Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 352 - Karar Yıl 2017 / Esas No : 36027 - Esas Yıl 2015





MAHKEMESİ :Asliye Ceza MahkemesiSUÇ : İmar kirliliğine neden olmaHÜKÜM : Beraat Yerel Mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle, başvurunun süresi, kararın niteliği ile suç tarihine göre dosya görüşüldü: Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi. Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede: TCK'nın 184/1. maddesinde, yapı ruhsatı almadan veya ruhsata aykırı olarak bina yapmak ve yaptırmak suç olarak düzenlenmiş, bina kavramı ise 3194 sayılı İmar Kanunu'nun 5. maddesinde tanımlanmıştır. 2960 sayılı Boğaziçi Kanunu'nun 13/d maddesinde ise, yapılarda kullanma izni verildikten sonra imar mevzuatına aykırı olarak yapılan değişiklik ve eklentiler, yıkılması gereken yapılar olarak tespit edilmiştir. Aynı Kanunun 18. maddesi ise 13. maddeye göre yıktırılması gereken yapıların sahipleri hakkında hapis cezası öngörmüştür. 2960 sayılı Kanun kapsamındaki bölgede yapılan izinsiz imalatın, bina niteliğinde olması durumunda sanığın eylemi 2960 sayılı Kanunun 18. maddesi ile TCK'nın 184/1 maddesinde tanımlanan suçları oluşturacak, TCK'nın 44. maddesi gereğince sanığın daha ağır cezayı gerektiren 184/1 maddesi uyarınca cezalandırılması yoluna gidilecek, izinsiz imalat bina niteliğinde değilse, sanığın 2960 sayılı Kanunun 18. maddesinde düzenlenen suçtan sorumlu tutulması gerekecektir. TCK'nın 184/1. maddesinde, yapı ruhsatı alınmadan veya ruhsata aykırı olarak bina yapan veya yaptıran kişilerin cezalandırılması öngörülmüş olup, İmar Kanunu'nun 5. maddesinde bina kavramı, “kendi başına kullanılabilen, üstü örtülü ve insanların içine girebilecekleri ve insanların oturma, çalışma eğlenme veya dinlenmelerine veya ibadet etmelerine yarayan, hayvanların ve eşyaların korunmasına yarayan yapılardır." şeklinde açıklanmıştır. İncelemeye konu olayda; 14/11/2012 tarih 2012/777 sayılı Korumu Kurulu kararında ve 23/01/2013 tarih 2013/102 sayılı cevabi yazıda belirtilen bir kısım ilave yapılar yapmak suretiyle eylemlerine devam ettiği, şeklinde iddia olunan eylemde, aynı yere ilişkin sanık hakkında imar kirliliğine neden olma suçundan derdest olan İstanbul Anadolu 12 Asliye Ceza Mahkemesinin 2013/477 esas sayılı dava dosyasının birleştirilerek, 29/04/2009 tarihi tutanak tespitleri ile ikinci tespite dayanılarak 14/11/2012 tarih 2012/777 sayılı Korumu Kurulu kararında belirtilen tadilatların mahallinde keşif yapılarak mevcut yapıda 29/04/2009 tarihi tutanak sonrası yeni tadilatların yapılıp yapılmadığına ilişkin bir tespit bulunmadığı anlaşılmıştır. Mevcut tadilatların ne şekilde bina vasfında olduğuna dair teknik ve açıklayıcı yeterli bir bilgiye yer verilmediği gibi, bu durumun bir alan artışı sağlayıp sağlamadığı, binanın taşıyıcı sisteminin bu durumdan etkileyip etkilemediği konularında bir değerlendirilmede de bulunulmamıştır. Bu açıklamalar karşısında, yukarıda belirtilen eksikliklerin giderilmesi ve eksik bırakılan hususların niteliğinin tespiti açısından mahallinde yeniden keşif yapılarak, sanık hakkında imar kirliliğine neden olma suçundan derdest olan İstanbul Anadolu 12 Asliye Ceza Mahkemesinin 2013/477 esas sayılı dava dosyasının bir bütün halinde değerlendirilerek, ilk tespitten sonra yeni tadilat yapılıp yapılmadığı, yapı tatil zaptında belirtilen eylemler ile bina da yapılan diğer tadilatların, bir alan artışı sağlayıp sağlamadığı, binanın taşıyıcı sisteminin etkileyip etkilemediği ile söz konusu imalatların bina vasfında olup olmadığı konularında bilirkişiden denetime elverişli şekilde bilimsel ve teknik verilere dayalı yeni bir rapor aldırılması, yapı tatil zaptında belirlenen inşaat faaliyetlerinin bina niteliğinde olduğunun belirlenmesi halinde, sanığa yüklenen eylemin hukuki anlamda tek fiil olacağı ve tek fiil ile hem TCK'nın 184. maddesinde düzenlenen imar kirliliğine neden olma hem de 2960 sayılı Boğaziçi Kanunu’nun 18. maddesine muhalefet suçunun oluşacağı, TCK'nın 44. maddesi gereğince de daha ağır cezayı öngören imar kirliliğine neden olma suçundan sanığın cezalandırılması gerekeceği, yapılan tadilat ve iyileştirmelerin bina vasfında olmadığının tespit edilmesi durumunda ise, eylemin 2960 sayılı Boğaziçi Kanunun 18. maddesi kapsamında kalıp kalmayacağı tespit edilerek, sonucuna göre sanıkların hukuki durumun belirlenmesi gerektiği gözetilmeden, eksik kovuşturma ve yetersiz gerekçeyle hüküm kurulması, Bozmayı gerektirmiş ve katılanlar ... vekili ile ... vekilinin temyiz nedenleri yerinde görüldüğünden, tebliğnameye aykırı olarak HÜKMÜN BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 11.01.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.