Hakaret suçundan sanık ...’ın, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 125/1, 125/3-a ve 62/1. maddeleri uyarınca 10 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, cezasının aynı Kanun’un 51/1. maddesine göre ertelenmesine dair Keşan 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 21/04/2016 tarihli ve 2015/716 esas, 2016/262 sayılı kararının, Adalet Bakanlığı tarafından kanun yararına bozulmasının istenilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının, 19/12/2016 gün ve 396399 sayılı istem yazısıyla Dairemize gönderilen dava dosyası incelendi.İstem yazısında; “Dosya kapsamına göre, hakaret fiillerinin cezalandırılmasıyla korunan hukuki değer, kişilerin onur, şeref ve saygınlığı olup, bu suçun oluşabilmesi için, davranışın kişiyi küçük düşürmeye matuf olarak gerçekleşmesi gerektiği, bir hareketin tahkir edici olup olmadığının bazı durumlarda nispi olup, zamana, yere ve duruma göre değişebileceğinin, kişilere yönelik her türlü ağır eleştiri veya rahatsız edici sözlerin hakaret suçu bağlamında değerlendirilmemesi, sözlerin açıkça, onur, şeref, ve saygınlığı rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu isnadını veya sövmek fiilini oluşturması gerektiğinin anlaşılması karşısında, somut olayda, sanığın katılana “burada siz ne işe yarıyorsunuz, bana ilaç vermek zorundasınız, terbiyesiz, saygısız” şeklinde ve kaba hitap tarzı niteliğindeki sözlerin, katılanın onur, şeref ve saygınlığını rencide edici boyutta olmaması nedeniyle hakaret suçunun unsurlarının oluşmadığı gözetilmeden, sanığın beraati yerine mahkumiyetine karar verilmesinde isabet görülmemiştir.” denilmektedir.Hukuksal Değerlendirme:Ceza Genel Kurulu’nun 14.10.2008 gün ve 170-220 sayılı kararında da belirtildiği üzere; hakaret fiilinin cezalandırılmasıyla korunan hukuki değer, kişilerin şeref, haysiyet ve namusu, toplum içindeki itibarı, diğer fertler nezdindeki saygınlığı olup, bu suçun oluşabilmesi için, davranışın kişiyi küçük düşürmeye matuf olarak gerçekleştirilmesi gerekmektedir. Somut bir fiil ya da olgu isnat etmek veya sövmek şeklindeki seçimlik hareketlerden biri ile gerçekleştirilen eylem, bireyin onur, şeref ve saygınlığını rencide edebilecek nitelikte ise hakaret suçu oluşacaktır.Bir hareketin tahkir edici olup olmadığı, zamana, yere ve duruma göre değişebilmektedir. Kişilere yönelik her türlü ağır eleştiri veya rahatsız edici sözlerin hakaret suçu bağlamında değerlendirilmemesi, sözlerin açıkça, onur, şeref ve saygınlığı rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu isnadını veya sövmek fiilini oluşturması gerekmektedir.Öte yandan kendilerine belirli idari yetkiler verilmiş görevlilerin, sözlerine ve eylemlerine getirilen eleştirilere daha fazla hoşgörü göstermeleri gerektiği AİHM içtihatlarında kabul edilmektedir. AİHM, kamu görevlilerine karşı yapılmış hakaret içerikli ifadelerle ilgili bir başvuruda, başvuruya konu sözlerin, kamuoyunun söz konusu görevlinin performansına duyduğu güveni ortadan kaldırmaya yönelik gerçek bir tehlike meydana getirip getirmediğini incelemektedir.İncelenen somut olayda, müştekinin.... Devlet Hastanesi Dahiliye Servisinde hemşire olarak kamu görevi yürüttüğü, sanığın olay tarihinde müştekinin yanına gelerek annesinin ilacını başka bir yerde unuttuğunu beyanla müştekiden kendisine insülin ilacı vermesini istediği, müştekinin de annesinin kullandığı ilacın hangi ilaç olduğunu bilemediği için ve yanlış ilaç kullanımının risklerini anlatarak sanığa ilaç vermediği, buna sinirlenen sanığın, tanık ...'ın anlatımı ile de doğrulanır şekilde elindeki kağıtları buruşturarak müştekinin suratına fırlattığı ve müştekiye "burada siz ne işe yarıyorsunuz, bana ilaç vermek zorundasınız, terbiyesiz, saygısız" şeklinde hakaret ettiği, sanığın bu eyleminin müştekinin yerine getirdiği kamu görevinden kaynaklandığı ve müştekinin onur, şeref ve saygınlığını rencide edebilecek nitelikte olduğu, her ne kadar “burada siz ne işe yarıyorsunuz, bana ilaç vermek zorundasınız, terbiyesiz, saygısız” şeklindeki ifadelerin, müştekinin onur, şeref ve saygınlığını rencide edici boyutta olmadığı kabul edilse bile, sanığın, elindeki kağıtları buruşturup müştekinin suratına fırlattığı şeklindeki yerel Mahkeme kabulü de göz önüne alındığında, iddianameye konu eylemin bir bütün halinde hakaret suçunu oluşturduğu anlaşıldığından, kanun yararına bozma talebinin reddine karar verilmiştir.Sonuç ve Karar:Yukarıda açıklanan nedenlerle;Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının düzenlediği tebliğnamedeki düşünce yerinde görülmediğinden, CMK'nın 309. maddesi uyarınca KANUN YARARINA BOZMA İSTEĞİNİN REDDİNE, 27.02.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.