Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 1457 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 33764 - Esas Yıl 2015





KARARKişilerin huzur ve sükununu bozma suçundan sanık ...’nın, 5237 sayılı TCK’nın 123/1, 62/1 ve 52/2 maddeleri gereğince 1500 Türk Lirası adli para cezası ile cezalandırılmasına, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 231. maddesi uyarınca hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair kapatılan 2. Sulh Ceza Mahkemesinin 20/06/2012 tarihli ve 2012/98 esas, 2012/714 sayılı kararını müteakip, deneme süresi içerisinde sanığın yeni bir suç işlemesi nedeniyle, 5237 sayılı Kanun'un 123/1, 62 ve 52/2. maddeleri gereğince 1.500 Türk lirası adlî para cezası ile cezalandırılmasına ilişkin 5. Asliye Ceza Mahkemesinin 21/05/2015 tarihli ve 2015/227 esas, 2015/861 sayılı kararının, Adalet Bakanlığı tarafından kanun yararına bozulmasının istenilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 11.11.2015 tarih ve 350488 sayılı istem yazısıyla dava dosyası Dairemize gönderilmekle incelendi:İstem yazısında: “Dosya kapsamına göre, “Kişilerin huzur ve sükununu bozma” suçunun, 5237 sayılı Kanunu’nun 123/1. maddesinde, “Sırf huzur ve sükûnunu bozmak maksadıyla bir kimseye ısrarla; telefon edilmesi, gürültü yapılması ya da aynı maksatla hukuka aykırı başka bir davranışta bulunulması hâlinde, mağdurun şikâyeti üzerine faile üç aydan bir yıla kadar hapis cezası verilir.” şeklinde düzenlendiği ve söz konusu suçun oluşabilmesi için sanığın eyleminde “ısrar” etmesi gerektiği, somut olayımızda ise sanığın müştekilere gönderdiği mektupta hakaret içeren kelimeleri kullandığı ancak eyleminde ısrar etmemesi karşısında, sanığın eyleminin kişilerin huzur ve sükununu bozma suçunu oluşturmayacağı gözetilmeden yazılı şekilde karar verilmesinde isabet görülmemiştir.” denilmektedir.Hukuksal Değerlendirme:Her ne kadar TCK'nın 123. maddesinde seçenek yaptırım olarak adli para cezası bulunmamasına rağmen mahkemece doğrudan adli para cezasına hükmedilmişse de; kanun yararına bozma kurumunda geçerli olan “istekle bağlılık kuralı” ve aleyhe bozma yasağı gereğince, isteme konu hususla sınırlı olarak yapılan incelemede;5237 sayılı TCK’nın 123. maddesinde; “Sırf huzur ve sükûnunu bozmak maksadıyla bir kimseye ısrarla; telefon edilmesi, gürültü yapılması ya da aynı maksatla hukuka aykırı başka bir davranışta bulunulması hâlinde, mağdurun şikâyeti üzerine faile üç aydan bir yıla kadar hapis cezası verilir.” hükmü düzenlenmiştir.Kişilerin huzur ve sükununu bozma suçunun maddi unsuru, sırf huzur ve sükununu bozma amacıyla bir kişiye karşı ısrarla telefon edilmesi, gürültü yapılması ya da hukuka aykırı başka bir davranışta bulunulmasıdır.Failin gönderdiği mektupta tehdit, hakaret, şantaj, cinsel taciz gibi suçları işlemesi durumunda, yalnızca bu suçlardan soruşturma ve kovuşturmanın yapılması, bunların yanında genel suç niteliğinde olan kişilerin huzur ve sükununu bozma suçundan cezalandırılmaması gerekir.İnceleme konusu somut olayda; Sanığın müşteki Osman Andaç'a gönderdiği mektupta müşteki ............'ın karısı olan ...........'a karşı hakaret içeren sözler kullandığı eyleminin, müştekiler ............ ve ..................'a yönelik zincirleme hakaret suçunu oluşturmasına karşın, kişilerin huzur ve sükununu bozma suçundan cezalandırılmasına karar verilmesi, hukuka aykırıdır.Sanığın tek eylemle birden fazla kişiye yönelik hakaret suçundan kurulacak hükümde asgari hadden cezalandırma yoluna gidilse dahi verilecek ceza, TCK'nın 125/1, 43/2 ve 62. maddeleri uyarınca 1860 TL adli para cezası olacağından, kanun yararına bozma yolunda aleyhe bozma yasağı nedeniyle yalnızca hukuka aykırılığa değinilerek, karar aleyhe sonuç doğurmamak üzere bozulmuştur.Sonuç ve Karar:Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'nın, düzenlediği tebliğnamedeki düşünce yerinde görüldüğünden ve ayrıca belirtilen sebeplerle,Sanık ...'nın 5237 sayılı Kanun'un 123/1, 62 ve 52/2. maddeleri gereğince 1.500 Türk lirası adlî para cezası ile cezalandırılmasına ilişkin 5. Asliye Ceza Mahkemesinin 21/05/2015 tarih ve 2015/227 esas, 2015/861 sayılı kararının CMK'nın 309. maddesi uyarınca, aleyhe sonuç doğurmamak ve yeniden yargılama yapılmamak üzere BOZULMASINA, 01.02.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.