MAHKEMESİ :Asliye Ceza MahkemesiSUÇLAR : Hakaret, kasten yaralama, konut dokunulmazlığını ihlalHÜKÜMLER : Mahkumiyet Yerel Mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle, başvurunun süresi, kararın niteliği ve suç tarihine göre dosya görüşüldü: Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi. Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede; 1- TCK'nın 116/4. maddesinde yer alan “cebir kullanma” kavramının, konuta girmeyi kolaylaştırmak amacıyla zor kullanılmasını ifade etmesi sanığın, katılanın evine girdikten sonra yaralama eylemini gerçekleştirdiğinin kabul edilmesi ve yaralama suçundan dolayı ayrıca hükümlülük kararı verilmesi karşısında, sanığın ne şekilde konut dokunulmazlığını ihlal suçunu gerçekleştirmek için cebir kullandığı açıklanmadan, yetersiz gerekçeyle yazılı şekilde hüküm kurulması, 2- Sanığa ek savunma hakkı verilmeden, iddianamede gösterilmeyen TCK'nın 86/2. maddesinin uygulanması suretiyle CMK'nın 226/2. maddesine aykırı davranılması, 3- Katılanın yaralanmasının niteliğine ilişkin kesin adli rapor alınmadan eksik araştırma ile karar verilmesi, 4- Sanığın hakaret eylemini, katılanın evinin içerisinde gerçekleştirmesi karşısında, aleniyet unsurunun olayda gerçekleşmediği düşünülmeden, TCK’nın 125/4. maddesinin uygulanması, 5- CMK'nın 231/6. maddesi uyarınca, kasıtlı bir suçtan engel mahkûmiyeti bulunmayan ve bir daha suç işlemeyeceği kanaatiyle hapis cezaları ertelenen sanığın, kişilik özellikleri ile duruşmadaki tutum ve davranışları göz önünde bulundurulup, yeniden suç işleyip işlemeyeceği konusunda bir değerlendirme yapılarak hükmün açıklanmasının geri bırakılması hususunda bir karar verilmesi gerektiği gözetilmeden, sanık hakkında daha önce verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı nedeniyle, yeniden hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığı kararı verilmesi, 6- TCK’nın 53/1-b maddesinde yer alan hak yoksunluğunun uygulanmasına ilişkin hükmün Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 tarih ve 2014/140 esas, 2015/85 sayılı kararıyla iptal edilmesi nedeniyle uygulanma olanağının ortadan kalkmış olması ve yine aynı Kanunun 53/1-c maddesindeki hak yoksunluğunun sanığın kendi altsoyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri yönünden koşullu salıverme tarihine kadar, diğer kişilere karşı belirtilen yetkiler yönünden mahkûm olunan hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar geçerli olacağının dikkate alınmaması, Kanuna aykırı ve sanık ...'in temyiz nedenleri yerinde görüldüğünden, tebliğnamedeki isteme kısmen uygun olarak HÜKÜMLERİN BOZULMASINA, yeniden hüküm kurulurken 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi gereğince yürürlükte olan 1412 sayılı CMUK'nın 326/son maddesi uyarınca kazanılmış hakkın saklı tutulmasına, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 20/02/2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.