Kasten yaralama ve hakaret suçlarından şüpheli .... hakkında yapılan soruşturma evresi sonucunda, Serik Cumhuriyet Başsavcılığınca verilen 26/10/2015 tarihli ve 2015/2298 soruşturma sayılı kovuşturmaya yer olmadığına dair karara yönelik itirazın reddine ilişkin Manavgat Sulh Ceza Hakimliğinin 22/01/2016 tarihli ve 2016/88 değişik iş sayılı kararının, Adalet Bakanlığı tarafından kanun yararına bozulmasının istenilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 01/12/2016 gün ve 391674 sayılı istem yazısıyla dava dosyası Dairemize gönderilmekle incelendi. İstem yazısında; “ 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 160. maddesinde yer alan “Cumhuriyet savcısı, ihbar veya başka bir suretle bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hâli öğrenir öğrenmez kamu davasını açmaya yer olup olmadığına karar vermek üzere hemen işin gerçeğini araştırmaya başlar. Cumhuriyet savcısı, maddî gerçeğin araştırılması ve adil bir yargılamanın yapılabilmesi için, emrindeki adlî kolluk görevlileri marifetiyle, şüphelinin lehine ve aleyhine olan delilleri toplayarak muhafaza altına almakla ve şüphelinin haklarını korumakla yükümlüdür.” şeklindeki düzenleme karşısında, Cumhuriyet savcısının soruşturma yapmak zorunda olduğu, dosya kapsamına göre müştekinin iş bu dosya ile bağlantılı bir soruşturmaya konu suçtan 22/05/2015 tarihinde yakalanarak gözaltına alınması i??lemleri sırasında şüpheli tarafından hakarete maruz kalması ve darp edilmesi iddialarına yönelik şüphelinin ifadesi alınmadan, tanık oldukları bildirilen.... ve....'ın görgüye ve bilgiye dayalı beyanlarına başvurulmadan, yine dosya arasında mevcut .... Devlet Hastanesinin 22/05/2015 tarihli ve 2041 numaralı müştekide darp ve cebir izi bulunmadığına ilişkin kati raporunda muayene saati 20:01:09 olarak belirtilmesine karşın, daha sonra alınması gereken ve müştekide darp ve cebir izi bulunduğuna ilişkin .... Devlet Hastanesinin 22/05/2015 tarihli ve 2042 sayılı geçici raporunda muayene saatinin 17:44:43 olarak belirtilmesi ve iş bu rapora istinaden aldırılan .... Devlet Hastanesinin 22/05/2015 tarihli ve 2046 sayılı kati raporunda müştekide darp ve cebir izi bulunmadığının belirtilmesi, keza müşteki tarafından kendiliğinden alınan ve dosyaya sunulan....Hastanesinin 22/05/2015 tarihli .... numaralı raporunda müştekide darp ve cebir izi bulunduğunun tespit edilmesi karşısında, var olan raporlar arasındaki çelişkiler giderilmeden eksik soruşturmaya dayalı kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiği, ortada 5271 sayılı Kanun’a uygun bir soruşturmanın bulunmadığı bir durumda, anılan Kanun’un 160. maddesi ve diğer maddeleri uyarınca soruşturma yapmasını sağlamak maksadıyla itirazın kabul edilmesi gerektiği gözetilmeden, yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmemiştir. ” denilmektedir. Hukuksal Değerlendirme: Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 160. maddesinin 1. fıkrasında, "Cumhuriyet savcısı, ihbar veya başka bir suretle bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hali öğrenir öğrenmez kamu davasını açmaya yer olup olmadığına karar vermek üzere hemen işin gerçeğini araştırmaya başlar." 2. fıkrasında, "Cumhuriyet savcısı, maddi gerçeğin araştırılması ve adil bir yargılamanın yapılabilmesi için, emrindeki adli kolluk görevlileri marifetiyle, şüphelinin lehine ve aleyhine olan delilleri toplayarak muhafaza altına almakla ve şüphelinin haklarını korumakla yükümlüdür." 170. maddesinin 2. fıkrasında, “Soruşturma evresi sonunda toplanan deliller, suçun işlendiği hususunda yeterli şüphe oluşturuyorsa; Cumhuriyet Savcısı, bir iddianame düzenler." 172. maddesinin 1. fıkrasında, “Cumhuriyet savcısı, soruşturma evresi sonunda, kamu davasının açılması için yeterli şüphe oluşturacak delil elde edilememesi veya kovuşturma olanağının bulunmaması hâllerinde kovuşturmaya yer olmadığına karar verir.” hükümleri düzenlenmiştir. Aynı Kanun'un 173. maddesinde ise; (3)“Sulh ceza hâkimliği, kararını vermek için soruşturmanın genişletilmesine gerek görür ise bu hususu açıkça belirtmek suretiyle, o yer Cumhuriyet başsavcılığından talepte bulunabilir; kamu davasının açılması için yeterli nedenler bulunmazsa, istemi gerekçeli olarak reddeder; itiraz edeni giderlere mahkûm eder ve dosyayı Cumhuriyet savcısına gönderir. Cumhuriyet savcısı, kararı itiraz edene ve şüpheliye bildirir. (4) Sulh ceza hâkimliği istemi yerinde bulursa, Cumhuriyet savcısı iddianame düzenleyerek mahkemeye verir. Soruşturma evresinin asıl yetkilisi olan Cumhuriyet savcısı, ihbar veya başka bir suretle bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hâli öğrenir öğrenmez ceza yargılamasının temel amacı olan maddi gerçeğin ortaya çıkarılması için soruşturmaya başlayacaktır. Bir fiilin işlendiği haberinin alınması üzerine, suçu takibe yetkili makamlar tarafından derhal hazırlık soruşturmasına başlanmasını ifade eden ilkeye "araştırma mecburiyeti ilkesi"; hazırlık soruşturmasının neticesinde fiilin takibini gerektirecek hususlarda fiilin ve failin belli olması, yeterli emareler teşkil edecek vakıaların bulunması, başka bir ifade ile, şüphelerin ciddi olduğunun tespit edilmesi ve dava şartlarının gerçekleşmiş olması durumunda, yetkili makam tarafından kamu davasının açılmasını ifade eden ilkeye ise "kamu davasını açma mecburiyeti ilkesi" denilmektedir. Diğer taraftan Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin (AİHS) 13. maddesi uyarınca da, temel hak ve özgürlükleri ihlal edilen kimselere etkili bir başvuru yapma hakkı tanınması zorunlu olup, anılan hükmün uygulanmasına ilişkin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararlarında, (Örn: Vilko E. - Finlandiya kararı 2007; Sürmeli - Almanya kararı 2006) etkili başvuru yolunun hem teoride, hem pratikte erişilebilir, yeterli ve etkili olması gerektiği belirtilmektedir. İncelenen dosyada, müşteki.... Cumhuriyet Başsavclığında verdiği ifadesinde, araç içesinde polis memuru olan şüpheli ....'ın kendisine ve arkadaşları olan .... ve...'a vurduğunu ve ve sinkaflı sözlerle hakaret ettiğin iddia ettiği ve soruşturma sonucu delil yetersizliği gerekçesiyle kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiği görülmektedir. Bu olayla ilgili olarak şüphelinin ifadesi alınmıştır. Ancak olay günü müştekinin yanında bulunan ... ve .... bu olayla ilgili tanık sıfatıyla dinlenmedikleri, dosya arasında mevcut.... Devlet Hastanesinin 22/05/2015 tarihli ve 2041 numaralı müştekide darp ve cebir izi bulunmadığına ilişkin kati raporunda muayene saati 20:01:09 olarak belirtilmesine karşın, daha sonra alınması gereken ve müştekide darp ve cebir izi bulunduğuna ilişkin ....Devlet Hastanesinin 22/05/2015 tarihli ve 2042 sayılı geçici raporunda muayene saatinin 17:44:43 olarak belirtilmesi ve iş bu rapora istinaden aldırılan.... Devlet Hastanesinin 22/05/2015 tarihli ve 2046 sayılı kati raporunda müştekide darp ve cebir izi bulunmadığının belirtilmesi, müşteki tarafından alınan ve dosyaya sunulan .... Hastanesinin 22/05/2015 tarihli 138 numaralı raporunda ise müştekide darp ve cebir izi bulunduğunun tespit edilmesi karşısında bu raporlar arasında çelişkinin giderilmediği görülmektedir. Bu nedenle itiraz merciince soruşturmanın eksik yapılmış olduğu gözetilerek, gereğinin takdir edilmesi gerekirken itirazın reddine karar verilmesi hukuka aykırıdır. Sonuç ve Karar: Yukarıda açıklanan nedenlerle; Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın, Kanun yararına bozma isteği doğrultusunda düzenlediği tebliğnamedeki düşünce yerinde görüldüğünden, 1- Manavgat Sulh Ceza Hakimliğinin 22/01/2016 tarihli ve 2016/88 değişik iş sayılı kararının, 5271 sayılı CMK’nın 309.maddesi uyarınca BOZULMASINA, 2- Aynı kanun maddesinin 4-a fıkrası gereğince, sonraki işlemlerin itiraz mercii tarafından mahallinde tamamlanmasına, Yüksek Adalet Bakanlığına sunulmak üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'na TEVDİİNE, 14/02/2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.