MAHKEMESİ :Asliye Ceza MahkemesiSUÇLAR : Göçmen kaçakçılığı, suç işlemek amacıyla örgüt kurmaHÜKÜMLER : Mahkumiyet Yerel Mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle, başvurunun süresi, kararın niteliği ile suç tarihine göre dosya görüşüldü. Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi. Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede: 1-TCK'nın 220. maddesinde tanımlanan "örgütün" varlığının kabul edilebilmesi için hiyerarşik ilişki içinde olan en az üç kişiden teşekkül etmesi, örgütün yapısının sahip bulunduğu üye sayısı ile araç ve gereç bakımından amaçlanan belirsiz sayıda suçları işlemeye elverişli bulunması, suç işlemek amacı etrafında fiili bir birleşme ile işbirliği, eylemli paylaşım anlayışı içinde hareket etmesi ve bu amaçlar doğrultusunda faaliyette bulunup, "devamlılık" göstermesi gerekir. Örgüt niteliği itibarıyla devamlılığı gerektirdiğinden, kişilerin belli bir suçu işlemek veya bir suç işlemek amacı için bir araya gelmesi halinde, örgütten değil iştirak iradesinden söz edilebilecektir. Ancak, amaçlanan suçları işlemede kolaylık sağladığı için işlenmesi amaçlanan suçlar açısından hazırlık hareketi niteliğinde olan örgütün varlığı için, amaç suçları işleme zorunluluğu olmadığı da dikkate alındığında, devamlılığın belirlenmesi noktasında yalnız amaç suçların sürekli bir şekilde işlenmesi değil, öncelikli olarak, amaç suçları sürekli biçimde işleme kararlılığının mevcut olup olmadığının araştırılması zorunludur. Somut olayda ise; örgüt lideri olarak kabul edilen sanık ...'ın suç tarihinde sanık ...'ın nişanlısı, sanık ...'nun da sanık ...'ın kardeşinin eşi olmaları, aralarındaki akrabalık ilişkisiyle tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde somut olayda, örgüt oluşturmak için sanık sayısı yeterli ise de, sanıkların aralarında gevşek de olsa hiyerarşik bir ilişki ile işbölümü ve suç işleme iradesinde devamlılığın saptanamadığı anlaşılmakla, “suç işlemek amacıyla örgüt kurma” suçunun unsurları itibariyle oluşmadığı gözetilmeden, yüklenen suçtan sanıklar hakkında mahkumiyet kararı verilmesi, 2- İzmir Cumhuriyet Başsavcılığının iddianame anlatımına göre, sanıklara atfedilen göçmen kaçakçılığı eylemlerinin farklı tarihlerde ve farklı mağdurlara yönelik olarak gerçekleştirildiğinin belirtilmiş olması karşısında, farklı tarihlerdeki göçmen kaçakçılığı suçunun ayrı bir suç oluşturacağı düşünülmeksizin ve hangi tarihteki eylemin suç olarak kabul edildiği açıklanmadan tek bir göçmen kaçakçılığı suçundan hüküm kurulması, 3-İlk fıkradaki bozma nedenine göre; suç işlemek amacıyla örgüt kurma suçundan sanıklar hakkında kurulan mahkumiyet hükümlerinin, suçun sabit olmadığı gerekçesiyle bozulmuş olması karşısında, yüklenen suçun örgüt faaliyeti kapsamında işlenmediği sonucuna varıldığından, sanıklar hakkında göçmen kaçakçılığı suçundan tayin olunan temel cezada, suçun örgüt faaliyeti çerçevesinde işlenmesi nedeniyle hüküm tarihi itibariyle TCK'nın 79/3. maddesi uyarınca artırım yapılmasının mümkün olmaması, 4-TCK'nın 79/1. maddesi uyarınca, göçmen kaçakçılığı suçunda hapis cezası yanında ayrıca adli para cezasına da hükmedilmesi gerektiğinin gözetilmemesi, 5-Önceki kararın, sanıklar müdafileri tarafından temyiz edilmesi ve Yargıtay bozma ilamınn sanıklara yüklenebilecek bir sebebe dayanmaması nedeniyle bozma sonrası yapılan yargılama giderlerinin sanıklardan tahsiline karar verilmesi, 6-Kabule göre de; Göçmen kaçakçılığı suçunun örgütün faaliyeti kapsamında işlenmesi nedeniyle hüküm tarihi itibariyle TCK'nın 79/3. maddesi yerine aynı Kanun maddesinin ikinci fıkrası uyarınca hüküm kurulması, Kanuna aykırı ve sanıklar ..., ....... ile ... müdafilerinin temyiz nedenleri yerinde görüldüğünden tebliğnameye uygun olarak HÜKÜMLERİN BOZULMASINA, yeniden hüküm kurulurken 5320 sayılı Kanun'un 8. maddesi gereğince yürürlükte olan 1412 sayılı CMUK'nın 326/son maddesi uyarınca kazanılmış hakkın saklı tutulmasına, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 15/02/2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.