL bedelli 2 adet çekin davalı elinde olması bu çeklerin bedelinin ödendiği konusunda karine oluşturur. Bu 2 adet çek bedelinin ödenmediğinin ispat yükü davacıya aittir. Davacı 2 adet çekin iade edildiğini iddia etmiş ise de sunduğu çek iade bordrosunda davalı tarafın imzası bulunmadığı gibi hangi nedenle iade edildiği yazılı değildir. Nitekim bu husus 22.10 2012 tarihli bilirkişi ek raporunda da açıklanmıştır. Öte yandan 19.316 Tl bedelli fatura davalı defterinde kayıtlı değildir. Bilirkişi raporunda bu konuda hesap mutabakatı olduğu belirtilmiş ise de bu konuda dosyada bir belge bulunmadığı gibi karşılıklı ticari defter kayıtlarındaki tarihler de birbiri ile örtüşmemektedir. Davalının ticari defterinde kayıtlı bulunmayan 19.316 TL bedelli faturanın nasıl bir hesap mutabakatı ile davalı borcu olarak kabul edildiği denetime elverişli şekilde araştırılıp saptanmadan bu fatura yönünden de davalının borcu bulunduğunun kabulü suretiyle yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Mahkemece, yukarıda yapılan açıklamalar çerçevesinde konusunda uzman bilirkişiden yeniden rapor alınıp, tüm deliller birlikte değerlendirilmek suretiyle varılacak uygun sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken, ispat yükünde hataya düşülerek ve eksik inceleme yapılarak yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır.Sonuç: Yukarıda açıklanan nedenle hükmün BOZULMASINA, bozma nedenlerine göre sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, vekili Yargıtay duruşmasında hazır bulunan davalı yararına takdir edilen 1.100 TL duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine, peşin harcın istek halinde iadesine, 03.06.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.