Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 6459 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 27706 - Esas Yıl 2015





MAHKEMESİ :Asliye Ceza MahkemesiSUÇLAR : Konut dokunulmazlığını ihlal, kişileren huzur ve sükununu bozmaHÜKÜM : MahkumiyetKARARYerel Mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle, başvurunun süresi ve kararın niteliği ile suç tarihine göre dosya görüşüldü: Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.1- Sanığa yükletilen konut dokunulmazlığının ihlali eylemiyle ulaşılan çözümü haklı kılıcı zorunlu öğelerinin ve bu eylemin sanık tarafından işlendiğinin Kanuna uygun olarak yürütülen duruşma sonucu saptandığı, bütün kanıtlarla aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların temyiz denetimini sağlayacak biçimde ve eksiksiz sergilendiği, özleri değiştirilmeksizin tartışıldığı, vicdani kanının kesin, tutarlı ve çelişmeyen verilere dayandırıldığı;Eylemin doğru olarak nitelendirildiği ve Kanunda öngörülen suç tiplerine uyduğu,Anlaşıldığından, sanık ...’nin ileri sürdüğü nedenler yerinde görülmemiş olmakla, tebliğnameye uygun olarak, TEMYİZ DAVASININ ESASTAN REDDİYLE HÜKMÜN ONANMASINA,2- Kişilerin huzur ve sükununu bozma suçundan kurulan hükme yönelik temyize gelince, başkaca nedenler yerinde görülmemiştir.Ancak,Anayasanın 141/3, CMK’nın 34, 230 ve 1412 sayılı CMUK’nın 308/7. maddeleri uyarınca, mahkeme kararlarının sanıkları, mağdurları, Cumhuriyet Savcısını ve de herkesi inandıracak ve temyiz denetimine olanak verecek biçimde olması, Yargıtay'ın gerekçelerde tutarlık denetimini yapabilmesi için; kararın dayandığı tüm verilerin bu veriler konusunda mahkemenin ulaştığı sonuçların, iddianamenin, savunma ile mağdur ve tanık anlatımlarına ilişkin değerlendirmelerin, hangi kanıtlara hangi nedenle üstünlük tanındığının açık olarak kurulacak hükmün gerekçesine yansıtılması ve mahkemece ulaşılan vicdani kanı sonucunda, sanığın hangi eylemlerinin suç sayıldığı açıklandıktan sonra kabul edilen bu eylemlerin hukuki nitelendirilmesinin yapılması ve hükme esas alınan ve reddedilen delillerin açıkça gösterilmesi gerekir.Kişilerin huzur ve sükununu bozma suçu ile korunan hukuki yarar kişi özgürlüğünün korunması ve bireyin, psikolojik ve ruhsal bakımdan rahatsız edilmemesi ve yaşamını sağlıklı bir şekilde sürdürmesi olarak tanımlanmaktadır. Bu suçun oluşabilmesi için, kanun metninde yazılı bulunan telefon etme, gürültü yapma yada aynı maksatla, hukuka aykırı bir davranışta bulunma gibi eylemlerin, bir kez yapılmasının yeterli olmadığı, eylemin ısrarla tekrarlanması süreklilik arz etmesi ve sırf kişilerin huzur ve sükununu bozma saiki ile işlenmesi gerekmektedir.Yargılamaya konu somut olayda ise, sanığın, katılan ile evlenmek istediği, ancak katılanın bunu istemediği ve ilişkiyi sonlandırdığı, ancak sanığın buna rağmen katılanın peşini bırakmadığı, katılanı takip etmeye, evine ve işyerine gitmeye başladığı ayrıca iletişim tutanaklarında sanığın katılana mesajlar attığı, bu nedenle sanığın üzerine atılı kişilerin huzur ve sükununu bozma suçunu işlediği kabul edilmiş ise de, sanığın olay günü aralarında önceye dayalı ilişkileri bulunduğu anlaşılan katılana saat 21:06-22:23 aralığında sadece 3 adet mesaj gönderdiğinin, bu itibarla ısrar öğesinin oluşmadığı ayrıca özellikle katılanın oğlu olan tanık Mustafa’nın yargılama aşamasında verdiği ifadesi göz önüne alındığında sanığın, katılanı ısrarla takip ettiğine dair katılanın soyut iddiası dışında cezalandırmaya yeterli bir delilin bulunmadığı anlaşıldığından yetersiz ve yerinde olmayan gerekçeyle sanığın mahkumiyetine karar verilmesi, Kanuna aykırı ve sanık ...’nin temyiz nedenleri yerinde görüldüğünden, tebliğnameye aykırı olarak, HÜKMÜN BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 30.03.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.