Hakaret suçundan sanık ...’ın 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 125/1, 125/4, 62 ve 52/2. maddeleri gereğince 2.320,00 Türk Lirası adlî para cezası ile cezalandırılmasına dair Kocaeli 10. Asliye Ceza Mahkemesinin 12/04/2016 tarihli ve 2015/777 esas, 2016/284 sayılı kararının, Adalet Bakanlığı tarafından kanun yararına bozulmasının istenilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 23/11/2016 gün ve 390077 sayılı istem yazısıyla, Dairemize gönderilen dava dosyası incelendi. İstem yazısında; "5187 sayılı Basın Kanunu'nun hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 26. maddesi uyarınca “Basılmış eserler yoluyla işlenen veya bu Kanunda öngörülen diğer suçlarla ilgili ceza davalarının günlük süreli yayınlar yönünden iki ay, diğer basılmış eserler yönünden dört ay içinde açılması zorunludur.” ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 175/1. maddesinde “İddianamenin kabulüyle, kamu davası açılmış olur ve kovuşturma evresi başlar.” hükümlerinin öngörülmesi karşısında, sanık hakkında www......com isimli internet sitesinde 18/08/2014 tarihinde ''.... Ediyor'' ve aynı internet sitesinin 09/12/2014 tarihinde ''Dereden Çıkan Sahte Gazi'' şeklinde haberler yapıldığı, anılan haberlerle ilgili 18/12/2014 tarihinde şikayetçi olunduğu, hak düşürücü sürenin katılanın şikayet dilekçesinin havale edildiği ve Cumhuriyet savcısının suçtan haberdar olduğu 18/12/2014 günü başlayacağı, iddianamenin ise 16/12/2015 tarihinde kabul edilmesi ve kamu davasının da bu tarihte açılmış sayılacağının kabulünün gerektiği, bu nedenle davanın kovuşturma koşulu olan süre içinde açılmadığının anlaşılması karşısında, kamu davasının düşürülmesine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesinde isabet görülmemiştir."denilmektedir. Hukuksal Değerlendirme: 5187 sayılı Basın Kanunu’nun, 05/07/2012 tarihinde yürürlüğe giren 6352 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten önceki “Dava açma süreleri” başlıklı 26. maddesinde; “Basılmış eserler yoluyla işlenen veya bu Kanunda öngörülen diğer suçlarla ilgili ceza davalarının, günlük süreli yayınlar yönünden iki ay, diğer basılmış eserler yönünden dört ay içinde açılması zorunludur. Bu süreler basılmış eserlerin Cumhuriyet Başsavcılığına teslim edildiği tarihten başlar. Basılmış eserlerin Cumhuriyet Başsavcılığına teslim edilmemesi halinde yukarıdaki sürelerin başlama tarihi, suçu oluşturan fiilin Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından öğrenildiği tarihtir. Ancak; bu süreler, Türk Ceza Kanununun dava zamanaşımına ilişkin maddesinde öngörülen süreleri aşamaz. Kovuşturulması şikayete bağlı suçlarda dava açma süreleri, suç için kanunun öngördüğü dava zamanaşımı süresini aşmamak şartıyla, suçun işlendiğinin öğrenildiği tarihten başlar.” hükümlerine yer verilmiştir. Maddedeki açık düzenlemelerden de anlaşılacağı üzere basılmış eserler yoluyla işlenen veya anılan Kanunda öngörülen diğer suçlarla ilgili ceza davalarının belli sürelerde açılması zorunludur. Bu süreler hak düşürücü niteliktedir. 6352 sayılı Kanunun 77. maddesiyle yapılan değişiklikten sonra, maddedeki iki ay olan süre dört ay, dört ay olan süre ise, altı ay olarak değiştirilmiştir. Maddenin ikinci fıkrasında belirtildiği üzere birinci fıkrada düzenlenmiş olan süreler, basılmış eserlerin Cumhuriyet Başsavcılığına teslim edildiği, teslim edilmemesi halinde ise suçu oluşturan eylemin Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından öğrenildiği tarihten başlayacaktır. Kovuşturulması şikayete bağlı suçlarda ise dava açma süreleri, suç için kanunun öngördüğü dava zamanaşımı süresini aşmamak şartıyla, suçun işlendiğinin öğrenildiği tarihten başlayacaktır. İnceleme konusu somut olayda, Cumhuriyet Başsavcılığının suç oluşturan fiilden haberdar olduğu 18/12/2014 tarihinin, Basın Kanunun 26. maddesinde belirtilen sürenin başlangıcı olarak kabulü gerekmektedir. Bu durumda sanık hakkındaki ceza davasının dört aylık sürede açılmış olması zorunludur. İddianamenin ise 16/12/2015 tarihinde kabul edilmesi ve kamu davasının da bu tarihte açılmış sayılacağının kabulünün gerektiği, bu nedenle davanın kovuşturma koşulu olan süre içinde açılmadığının anlaşılması karşısında, kamu davasının düşürülmesine karar verilmesi gerekirken mahkumiyet kararı verilmesi hukuka aykırıdır. Sonuç ve Karar: Yukarıda açıklanan nedenlerle; Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının düzenlediği tebliğnamedeki düşünce yerinde görüldüğünden, 1- Hakaret suçundan sanık ... hakkında, Kocaeli 10. Asliye Ceza Mahkemesinin 12/04/2016 tarihli ve 2015/777 esas, 2016/284 sayılı kararının, 5271 sayılı CMK'nın 309. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 2- Anılan Kanun maddesinin 4/d fıkrası uyarınca karardaki hukuka aykırılık, hükmün Yargıtay tarafından düzeltilmesini gerektirmekle; sanık hakkında hakaret suçundan açılan kamu davasının, 5187 sayılı Kanunun 26. maddesi ve CMK’nın 223/8. maddeleri gereğince DÜŞMESİNE, dosyanın Yüksek Adalet Bakanlığına sunulmak üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'na TEVDİİNE, 17/01/2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.