KARARKasten yaralama ve hakaret suçlarından katılan sanıklar.... ... ..., ... (1952 doğumlu), ....(1979 doğumlu), ..., ... ve ... haklarında yapılan yargılama sonucunda hüküm verilmesine yer olmadığına dair Yeşilyurt Sulh Ceza Mahkemesinin 16/11/2011 tarihli ve 2010/47 esas, 2011/117 karar sayılı kararının, Adalet Bakanlığı tarafından kanun yararına bozulmasının istenilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 28.11.2013 tarih ve 367840 sayılı istem yazısıyla dava dosyası Dairemize gönderilmekle incelendi:İstem yazısında “Dosya kapsamına göre; 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 223/1. maddesindeki "Duruşmanın sona erdiği açıklandıktan sonra hüküm verilir. Beraat, ceza verilmesine yer olmadığı, mahkûmiyet, güvenlik tedbirine hükmedilmesi, davanın reddi ve düşmesi kararı, hükümdür." şeklindeki düzenleme gereğince yapılan yargılama sonucunda sanıklar hakkında bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulmasına yer olmadığına şeklinde karar verilmesinde isabet görülmemiştir.” denilmektedir.I- Kanun Yararına Bozma İstemine İlişkin Uyuşmazlığın Kapsamı:Usulüne göre düzenlenmiş bir iddianame olmadığı gerekçesiyle verilen “hüküm verilmesine yer olmadığına” şeklinde verilen kararın hukuka uygun olup olmadığının belirlenmesine ilişkindir.II- Hukuksal Değerlendirme:CGK'nın 18.02.2014 tarih ve 1356-70 sayılı kararında belirtildiği üzere: “Ceza muhakemesi hukukumuzda mahkemelerce yargılama faaliyeti yapılabilmesi ve hüküm kurulabilmesi için, yargılamaya konu edilecek fail ve fiille ilgili usulüne uygun olarak açılmış bir ceza davası bulunması gerekir.Ceza Muhakemesi Kanununun 170. maddesinin birinci fıkrası uyarınca ceza davası, dava açan belge niteliğindeki son soruşturmanın açılması kararı, icra mahkemelerine verilen şikâyet dilekçesi gibi istisnai hükümler bulunmakla birlikte, kural olarak bir iddianame ile açılmaktadır. Aynı maddenin dördüncü fıkrasında da; "iddianamede yüklenen suçu oluşturan olaylar mevcut delillerle ilişkilendirilerek açıklanır" hükmüne yer verilmiştir.CMK'nın "Duruşmanın sona ermesi ve hüküm" başlıklı 223. maddesi uyarınca da;1) Duruşmanın sona erdiği açıklandıktan sonra hüküm verilir. Beraat, ceza verilmesine yer olmadığı, mahkûmiyet, güvenlik tedbirine hükmedilmesi, davanın reddi ve düşmesi kararı, hükümdür. ...3) Sanık hakkında;a) Yüklenen suçla bağlantılı olarak yaş küçüklüğü, akıl hastalığı veya sağır ve dilsizlik hali ya da geçici nedenlerin bulunması, b) Yüklenen suçun hukuka aykırı fakat bağlayıcı emrin yerine getirilmesi suretiyle veya zorunluluk hali ya da cebir veya tehdit etkisiyle işlenmesi,c) Meşru savunmada sınırın heyecan, korku ve telaş nedeniyle aşılması,d) Kusurluluğu ortadan kaldıran hataya düşülmesi,Hallerinde, kusurunun bulunmaması dolayısıyla ceza verilmesine yer olmadığı kararı verilir. 4) İşlenen fiilin suç olma özelliğini devam ettirmesine rağmen; a) Etkin pişmanlık, b) Şahsî cezasızlık sebebinin varlığı, c) Karşılıklı hakaret, d) İşlenen fiilin haksızlık içeriğinin azlığı, Dolayısıyla, faile ceza verilmemesi hallerinde, ceza verilmesine yer olmadığı kararı verilir.5) Yüklenen suçu işlediğinin sabit olması halinde, sanık hakkında mahkûmiyet kararı verilir. ...7) Aynı fiil nedeniyle, aynı sanık için önceden verilmiş bir hüküm veya açılmış bir dava varsa davanın reddine karar verilir. ...",225. madde uyarınca ise; "Hüküm, ancak iddianamede unsurları gösterilen suça ilişkin fiil ve faili hakkında verilir. Mahkeme, fiilin nitelendirilmesinde iddia ve savunmalarla bağlı değildir" Yukarıda belirtilen düzenlemeler uyarınca, hangi fail ve fiili hakkında dava açılmış ise, ancak o fail ve fiili hakkında yargılama yapılarak bir karar verilebilecek, iddianamede açıklanan ve suç oluşturduğu ileri sürülen eylemin dışına çıkılması, dolayısıyla davaya konu edilmeyen fiil ya da olaydan dolayı yargılama yapılıp, açılmayan davadan hüküm kurulması kanuna açıkça aykırılık teşkil edecektir. Öğretide de; "yargılamanın sınırlılığı" ve "davasız yargılama olmaz" şeklinde ifade edilen bu ilke uyarınca, hâkim ancak hakkında dava açılmış bir fiil ve faili ile ilgili yargılama yapacak ve önüne getirilen uyuşmazlığı hukuki çözüme kavuşturacak, yargılama sonucunda sanığın sabit kabul edilen eylemlerinin hukuki niteliğine göre kanunda; "beraat, ceza verilmesine yer olmadığı, mahkûmiyet, güvenlik tedbiri, davanın reddi ve düşmesi" olarak sayılan hükümlerden birinin ya da mahkûmiyet ve güvenlik tedbiri örneğinde olduğu gibi birden fazlasının kurulması ile yetinilecek, iddianameye konu olan fiil sabit olmakla birlikte, sanık tarafından işlenmediğinin anlaşılması veya sanığın işlediğinin kesin delillerle ispatlanamaması halinde gerçek fail ya da faillere ulaşılabilmesi amacıyla suç duyurusunda bulunulması gerekecektir.” İddianamede hangi sanığın kime karşı hangi eylemi ne şekilde gerçekleştirdiği hususunda bir açıklık bulunmaması nedeniyle “hüküm verilmesine yer olmadığına” karar verilmesi usul ve kanuna aykırıdır. Eğer mahkemece iddianamenin, eylemler açıklanmadığı için suç yükleme niteliğinde sayılamayacağı, dolayısıyla anılan belgenin hukuken iddianame sayılamayacağı kanaatine varılırsa, Cumhuriyet Savcılığından yeni bir iddianame düzenlenmesi istenecek, açılacak yeni dava ile birleştirme kararı verilerek, bu husus mümkün olmadığı takdirde iddianamedeki eylemlerin açıklattırılması suretiyle yargılamanın CMK'nun 223. maddesinde sayılan ve yargılamayı sonlandıran hükümlerden birisi ile sonlandırılması gerekecektir. Zira, "hüküm verilmesine yer olmadığına" şeklinde bir hüküm çeşidine CMK'nın 223. maddesinde yer verilmemiştir. Bunun bir hüküm çeşidi olmaması nedeniyle yargılamayı sonlandıran bir karar olmadığı da açıktır.III- Sonuç ve Karar:Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'nın, düzenlediği tebliğnamedeki düşünce yerinde görüldüğünden,Sanıklar hakkında, Yeşilyurt Sulh Ceza Mahkemesi'nin 16/11/2011 tarihli ve 2010/47 esas, 2011/117 karar sayılı kararının, CMK’nın 309. maddesi uyarınca kanun yararına BOZULMASINA, müteakip işlemlerin mahallinde mahkemesince yerine getirilmesine, 21.12.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.