Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 1124 - Karar Yıl 2017 / Esas No : 21766 - Esas Yıl 2015





MAHKEMESİ :Asliye Ceza MahkemesiSUÇLAR : Hakaret, görevi yaptırmamak için direnmeHÜKÜMLER : Mahkumiyet Yerel Mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle, başvurunun süresi ve kararın niteliği ile suç tarihine göre dosya görüşüldü: Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi. Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede: A- Sanık ...'a yükletilen hakaret ile sanıklar ... ve ...'a yükletilen görevi yaptırmamak için direnme eylemleriyle ulaşılan çözümü haklı kılıcı zorunlu öğelerinin ve bu eylemlerin sanıklar tarafından işlendiğinin Kanuna uygun olarak yürütülen duruşma sonucu saptandığı, bütün kanıtlarla aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların temyiz denetimini sağlayacak biçimde ve eksiksiz sergilendiği, özleri değiştirilmeksizin tartışıldığı, vicdani kanının kesin, tutarlı ve çelişmeyen verilere dayandırıldığı, Eylemlerin doğru olarak nitelendirildiği ve Kanunda öngörülen suç tiplerine uyduğu, Sanık ... hakkında hakaret suçundan kurulan hükümde, TCK’nın 62. maddesinin tatbiki sırasındaki hesap hatası sebebiyle, sonuç hapis cezası 1 yıl 15 gün yerine, 12 ay 15 gün olarak eksik belirlenmiş, Sanıklar ... ve ...'un görevi yaptırmamak için direnme eylemlerini, birden fazla görevliye karşı ve birlikte işlemelerine karşın, TCK'nın 265/3 ve 43/2. maddeleri uygulanmamış ise de, aleyhe temyiz olmadığından bozma yapılamayacağı, Anlaşıldığından, sanık ... müdafii ile sanıklar ... ve ...'un ileri sürdüğü nedenler yerinde görülmemiş olmakla, tebliğnameye uygun olarak, TEMYİZ DAVASININ ESASTAN REDDİYLE HÜKÜMLERİN ONANMASINA, B- Sanıklar ... ve ... hakkında hakaret suçlarından kurulan hükümlere ilişkin temyize gelince, başkaca nedenler yerinde görülmemiştir. Ancak; 1- Dairemizce de benimsenen Ceza Genel Kurulu'nun 2013/13-293 esas, 2013/297 karar sayılı ve 11.06.2013 tarihli kararında da kabul edildiği üzere TCK'nun 43. maddesinin ikinci fıkrası; "Aynı suçun birden fazla kişiye karşı tek bir fiille işlenmesi durumunda da, birinci fıkra hükmü uygulanır" hükmünü içermekte olup, zincirleme suçtan farklı bir müessese olan ve aynı neviden fikri içtima olarak kabul edilen bu durumda, fiil yani hareket tektir ve bu fiille aynı suç birden fazla kişiye karşı işlenmektedir. Burada, hareket tek olduğu için, fail hakkında bir cezaya hükmolunacağı, ancak bu cezanın kanunun 43/1. maddesine göre artırılacağı öngörülmüştür.Ancak burada kastedilen, fiil ya da hareketin, doğal anlamda değil hukuki anlamda tekliğidir. Hakaret suçunun farklı mağdurlara karşı tek fiille gerçekleştirildiğinden söz edilebilmesi için hakaretim mutlaka ortak söz veya davranışlarla gerçekleştirilmiş olması şart değildir. Her bir mağdura veya mağdurlardan bazılarına özel olarak hitap edilerek hakaret içeren sözler söylenmiş veya davranışlarda bulunmuş olsa bile objektif bir gözlemcinin bakış açısıyla bakıldığında failin hareketlerinin tek bir iradi karara dayalı olduğu, aralarında yer ve zaman bakımından bağlantı bulunduğu, bu nedenle bir bütünlük oluşturduğu sonucuna ulaşılması durumunda, fiilin hukuken tek olduğu kabul edilmelidir. Yukarıdaki açıklamalar ışığında somut olayda, sanıkların önce infaz koruma memuru olan müştekilere hakarette bulunduktan sonra revire götürüldükleri sırada doktora olan mağdura hakaret ettiklerinin kabul edilmesi karşısında sanıkların tüm mağdurlara yönelik hareketlerinin aynı suç işleme kararıyla, birbirini takip eden söz ve davranışlarla gerçekleşmesi nazara alındığında, hukuken bir bütün halinde tek bir hakaret fiilini oluşturduğu anlaşıldığından buna bağlı olarak da tek fiille birden çok mağdura karşı hakaret suçunu işleyen sanıklar hakkında 5237 sayılı TCK’nun 43/2. maddesinde düzenlenmiş bulunan aynı nev’iden fikri içtima hükümleri uyarınca tek ceza verilip, bu cezaların aynı kanunun 43/1. maddesi uyarınca arttırılması gerektiği gözetilmeden, infaz koruma memurlarına ve doktora yönelik eylemleri nedeniyle ayrı ayrı ceza verilmesi, 2- Kabule göre de, a- İnfaz koruma memurlarına yönelik hakaret suçundan kurulan hükümlerde, TCK’nın 62. maddesinin tatbiki sırasındaki hesap hatası sebebiyle, sonuç hapis cezasının 1 yıl 15 gün yerine, 12 ay 15 gün olarak eksik belirlenmesi, b- Doktor olan mağdura yönelik hakaret suçlarından kurulan hükümlerde ise seçimlik ceza öngören hakaret suçunda hapis cezasının tercih edilmesi halinde bu cezanın artık adli para cezasına çevrilemeyeceği gözetilmeyerek, TCK'nın 50/2. maddesine aykırı davranılması, Kanuna aykırı ve sanıklar ... ile ...'un temyiz nedenleri yerinde görülmekle, tebliğnameye aykırı olarak HÜKÜMLERİN BOZULMASINA, yeniden hüküm kurulurken 1412 sayılı CMUK’nın 326/son maddesinin gözetilmesine, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 06/02/2017 tarihinde, oybirliğiyle karar verildi.