Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 14367 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 8097 - Esas Yıl 2015
MAHKEMESİ :Sulh Ceza MahkemesiSUÇLAR : Tehdit, hakaretHÜKÜM : MahkumiyetYerel Mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle, başvurunun süresi, kararın niteliği ile suç tarihine göre ve katılan ... vekilinin temyiz isteğinin vekalet ücretine ilişkin olduğu tespit edilerek yapılan incelemeye göre dosya görüşüldü:A. Tehdit suçuna ilişkin kararda öngörülen cezanın nitelik ve niceliğine göre, verildiği tarih itibariyle hükmün temyiz edilemez olduğu,Anlaşıldığından, 5320 sayılı Kanunun 8/1 ve 1412 sayılı CMUK’nın 317. maddeleri uyarınca sanık ... müdafiinin tebliğnameye uygun olarak, TEMYİZ İSTEĞİNİN REDDİNE,B. Hakaret suçundan kurulan hükme yönelik temyize gelince; Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede, başkaca nedenler yerinde görülmemiştir. Ancak; 1- Hakaret fiilinin cezalandırılmasıyla korunan hukuki değer, kişilerin onur, şeref ve saygınlığı olup, bu suçun oluşabilmesi için, davranışın kişiyi küçük düşürmeye yönelik olarak gerçekleşmesi gerekmektedir. Bir hareketin tahkir edici olup olmadığı bazı durumlarda nispi olup, zamana, yere ve duruma göre değişebilmektedir. Kişilere yönelik her türlü ağır eleştiri veya rahatsız edici sözlerin hakaret suçu bağlamında değerlendirilmemesi, sözlerin açıkça, onur, şeref ve saygınlığı rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu isnadını veya sövmek fiilini oluşturması gerekmektedir. Öte yandan kendilerine belirli idari yetkiler verilmiş görevlilerin, sözlerine ve eylemlerine getirilen eleştirilere daha fazla hoşgörü göstermeleri gerektiği AİHM içtihatlarında kabul edilmektedir. AİHM, kamu görevlilerine karşı yapılmış hakaret içerikli ifadelerle ilgili bir başvuruda, başvuruya konu sözlerin, kamuoyunun söz konusu görevlinin performansına duyduğu güveni ortadan kaldırmaya yönelik gerçek bir tehlike meydana getirip getirmediğini incelemektedir.Yargılamaya konu somut olayda; sanığın alkollü araç kullanması nedeniyle hakkında işlem yapan görevlilere söylediği kabul edilen “Bana bak lan astsubay siz kim oluyorsunuz da benim arabamı bağlıyorsunuz, senin kolundaki o üç kazığı sökerim, hepinizle görüşeceğim, lan ben ocak başkanıyım ben ...'im lan, sen kimsin lan, Allah mısınız? Siz oğlum kim oluyorsunuz da beni savcılığa gönderiyorsunuz, hepinizle görüşeceğim, hepiniz göreceksiniz gününüzü” biçimindeki sözlerinin rahatsız edici, kaba ve nezaket dışı hitap tarzı niteliğinde olduğu, bu ifadelerin tamamının tehdit suçunu oluşturduğu ve dolayısıyla hakaret suçunun unsurları itibari ile oluşmadığı gözetilmeden, sanığın beraatı yerine mahkûmiyetine karar verilmesi,2- Kabule göre de, a- Temel cezanın doğrudan TCK'nın 125/3-a maddesi gereğince tayini yerine aynı Kanunun 125/1. maddesi ile belirlenip daha sonra artırılması,b- Katılanın kendisini vekille temsil etmesine rağmen katılan lehine vekalet ücretine hükmedilmemesi,3- TCK’nın 53/1-b maddesinde yer alan hak yoksunluğunun uygulanmasına ilişkin düzenlemenin Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 tarih ve 2014/140 esas, 2015/85 sayılı kararıyla iptal edilmesi nedeniyle uygulanma olanağının ortadan kalkmış olması, Bozmayı gerektirmiş ve sanık ... ile katılan...vekilinin temyiz nedenleri yerinde görüldüğünden tebliğnamedeki isteme kısmen uygun olarak HÜKMÜN BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 24.12.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.