Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 11187 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 8476 - Esas Yıl 2015





MAHKEMESİ :Sulh Ceza MahkemesiSuç : Hakaret, yaralamaHÜKÜM : MahkumiyetYerel Mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle, başvuruların süresi, kararın niteliği ile suç tarihine göre ve sanığın, karar tarihi olan 09.05.2013 günü hükümleri temyiz ettiği belirlenerek dosya görüşüldü:A-Temyiz dilekçesinin süresi içerisinde verilmediği anlaşıldığından, 5320 sayılı Kanunun 8/1 ve 1412 sayılı CMUK’nın 317. maddeleri uyarınca, Üst Cumhuriyet Savcısının, tebliğnameye uygun olarak, TEMYİZ İSTEĞİNİN REDDİNE,B-Sanığın temyiz telebinin incelenmesinde;Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede:1-Sanığa yükletilen katılan ...'ye yönelik yaralama eylemiyle ulaşılan çözümü haklı kılıcı zorunlu öğelerinin ve bu eylemin sanık tarafından işlendiğinin Kanuna uygun olarak yürütülen duruşma sonucu saptandığı, bütün kanıtlarla aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların temyiz denetimini sağlayacak biçimde ve eksiksiz sergilendiği, özleri değiştirilmeksizin tartışıldığı, vicdani kanının kesin, tutarlı ve çelişmeyen verilere dayandırıldığı;Sanığın, öz kardeşi olan katılan ...'ye yönelik yaralama eyleminde, TCK'nın 86/3-a maddesine göre cezasında artırım yapılmamış, mükerrir olan sanık hakkında, TCK'nın 58/3. maddesi uyarınca, seçimlik yaptırımlardan hapis cezasına hükmedilmesi zorunluluğuna uyulmamış ve tercih edilen hapis cezasının da, TCK'nın 50/2. maddesine aykırı olarak, adli para cezasına çevrilemeyeceği gözetilmemiş ise de, karşı temyiz bulunmadığından bozma yapılamayacağı, Anlaşılmış ve ileri sürülen başkaca temyiz nedenleri yerinde görülmediği gibi hükümleri etkileyecek oranda hukuka aykırılığa da rastlanmamıştır.Ancak;Sanık hakkında sonuç olarak adli para cezasına hükmedilmiş olması karşısında, TCK'nın 58. maddesinin uygulanamayacağının gözetilmemesi,Kanuna aykırı, sanık ...'nin temyiz iddiaları bu nedenle yerinde görüldüğünden hükümlerin BOZULMASINA, ancak; bu aykırılık, yeniden duruşma yapılmasına gerek olmaksızın düzeltilebilir nitelikte bir yanılgı olduğundan, 5320 sayılı Yasanın 8/1. madde ve fıkrası aracılığıyla 1412 sayılı CMUK'nın 322. maddesi uyarınca, tebliğnameye aykırı olarak, hüküm fıkrasından, “TCK'nın 58. maddesinin uygulanmasına ilişkin kısmın karardan çıkarılması” biçiminde HÜKÜMLERİN DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 2-Katılan ...'ye yönelik yaralama ve her iki katılana yönelik hakaret suçlarından kurulan hükümlerin temyiz incelemesinde;Başkaca nedenler yerinde görülmemiştir.Ancak;a-Sanığın, katılan ...'ye taş fırlattığı ancak isabet ettiremediğinin iddia edilmesi ve Mahkemece de eylemin bu şekilde kabul edilmesi karşısında, sanık hakkında teşebbüs hükümlerinin uygulanması gerektiğinin gözetilmemesi, b-Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun Dairemizce de benimsenen, 18/11/2014 gün ve 2013/663 E - 498 K sayılı ilamında belirtildiği gibi;Hakaret suçunun farklı mağdurlara karşı tek fiille gerçekleştirildiğinden söz edilebilmesi için hakaretin mutlaka ortak söz veya davranışlarla gerçekleştirilmiş olması şart değildir. Her bir mağdura veya mağdurlardan bazılarına özel olarak hitap edilerek hakaret içeren sözler söylenmiş veya davranışlarda bulunmuş olsa bile objektif bir gözlemcinin bakış açısıyla bakıldığında failin hareketlerinin tek bir iradi karara dayalı olduğu, aralarında yer ve zaman bakımından bağlantı bulunduğu, bu nedenle bir bütünlük oluşturduğu sonucuna ulaşılması durumunda, fiilin hukuken tek olduğu kabul edilmelidir. Aksine, şekli bir yorum ve bakış açısıyla bu bütünlük görmezlikten gelinerek, her bir mağdura yönelik hareketin bağımsız birer fiili oluşturduğunun kabul edilmesi ve gerçek içtima hükümlerinin uygulanması halinde, cezalandırmada adaletsizliğe yol açılacağı gibi "fiilin hukuki anlamda tekliği" prensibine de aykırı davranılmış olacaktır.Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;Sanığın öncelikle, tartıştığı ve yaraladığı katılan ...'ye, hemen akabinde de, bu tartışma esnasında olay yerine gelen diğer katılana hakaret ettiği olayda, sanığın her iki katılana yönelik hareketlerinin aynı yer ve zamanda, aynı suç işleme kararıyla, birbirini takip eden söz ve davranışlarla gerçekleşmesi nazara alındığında, hukuken bir bütün halinde tek bir hakaret fiilini oluşturduğu anlaşıldığından, buna bağlı olarak da tek fiille birden çok katılana karşı hakaret suçunu işleyen sanık hakkında 5237 sayılı TCK’nın 43/2. maddesinde düzenlenmiş bulunan aynı nev’iden fikri içtima hükümleri uyarınca tek ceza verilip, bu cezanın aynı Kanun'un 43/1. maddesi uyarınca arttırılması gerektiğinin düşünülmemesi, c-Mükerrir olan sanık hakkında, TCK'nın 58/3. maddesi uyarınca, seçimlik yaptırımlardan hapis cezasına hükmedilmesi zorunluluğuna uyulmaması ve tercih edilen hapis cezasının da, TCK'nın 50/2. maddesine göre, adli para cezasına çevrilemeyeceğinin gözetilmemesi, d-Sanık hakkında sonuç olarak adli para cezalarına hükmedilmiş olması karşısında, TCK'nın 58. maddesinin uygulanamayacağının düşünülmemesi, Kanuna aykırı ve sanık ...'nin temyiz nedenleri yerinde görüldüğünden, tebliğnamedeki düşünceye aykırı olarak, HÜKMÜN BOZULMASINA, yeniden hüküm kurulurken 1412 sayılı CMUK'nın 326/son maddesinin gözetilmesine, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 16/11/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.