Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 14762 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 13686 - Esas Yıl 2016





Hakaret ve tehdit suçlarından sanıklar ... ve ... hakkında yapılan yargılama sonunda mahkumiyetlerine dair, ...(....) 1. Sulh Ceza Mahkemesince verilen 27/06/2013 tarih ve 2013/11 esas, 2013/249 sayılı kararın katılan sanık ... tarafından temyizi üzerine,Dairemizin 14/04/2016 tarih ve 2015/17806 esas, 2016/7819 sayılı kararıyla;"1- Sanık ...'in tehdit suçuna ilişkin kararda öngörülen cezanın nitelik ve niceliğine göre, karar tarihi itibariyle hükmün temyiz edilemez olduğu anlaşıldığından, 5320 sayılı Kanunun 8/1 ve 1412 sayılı CMUK'nın 317. maddeleri uyarınca sanık ...'in tebliğnameye uygun olarak, TEMYİZ İSTEĞİNİN REDDİNE,2- Diğer hükümlere yönelik temyize gelince;Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadğından işin esasına geçildi.Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede;Sanık ...'e yükletilen hakaret eylemiyle ulaşılan çözümü haklı kılıcı zorunlu öğelerinin ve bu eylemin sanık tarafından işlendiğinin Kanuna uygun olarak yürütülen duruşma sonuca saptandığı, bütün kanıtlarla aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların temyiz denetimini sağlayacak biçimde ve eksiksiz sergilendiği, özleri değiştirilmeksizin tartışıldığı, vicdani kanının kesin, tutarlı ve çelişmeyen verilere dayandırıldığı,Eylemin doğru olarak nitelendirildiği ve Kanunda öngörülen suç tipine uyduğu,Kamu görevlisine görevinden dolayı hakaret suçundan hüküm kurulurken, TCK'nın 125/1. maddesi uygulanmadan doğrudan TCK'nın 125/3-a maddesinin uygulanması gerektiği gözetilmemiş ise de devamında doğru uygulama yapıldığından bozma sebebi yapılamayacağı,Sanık ... hakkında verilen beraat kararının da usul ve Kanuna uygun olduğu;Anlaşılmış ve ileri sürülen başkaca temyiz nedenleri yerinde görülmediği gibi hükmü etkileyecek oranda hukuka aykırılığa da rastlanmamıştır.Ancak;Suçun işlendiği doktor muayene odasının aleni yer olmadığı gözetilmeden, TCK'nın 125/4. maddesinin uygulanması, Kanuna aykırı ve sanık ...'in temyiz itirazı bu nedenle yerinde ise de, CMUK'nın 322. maddesi uyarınca bu aykırılık, yeniden duruşma yapılmasına gerek olmaksızın düzeltilebilir nitelikte olduğundan, tebliğnameye aykırı olarak, "TCK'nın 125/4. maddesinin tatbikine dair kısım karardan çıkartılarak, uygulamaya göre de, sonuç para cezasının, 6.080 TL'ye indirilmesi" biçiminde HÜKMÜN DÜZELTİLEREK ONANMASINA," oy birliğiyle karar verilmiştir.I-İTİRAZ NEDENLERİYargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 16/06/2016 gün ve 2013/327715 sayılı yazısı ile;"Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığımızca sanık ... hakkındaki tehdit suçunda temyiz isteminin reddi kararına bir itirazımız bulunmamaktadır.Ancak;Yüksek Dairece sanık ... hakkında verilen beraat kararlarına yönelik kararın yerinde olduğuna ilişkin bir değerlendirme yapılmış ise de bu kararlar yönünden bir onama kararı verildiği anlaşılmamaktadır. Diğer yandan sanık ... hakkında hakaret suçundan verilen mahkumiyet kararına yönelik incelemede bozma nedenine bir diyeceğimiz olmamakla birlikte başka bozma nedenleri olduğu için düzeltilerek onama kararının yerinde olmadığını düşündüğümüzden itiraz isteminde bulunmak gerekmiştir.Şöyle ki;Yüksek Dairenizin bir çok kararında belirtildiği üzere, hakaret fiillerinin cezalandırılmasıyla korunan hukuki değer, kişilerin onur, şeref ve saygınlığı olup bu suçun oluşabilmesi için davranışın kişiyi küçük düşürmeye matuf olarak gerekmektedir. Bir hareketin tahkir edici olup olmadığı bazı durumlarda nispi olup zamana, yere ve duruma göre değişebilmektedir. Kişilere yönelik her türlü ağır eleştiri veya rahatsız edici sözlerin hakaret suçu bağlamında değerlendirilmemesi, sözlerin açıkça onur, şeref ve saygınlığı rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu isnadını veya sövmek fiilini oluşturması gerekmektedir.Somut olayda; sanık ile muayene olduğu mağdur doktor arasında muayenin şekli hususunda çıkan tartışma yaşandığı açıktır. Bu tartışma sırasında sanığın söylediği ve hakaretin konusunu oluşturduğu kabul edilen "terbiyesiz" şeklindeki sözünün ağır, incitici ve yaralayıcı olduğu kuşkusuzdur. Ancak yine Dairenizin birden fazla kararında (Örn. 16/03/2016 gün ve 2015/27061 E. 2016/5182 K., 29/02/2016 gün ve 2015/16722 E. 2016/3717 K. Sayılı ilamlar) benzer ifadelerde suçun unsurunun oluşmadığına karar verildiği gibi bu kaba hitap tarzındaki bu sözün şikayetçinin onur, şeref ve saygınlığını rencide edici boyutta olmadığı ve hakaret suçunun unsurlarının oluşmadığını ve beraat kararı verilmesi gerektiğine düşünmekteyiz.Diğer yandan hakaret suçunun unsurlarının oluştuğu kabulüne göre de, sanık hakkında mahkemece mağdurun haksız bir fiili oluşturacak eylemi bulunmadığı düşüncesiyle TCK'nın 129/1. maddesinin uygulanmamasına karar verilmiştir. Ancak sanık savunmasında, olayla ilgili hasta hakkının ihlal edildiğini söyleyip ve Karabük Kadın Doğum ve Çocuk Bakımevi Hasta Kurulu tarafından hasta hakkı ihlal olduğuna ilişkin kararı ibraz etmesi karşısında, mahkemenin bu kurul kararına ilişkin tüm evrakları getirterek hasta hakkının ihlal edildiğine ilişkin incelemedeki ifadeler ve karar hakkında değerlendirme yapılıp sonucuna göre sanık yararına TCK'nın 129/1. maddesi uyarınca uygulama yapılıp yapılmayacağının kuşkuya yer bırakmayacak şekilde tartışması gerekirken tüm delilleri toplamadan eksik incelem ile mahkumiyet kararı verildiği kanaatindeyiz.Bu nedenlerle yukarıda anılan düzelterek onama ilamının kaldırılmasını CMK'nın 308. Maddesine göre istemek zorunlu olmuştur.Diğer taraftan sanık ... hakkındaki beraat kararlarına yönelik kararların sanık ... hakkındaki mahkumiyet kararından ayrı olarak bir ilama bağlanması gerektiğini düşünmekteyiz.SONUÇ VE İSTEM: Yukarıda açıklanan gerekçelerle Yüksek Dairemizin 14/04/2016 gün ve 2015/17806 E. 2016/7819 K. Sayılı ilamındaki düzelterek onama kararının incelenerek kaldırılması,Sanık ...'in eylemi hakkında, düzelterek onama kararındaki bozma nedenine ek olarak,1- Hakaret fiillerinin cezalandırılmasıyla korunan hukuki değer, kişilerin onur, şeref ve saygınlığı olup bu suçun oluşabilmesi için davranışın kişiyi küçük düşürmeye matuf olarak gerçekleşmesi gerekmektedir. Bir hareketin tahkir edici olup olmadığı bazı durumlarda nispi olup zamana, yere ve duruma göre değişebilmektedir. Kişilere yönelik her türlü ağır eleştiri veya rahatsız edici sözlerin hakaret suçu bağlamında değerlendirilmemesi, sözlerin açıkça onur, şeref ve saygınlığı rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu isnadını veya sövmek fiilini oluşturması gerekmektedir.Somut olayda; sanık ile muayene olduğu mağdur doktor arasında muayene şekli hususunda çıkan tartışma yaşandığı açıktır. Bu tartışma sırasında sanığın söylediği ve hakaretin konusunu oluşturduğu kabul edilen "terbiyesiz" şeklindeki sözünün kaba hitap tarzındaki bu sözün şikayetçinin onur, şeref ve saygınlığını rencide edici boyutta olmadığı ve hakaret suçunun unsurlarının oluşmadığı gözetilmeden mahkumiyet kararı verilmesi,Kabule göre de; sanık savunmasında olayla ilgili hasta hakkının ihlal edildiğini ve Karabük Kadın Doğum ve Çocuk Bakımevi Hasta Kurulu tarafından hasta hakkı ihlal olduğuna ilişkin kararı ibraz etmesi karşısında, bu kurul kararına ilişkin tüm evrakların getirtilerek hasta hakkının ihlal edildiğine ilişkin tespit hakkında inceleme yapılıp sonucuna göre sanık yararına TCK'nın 129/1. maddesi uyarınca uygulama yapılıp yapılmayacağının kuşkuya yer bırakmayacak şekilde tartışılması gerekitğinin gözetilmemesi, Kanuna aykırı olduğundan hükmün bozulması,2- Sanık ... hakkındaki beraat kararlarına yönelik onama kararı verilmesi,Eğer itiraz yerinde görülmez ise dosyanın Yargıtay Ceza Genel Kuruluna gönderilmesi itirazen arz ve talep olunur." isteminde bulunulması üzerine dosya Dairemize gönderilmekle, incelenerek gereği düşünüldü:II- İTİRAZIN KAPSAMIİtiraz, hakaret suçundan, sanık ...'nın beraatine ilişkin kararının onanmasına, sanık ...'in mahkumiyetine ililşkin hükmün ise düzeltilerek onanmasına dair, Dairemizin 14/04/2016 tarihli kararına ilişkin olup, sanık ...'in tehdit suçundan verilen temyiz isteğinin reddine dair karar inceleme dışı bırakılmıştır.III- KARAR Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'nın itiraz gerekçeleri yerinde görülmekle, 6352 sayılı Kanunun 99. maddesiyle eklenen 5271 sayılı CMK'nın 308. maddesinin 3. fıkrası uyarınca İTİRAZIN KABULÜNE,Dairemizce verilen 14/04/2016 tarih ve 2015/17806 esas, 2016/7819 sayılı, sanıklar hakaret suçundan, sanık ...'nın beraatine, ilişkin verilen onama ve düzeltilerek onama kararının KALDIRILMASINA,...(...) 1. Sulh Ceza Mahkemesince verilen 27/06/2013 tarih ve 2013/11 esas, 2013/249 sayılı hükmün yeniden incelenmesi sonucu;Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede;1- Sanık ...'nın, hakaret eylemine ve yükletilen suça yönelik katılan ...'in temyiz iddiaları yerinde görülmediğinden tebliğnameye uygun olarak, TEMYİZ DAVASININ ESASTAN REDDİYLE HÜKMÜN ONANMASINA,2- Sanık ...'in hakaret suçundan kurulan hükme yönelik temyize gelince; başkaca nedenler yerinde görülmemiştir.Ancak;1- Hakaret fiillerinin cezalandırılmasıyla korunan hukuki değer, kişilerin onur, şeref ve saygınlığı olup, bu suçun oluşabilmesi için, davaranışın kişiyi küçük düşürmeye yönelik olarak gerçekleşmesi gerekmektedir. Bir hareketin tahkir edici olup olmadığı bazı durumlarda nispi olup, zamana, yere ve duruma göre değişebilmektedir. Kişilere yönelik her türlü ağır eleştiri veya rahatsız edici sözlerin hakaret suçu bağlamında değerlendirilmemesi, sözlerin açıkça, onur, şeref ve saygınlığı rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu isnadını veya sövmek fiilini oluşturması gerekmektedir. Yargılamaya konu somut olayda; doktor muayenesi sırasında sanığın mağdur ...'ya söylediği kabul edilen "terbiyesiz" şeklindeki sözlerin, katılanın onur, şeref ve saygılığını rencide edici boyutta olmayıp, rahatsız edici, kaba ve nezaket dışı davranış niteliğinde olduğu ve hakaret suçunun unsurlarının oluşmadığı gözetilmeden, yasal olmayan ve yerinde görülmeyen gerekçe ile mahkumiyet kararı verilmesi,2- Kabule göre de;A- Sanığın aşamalarda, "Olay tarihinde ben muayene için hastaneye gitmiştim. Doktor olan diğer müşteki sanık beni odasında muayene ederken daha önce soruşturma aşamasında ayrıntılarını anlattığım şekilde bana onur kırıcı şekilde davrandı. Bana hitaben acı hissetmeme rağmen" sen harbi delisin, hiç mi yemedin, benim bir kaşeme bakar, seni içerde 5 yıl yatırırım" diye yüksek sesle bağırdı. Benim alt elbiselerim olmadığı halde odadan çıkmamı istedi. Muayene esnasında biz odada yalnızdık. Bizim dışımızda kimse yoktu. Hemşire ve diğer yardımcı öğrenciler yan odada idiler. Muayene odası ile hemşirenin bulunduğu odanın içeriden birbirine geçis kapısı vardı. Ancak ben kapının açık olup olmadığını bilmiyorum. Yalnız odanın dışarıya çıkılmak için kullanılan kapısı kapalı idi. Ben kesinlikle diğer müşteki sanık olan doktora hakaret ve tehditte bulunmadım. İddianemede yazılı sözleri söylemedim." şeklindeki savunması ve olayla ilgili hasta hakkının ihlal edildiğini söyleyip ve Karabük Kadın Doğum ve Çocuk Bakımevi Hasta Kurulu tarafından hasta hakkı ihlal olduğuna ilişkin kararı ibraz etmesi karşısında, kurul kararına evrak getirilerek olaya ilişkin diğer tanıklar dinlenip, ilk haksız hareketin kimden geldiği araştırılarak, sonucuna göre TCK'nın 129. maddesinde düzenlenen haksız tahrik hükümlerinin uygulanıp uygulanmayacağının tartışılmaması,B- Suçun işlendiği doktor muayene odasının aleni yer olmadığı gözetilmeden, TCK'nın 125/4. maddesinin uygulanması,C- Kamu görevlisine görevinden dolayı hakaret suçundan hüküm kurulurken, TCK'nın 125/1. Maddesi uygulanmadan doğrudan TCK'nın 125/3-a maddesinin uygulanması gerektiğinin gözetilmemesi,Kanuna aykırı ve sanık ...'in temyiz nedenleri ile tebliğnamedeki düşünce yerinde görüldüğünden HÜKÜMLERİN BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine,Dairemizin 14/04/2016 tarih ve 2015/17806 esas, 2016/7819 sayılı kararında yer alan ve itiraza konu edilmeyen sanık ...'in tehdit suçuna ilişkin hükmün olduğu gibi bırakılmasına, 21/09/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.