Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 17698 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 19818 - Esas Yıl 2015





MAHKEMESİ :Asliye Ceza MahkemesiSUÇLAR : Hakaret, görevi yaptırmamak için direnmeHÜKÜMLER : MahkumiyetYerel Mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle, başvurunun süresi, kararın niteliği ve suç tarihine göre dosya görüşüldü:Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede, 1- Somut olaya ilişkin olarak suçun mağduru olan polis memurlarının beyanları dışında bir anlatım bulunmaması, sanığın aşamalarda suçlamayı kabul etmeyip, kendisinin görevli memurlara herhangi bir hakaretinin olmadığını ve direnmediğini, olayın başlangıcında mağdurların küfürlü konuştuklarını, kendisine yumruk atıldığını ve bu nedenle mağdurun parmağında şişlik oluştuğunu savunması, adli raporlara göre BTM ile düzelebilir nitelikte, sanığın yüzünde ekimoz, mağdur polis memurunun ise parmağında şişlik ve hassasiyet olduğunun anlaşılması karşısında, sanık savunmalarına neden itibar edilmediği, hangi beyana hangi gerekçeyle üstünlük tanındığı kararda tartışılıp gerekçesi gösterilmeden ve mevcut deliller ile ilişkilendirilmeden yetersiz gerekçeyle hüküm kurulması,2- Kabule göre de; a- Hakaret fiilinin cezalandırılmasıyla korunan hukuki değer, kişilerin onur, şeref ve saygınlığı olup, bu suçun oluşabilmesi için, davranışın kişiyi küçük düşürmeye yönelik olarak gerçekleşmesi gerekmektedir. Bir hareketin tahkir edici olup olmadığı bazı durumlarda nispi olup, zamana, yere ve duruma göre değişebilmektedir. Kişilere yönelik her türlü ağır eleştiri veya rahatsız edici sözlerin hakaret suçu bağlamında değerlendirilmemesi, sözlerin açıkça, onur, şeref ve saygınlığı rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu isnadını veya sövmek fiilini oluşturması gerekmektedir. Öte yandan kendilerine belirli idari yetkiler verilmiş görevlilerin, sözlerine ve eylemlerine getirilen eleştirilere daha fazla hoşgörü göstermeleri gerektiği AİHM içtihatlarında kabul edilmektedir. AİHM, kamu görevlilerine karşı yapılmış hakaret içerikli ifadelerle ilgili bir başvuruda, başvuruya konu sözlerin, kamuoyunun söz konusu görevlinin performansına duyduğu güveni ortadan kaldırmaya yönelik gerçek bir tehlike meydana getirip getirmediğini incelemektedir.Yargılamaya konu somut olayda; sanığın trafikte tartıştığı mağdur polislere hitaben söylediği kabul edilen “lan” ve “ulan” şeklindeki sözlerin, mağdurların onur, şeref ve saygınlığını rencide edici boyutta olmayıp, rahatsız edici, kaba ve nezaket dışı hitap tarzı niteliğinde olduğu, dolayısıyla hakaret suçunun unsurları itibari ile oluşmadığı gözetilmeden, sanığın beraatı yerine mahkûmiyetine karar verilmesi,b- TCK’nın 53/1-b maddesinde yer alan hak yoksunluğunun uygulanmasına ilişkin hükmün Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 tarihli ve 2014/140 esas, 2015/85 sayılı kararıyla iptal edilmesi nedeniyle uygulanma olanağının kalkması,Bozmayı gerektirmiş ve sanık ...’ın temyiz nedenleri yerinde görüldüğünden, tebliğnamedeki isteme aykırı olarak, HÜKÜMLERİN BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 16.11.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.