Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 12259 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 31452 - Esas Yıl 2015
MAHKEMESİ :Sulh Ceza MahkemesiSUÇLAR : Hakaret, tehditHÜKÜMLER : MahkumiyetYerel Mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle, başvurunun süresi ve kararın niteliği ile suç tarihine göre dosya görüşüldü:Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede:Sanığa yükletilen hakaret eylemleriyle ulaşılan çözümü haklı kılıcı zorunlu öğelerinin ve bu eylemlerin sanık tarafından işlendiğinin Kanuna uygun olarak yürütülen duruşma sonucu saptandığı, bütün kanıtlarla aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların temyiz denetimini sağlayacak biçimde ve eksiksiz sergilendiği, özleri değiştirilmeksizin tartışıldığı, vicdani kanının kesin, tutarlı ve çelişmeyen verilere dayandırıldığı,Eylemlerin doğru olarak nitelendirildiği ve Kanunda öngörülen suç tiplerine uyduğu,Cezaların kanuni bağlamda uygulandığı, Anlaşılmış ve ileri sürülen başkaca temyiz nedenleri yerinde görülmediği gibi hükmü etkileyecek oranda hukuka aykırılığa da rastlanmamıştır.Ancak;TCK'nın 53/1-b maddesinde yer alan hak yoksunluğunun uygulanmasına ilişkin hükmün, Anayasa Mahkemesinin 08/10/2015 tarih ve 2014/140 esas, 2015/85 sayılı kararıyla iptal edilmesi nedeniyle uygulanma olanağının ortadan kalkmış olması,Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde ise de bu aykırılık yeniden duruşma yapılmasına gerek olmaksızın düzeltilebilir nitelikte olduğundan, 5320 sayılı Yasanın 8/1. madde ve fıkrası aracılığıyla 1412 sayılı CMUK'nın 322. maddesi uyarınca; TCK'nın 53/1-b maddesinde yer alan hak yoksunluklarının uygulanmasına ilişkin kısmın çıkartılması suretiyle HÜKÜMLERİN DÜZELTİLEREK ONANMASINA,2- Sanık hakkında tehdit suçundan kurulan mahkumiyet hükmünün temyizine gelince;Başkaca nedenler yerinde görülmemiştir. Ancak; Tehdit suçu, kişinin ruh dinginliğini bozan, iç huzurunu, bilinç ve irade özgürlüğünü ihlal eden bir olgudur. Fiilin mağdur üzerinde ciddi bir korku yaratabilmesi açısından sonuç almaya objektif olarak elverişli, yeterli ve uygun olması gerekir. Ayrıca tehdit içerdiği düşünülen sözlerin olay kapsamında hangi bağlamda kullanıldığının da değerlendirilmesi gerekir. Somut olayda sanığın adliyenin santral telefonun aradığında mübaşir ...'a “Orada Muş'lu bir savcı var, yerinde mi, odasında mı oturuyor, ben kendisi ile görüşmek istedim görüşemedim, bana onun ismini ver ben kendisine Bursa'da dava açacağım” dediği, savcılık katibi ... telefonu açtığında “sizin orada bir savcı var. Soyadını bilmiyorum, bana soyadı lazım, benim eski bir daktilom var, ben bu daktilo ile yazıp beni mağdur ettiğinden kendisini şikayet edeceğim” dediği ve son olarak müşteki Cumhuriyet savcısı ... telefonu açtığında “ bana üç dosyada haksızlık yaptın, adını tam ver bunun hesabını soracağım” şeklindeki sözleri bütün olarak ve söylendiği bağlam içinde değerlendirildiğinde şikayet hakkını kullanacağını bildirme niteliğinde olduğundan tehdit suçunun yasal unsurları oluşmadığı halde sanık hakkında tehdit suçundan mahkumiyet hükmü kurulması,Kanuna aykırı ve sanığın temyiz nedenleri ile tebliğnamedeki düşünce yerinde görüldüğünden, HÜKMÜN BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 02.06.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.