Kasten yaralama ve hakaret suçundan haklarında kamu davası açılan katılan sanıklar ..., ..., ... ve ... haklarında yapılan yargılama sonucunda, müsnet suçu görevleri sırasında işlediklerinden bahisle 4483 sayılı Memurlar ve Diğer Kamu Görevlilerinin Yargılanması Hakkında Kanun hükümlerine göre izin alınmak üzere kamu davasının durdurulmasına dair İstanbul 34. Asliye Ceza Mahkemesinin 26/02/2016 tarihli ve 2015/369 esas, 2016/101 sayılı kararının, Adalet Bakanlığı tarafından kanun yararına bozulmasının istenilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 01/09/2016 gün ve 345736 sayılı istem yazısıyla dava dosyası Dairemize gönderilmekle incelendi: İstem yazısında; “Olay tarihinde müşteki sanık ...'nun otomobilini iş yerinin önüne kaldırım kenarına park ettiği, kız arkadaşıyla birlikte park yerinden çıkmak istediği sırada aynı yerde maddi hasarlı kaza yapan sivil plakalı Kaçakçılık ve Organize Şube Müdürlüğü polis memurları katılan sanıklar ... ve vefat eden....' in araçlarını ...'nun aracının yanına cadde üzerine park halinde bırakarak trafik ekibi çağırdıkları, resmi trafik polis aracıyla suç yerine gelen katılan sanıklar ..., .... ve ...'nun da araçlarını sivil aracın önüne park ederek kaza tespit tutanağı tutmaya hazırlandıkları, müşteki sanık ...'nun aracını çıkarmak için kornaya bastığı, katılan sanık ...'nın "ne kornaya basıyorsun lan, s... git burdan" diye hakaret ederek ...'na yaklaştığı, çıkan tartışmada katılan sanık ...'nun kız arkadaşının özür dilediği, ancak katılan sanık ...'ın muhatap olduğu ...'ya "tüm Çapa görecek, sizi sinkaf edeceğim" diye hakaret ettiği, bu aşamada diğer polis memurlarının da ...'ın aracının yanına geldikleri, herhangi adli bir işlem yapmadan veya şahsı uyarıp suç yerinden gitmesini sağlamadan yaklaşık 4-5 dk. tartışmayı sürdürdükleri, katılan sanık ...'nın ...'nun boğazına sarıldığı, katılan sanık ...'nun da ...'nın kolunu indirip yumruk attığı, bunun üzerine diğer polis memurları katılan sanıkların tekmeyle ...'na vurdukları şeklinde gerçekleşen eylemleri işlediklerinden bahisle açılan kamu davasında, kamu görevlisi olan katılan sanıklar hakkında görevi esnasında işledikleri iddia edilen suçla ilgili 4483 sayılı Kanun’un 2 ve 8. maddelerine göre yetkililerden izin alınmadan dava açıldığı anlaşıldığından ve bu izin, dava şartı olduğundan bahisle 5271 sayılı Kanun’un 223/8. maddesi uyarınca yargılamanın durdurulmasına karar verilmiş ise de, 4483 sayılı Kanun’un 2. maddesindeki “Bu Kanun, Devletin ve diğer kamu tüzel kişilerin genel idare esaslarına göre yürüttükleri kamu hizmetlerinin gerektirdiği asli ve sürekli görevleri ifa eden memurlar ve diğer kamu görevlilerinin görevleri sebebiyle işledikleri suçlar hakkında uygulanır.” şeklindeki düzenleme karşısında, kamu görevlilerinin görevleri sebebiyle işledikleri suçların bu Kanun hükümleri gereğince dikkate alınabileceği gibi, sanıklara isnat edilen kasten yaralama ve hakaret eylemlerinin, anılan madde uyarınca değerlendirilemeyeceği ve görevi sebebiyle işlenen suçlar kapsamına alınamayacağı, bu nedenle katılan sanıklar hakkındaki yargılamanın genel hükümler uyarınca yapılarak, hukuki durumunun tayin ve tespiti ile sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği gözetilmeden yazılı şekilde durma kararı verilmesinde isabet görülmemiştir.” denilmektedir. Hukuksal Değerlendirme: 4483 sayılı Kanunun 2. maddesinde; "Bu Kanun, Devletin ve diğer kamu tüzel kişilerinin genel idare esaslarına göre yürüttükleri kamu hizmetlerinin gerektirdiği asli ve sürekli görevleri ifa eden memurlar ve diğer kamu görevlilerinin görevleri sebebiyle işledikleri suçlar hakkında uygulanır. hükümlerine yer verilmiştir." Somut olayda; polis memurları olan sanıklar hakkında TCK'nın 86/2,3-d ve sanık ... hakkında 125/1,4 maddeleri gereğince cezalandırılmaları istemi ile dava açıldığı, mahkeme tarafından sanıklar hakkında açılan kamu davalarının "suç tarihi itibariyle İstanbul Emniyetinde polis memuru olan sanıkların adli bir görevin ifası kapsamında işlem yapmadıkları sadece idari görevleriyle bağlantılı olarak yaptıkları iş ve işlemler sırasında müşteki sanık ... ile aralarında çıkan tartışma sırasında atılı suçları işledikleri iddia edilmesine rağmen 4483 sayılı Kanuna göre soruşturma izni alınmadan savcılıkca doğrudan iddianame düzenlendiği anlaşıldığından soruşturma şartının eksik olduğu" gerekçesiyle CMK 223/8. maddesi gereğince kamu davasının durmasına" karar verilmiştir. Ancak, 4483 sayılı Kanunun 2. maddesindeki düzenleme karşısında, sanıkların kasten yaralama ve hakaret eylemlerinin bu Kanun maddesi kapsamında değerlendirilemeyeceği, genel hükümler çerçevesinde kovuşturma yapılarak karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde durma kararı verilmesi hukuka aykırıdır. Sonuç ve Karar: Yukarıda açıklanan nedenlerle; Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın, Kanun yararına bozma isteği doğrultusunda düzenlediği tebliğnamedeki düşünce yerinde görüldüğünden, 1- Sanıklar ..., ..., ... ve ... hakkında İstanbul 34. Asliye Ceza Mahkemesinin 26/02/2016 tarihli ve 2015/369 esas, 2016/101 sayılı kararının, 5271 sayılı CMK’nın 309. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 2- Aynı Kanun maddesinin 4-a fıkrası gereğince, sonraki işlemlerin mahallinde tamamlanmasına, dosyanın Yüksek Adalet Bakanlığına sunulmak üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'na TEVDİİNE, 31/01/2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.