Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 6701 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 298 - Esas Yıl 2015





KARARGörevli memura hakaret ve basit yaralama suçlarından sanık ...'ın, 765 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 266/1, 59., 456/4, 271/1 ve 62. maddeleri uyarınca 1 ay 20 gün hapis, 216,00 Türk lirası adli para ceza ve 240.00 Türk lirası adlı para cezaları ile cezalandırılmasına, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 231/5. maddesi gereğince hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ve sanığın 5 yıllık denetim süresine tabi tutulmasına dair ... Asliye Ceza Mahkemesinin 21/07/2009 tarihli ve ... esas, ... sayılı kararının kesinleşmesini müteakip, sanığın deneme süresi içerisinde işlemiş olduğu hakaret suçundan dolayı 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 125/1. 125/3-a, 125/4, 62/1 ve 52/2 maddeleri uyarınca 7.600 Türk lirası adli para cezası ile cezalandırılmasına, dair ... Sulh Ceza Mahkemesinin 12/03/2010 tarihli ve ... esas ... sayılı kararının 20/01/2014 tarihinde kesinleşmesinden dolayı 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 231/11 maddesi uyarında sanık hakkında verilen hükmün açıklamasına ve 765 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 266/1,456/4, 271/1 ve 62. maddeleri gereğince 1 av 20 gün hapis. 216,00 Türk lirası adli para ceza ve 240,00 Türk lirası adli para cezaları ile cezalandırılmasına dair Erciş Asliye Ceza Mahkemesinin 20/05/2014 tarihli ve 2014/153 esas, 2014/622 sayılı kararının, Adalet Bakanlığı tarafından yasa yararına bozulmasının istenilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 23.02.2015 gün ve 55594 sayılı istem yazısıyla, Dairemize gönderilen dava dosyası incelendi.İstem yazısında; “Dosya kapsamına göre, ... Asliye Ceza Mahkemesinin 20/05/2014 tarihli ve ... esas, ... sayılı kararında sanık hakkında duruşmalardaki iyi hali nedeniyle 765 sayılı Kanun'un 59. maddesinin uygulanması gerekirken aynı Kanun'un 62. maddesi gereğince indirim yapılması şeklinde hüküm kurulmasında isabet görülmemiş ise de, bu hatanın mahâllinde mahkemesince düzeltilebileceği anlaşılmakla,1- Sanık hakkında verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının kesinleşme tarihi olan 17/09/2009 tarihinden itibaren denetim süresi içinde dava zamanaşımın durduğu, denetim süresi içinde yeni suç işlenmesi halinde mahkemece hükmün açıklanacağı, duran zamanaşımının, denetim süresi içinde işlenen suçtan dolayı verilen hükümlülük kararının kesinleşmesi koşuluyla suçun işlendiği tarihte yeniden işlemeye başlayacağı kabul edilerek yapılan incelemede;Sanık hakkında 12/10/2002 tarihinde gerçekleştirdiği eylemlerden dolayı 21/07/2009 tarihli karar ile sanığın cezalandırılmasına ancak hükmün açıklamasının geri bırakılmasına ve 5 yıl denetim süresine tabi tutulmasına karar verilmiş olup, hükmün 17/09/2009 tarihinde kesinleşmesinden sonra 28/12/2009 tarihinde yeni suç işlediği ve bu suçtan mahkumiyetinin 20/01/2014 tarihinde kesinleştiği, sanığın mahkumiyetine esas olan 765 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 266 ve 456. maddelerinde yazılı suçlara ilişkin cezanın nevi ve miktarına göre aynı Kanun'un 102 ve 104, maddelerinde öngörülen zamanaşımı süresinin suçun işlendiği 12/10/2002 tarihinden inceleme tarihine kadar geçmiş bulunduğu gözetilmeden, kamu davasının bu sebepten düşürülmesi yerine yazılı şekilde hüküm kurulmasında,” denilmektedir.Hukuksal Değerlendirme:İncelenen dosyada yer alan iddianameye göre, sanık ... hakkında, görevli memura mukavemetten 765 sayılı TCK’nın 2581-3. maddesi uyarınca kamu davası açıldığı, mahkemece görevli memura hakaret ve basit yaralama suçlarından 765 sayılı TCK'nın 266/1, 59, 456/4, 271/1, 62. maddeleri uyarınca hüküm kurulduğu görülmüştür. Görevli memura hakaret ve basit yaralama suçları için öngörülen cezaların üst sınırına göre asli dava zamanaşımı süresi anılan Kanunun 102/4. uyarınca beş yıldır ve TCK'nın 102. ve 104. maddeleri uyarınca olağanüstü zamanaşımı süresi 7 yıl 6 aydır. Bu sürenin 5237 sayılı TCK'nın 66/1-e maddesine göre sanıkların lehine olduğu anlaşılmaktadır.Dosyada suç tarihi 12/10/2002 olan sanık hakkında 01/11/2002 tarihinde iddianame düzenlendiği ve dava zamanaşımını kesen en son işlemin, Yargıtay bozma kararı öncesi mahkemece verilen 03.10.2003 tarihli ilk mahkumiyet kararı olduğu anlaşılmıştır. Yargıtay bozma kararları sonrası mahkemece 21/07/2009 tarihinde sanık hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilmiş ve 17/09/2009 tarihinde karar kesinleşmiştir. CMK'nın 231/8. maddesi uyarınca hükmün açıklanmasının geri bırakılması sonucu 5 yıllık denetim süresi içinde dava zamanaşımı durur. Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının kesinleşmeyle duran zamanaşımı, denetim süresi içinde kasten yeni bir suç işlenmesi ve yeni suç hakkında kurulan mahkumiyet hükmün kesinleşmesiyle, yeni suçun işlendiği tarihte tekrar işlemeye başlar. İncelenen somut olayda da sanık ..., denetim süresi içinde 28/12/2009 tarihinde kamu görevlisine hakaret suçunu işlemiş ve sanık hakkında verilen mahkumiyet kararı 20/01/2014 tarihinde kesinleşmiştir. Sanık hakkında 17/09/2009 tarihinde duran zamanaşımı 28/12/2009 tarihinde işlemeye başlamış ve uzamış zamanaşımı 23.07.2010 tarihinde dolmuştur. Sanık ... hakkında denetim süresi içinde kasten suç işlemesi sonucu 20/05/2014 tarihinde hakkındaki hüküm açıklanmış ve 06.06.2014 tarihinde hüküm kesinleştirilmiştir.Sonuç olarak bu süreç dikkate alındığında suç tarihi 12/10/2002 olan dosyada olağanüstü dava zamanaşımı süresi 23.07.2010 tarihinde dolmaktadır. Bu nedenle zamanaşımı nedeniyle davanın düşmesine karar verilmesi gerekirken mahkumiyet kararı verilmesi yerinde görülmemiştir.Sonuç ve Karar:Yukarıda açıklanan nedenlerle;Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının düzenlediği tebliğnamedeki düşünce yerinde görüldüğünden, 1- ... Asliye Ceza Mahkemesinin 20/05/2014 tarihli ve ... esas, ... sayılı kararının, CMK'nın 309. maddesi uyarınca BOZULMASINA,2- Bozma nedenine göre karardaki hukuka aykırılığın, aynı Kanun maddesinin 4-d fıkrası uyarınca Yargıtay tarafından giderilmesi gerektiğinden; sanık ... hakkında, hakaret ve yaralama suçlarından açılan KAMU DAVALARININ, sanık yararına olduğu anlaşılan 765 sayılı TCK'nın 102/4 ve 5271 sayılı CMK'nın 223. maddeleri uyarınca DÜŞMESİNE, 04/03/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.