KARAR Resmi belgede sahtecilik ve göçmen kaçakçılığı yapma suçlarından sanık ...'un, 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 204/1, 79/1-b. 35, 62 ve 52/2. maddeleri gereğince 1 yıl 8 ay hapis, 2 yıl 1 ay hapis ve 12.000,00 Türk lirası adli para cezası ile cezalandırılmasına dair Erciş Asliye Ceza Mahkemesinin 14/07/2009 tarih ve 2009/3 esas, 2009/414 sayılı kararının infazı sırasında hükümlünün mahsup talebinin kabulüne, H. Ağır Ceza Mahkemesinin 2002/61 esas, 2002/54 sayılı karar dosyasında gözaltında ve tutuklulukta geçirilen 20/08/2002 tarihli süre ve 21/08/2002-27/09/2002 tarihleri arasındaki süreler ile Erciş Ağır Ceza Mahkemesinin 2002/65 esas, 2003/42 sayılı karar dosyasında gözaltında ve tutuklulukta geçirilen 27/03/2002-27/05/2002 tarihleri arasındaki sürelerin hâlen infaz edilmekte olan ve Erciş 1. Asliye "Ceza Mahkemesinin 2014/233 değişik iş sayılı içtima kararı ile verilen 3 yıl 9 ay hapis cezasından mahsubuna ilişkin Erciş 1. Asliye C'eza Mahkemesinin 22/07/2014 tarih ve 2009/3 esas, 2009/414 sayılı ek kararını müteakip, hükümlünün mahsup talebinin kabulüne, Bitlis Ağır Ceza Mahkemesinin 19/02/2009 tarih ve 2008/162 esas, 2009/36 sayılı karar dosyasında gözaltında ve tutuklulukta geçirilen 12/08/2004-13/08/2004 ile 13/08/2004-21/10/2004 tarihleri arasındaki sürelerin hâlen infaz edilmekte olan ve Erciş 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 2014/233 değişik iş sayılı içtima kararı ile verilen 3 yıl 9 ay hapis cezasından mahsubuna ilişkin Erciş 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 13/08/2014 tarih ve 2009/3 esas, 2009/414 sayılı ek karar??nın Adalet Bakanlığı tarafından kanun yararına bozulmasının istenilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 04/03/2015 gün ve 71567 sayılı istem yazısıyla, Dairemize gönderilen dava dosyası incelendi. İstem yazısında; “5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 63. maddesinin 1. cümlesi hükmünce; hapis cezasına mahkumiyet hükmünün kesinleşmesinden önce vuku bulan ve şahsi hürriyeti sınırlama neticesini doğuran bütün hallerin, bu hallerin doğumuna neden olan suçlara ilişkin olarak yapılan yargılama neticesinde verilen hükmün mahiyetine bakılmaksızın hapis cezasından mahsubu gerekeceği ve mahsup işleminin yapılabilmesi için tutuklu kalınan suçtan verilen kararın kesinleşme tarihinden önce bir başka suç ya da suçların işlenmesinin yeterli olacağı, tutuklu kalınan suçun beraatle veya mahkumiyetle sonuçlanmasının da mahsup işlemi için önemli olmadığı, buna göre, 1- Erciş 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 22 07/2014 tarihli ve 2009/3 esas, 2009/414 sayılı ek kararına yönelik olarak yapılan incelemede; hükümlünün Hınıs Ağır Ceza Mahkemesinin 2002/61 esas, 2002/54 sayılı beraat kararının 07/10/2002 tarihinde kesinleştiği, Erciş Ağır Ceza Mahkemesinin 2002/65 Esas, 2003/42 Karar sayılı beraat kararının ise 11/04/2003 tarihinde kesinleştiği, Erciş 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 2014/233 değişik iş sayılı içtima kararına konu ve cezasının infazı yapılmakta olan suçun tarihinin ise 20/08/2005 tarihi olduğu, böylece hükümlünün mahsubunu talep ettiği beraat kararlarının kesinleşme tarihlerinden sonra olduğu ve mahsup şartlarının oluşmadığı halde yazılı şekilde mahsup talebinin kabulüne karar verilmesinde, 2- Erciş 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 13/08/2014 tarihli ve 2009/3 esas, 2009/414 sayılı kararına yönelik olarak yapılan incelemede; Erciş 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 2014/233 değişik iş sayılı içtima kararına konu ve cezasının infazı yapılmakta olan suçun tarihinin ise 20/08/2005 tarihi olduğu, Bitlis Ağır Ceza Mahkemesinin 19/02/2009 tarihli ve 2008/162 eas, 2009/36 sayılı kararın açıklanması geri bırakılan karara konu suçun tarihinin 2004 yılı olup infazı yapılmakta olan suçun tarihinden önce olduğu ve keza hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği ve açıklanması geri bırakılan hükmün henüz denetim süresinin sona ermediği ve 527l sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 231. maddesi uyarınca açıklanması geri bırakılan mahkumiyet hükmünün infaz edilmesi ihtimalinin hukuken mümkün bulunduğu ve mahsup koşulları oluşmadığı gözetilmeden yazılı şekilde mahsup talebinin kabulüne karar verilmesinde isabet görülmemiştir” denilmektedir. I- Hukuksal değerlendirme; Mülga 765 sayılı TCK'nun 40 ve 5237 sayılı TCK'nun 63. maddesinde belirtildiği üzere mahsup işleminin yapılabilmesi için tutuklu kalınan suçtan verilen kararın kesinleşme tarihinden önce bir başka suç ya da suçların işlenmesinin yeterli olacağı, tutuklu kalınan suçun beraatle veya mahkumiyetle sonuçlanmasının mahsup işlemi için önemli olmadığı, mahkumiyetle sonuçlanan kararın henüz kesinleşmemiş olması nedeniyle temyiz incelemesi sonunda beraat etme ihtimali hukuken mümkün bulunduğundan infazı halen devam eden mahkum için telafisi imkansız sonuçlar doğabileceğinden, mahsup işleminin koşulları oluştuğu takdirde yapılması gerekmektedir. Şartla salıverildikten sonra bihakkın tahliye sürelerinin dolması için Cumhuriyet Başsavcılığında bekleyen infaz dosyaları ile ilgili sonradan yürürlüğe giren yasa ile ilgili yapılan uyarlama sonucunda önceki cezadan daha az bir cezaya hükmolunması halinde fiilen ceza infaz kurumunda geçirilmesi gereken sürenin de azaldığı ileri sürülerek geçmişte ceza infaz kurumunda fazla kalınan sürenin daha sonra yeni bir suç işlenmesi nedeniyle şartla salıverme kararı kaldırılarak kalan sürenin aynen infazı kararlarının yerine getirilmelerinde mahsup edilmesi veya başka bir suçtan verilen cezadan mahsup edilmesi mümkün değildir. Yasal değişiklikle suçun ortadan kaldırılması veya cezadan indirime gidilmesi geçmişte gerçekleştirilen ceza infazını haksız tutuklama durumuna getirmeyecektir, 4616 sayılı Kanun hükümlerinden yararlanarak şartla salıverilen hükümlünün, hak ederek tahliye süresi dolmadan hapis cezasını gerektiren kasıtlı bir suç işlemesi üzerine şartla salıverme kararı geri alınan hükümlünün, aynen infaz edilecek cezasından şartla salıverme kararından önce 4616 sayılı Kanun uyarınca yapılan indirim nedeniyle ceza infaz kurumunda fazladan yattığı süre mahsup edilemez. Aksi durum mahsup mantığına aykırı olup, kişilerin Devletten alacaklı olduğu hissi ile ikinci suç işlemesine sebep olacağından, bu durumun hükümlü için kazanılmış hak olarak kabul edilemeyeceği, cezaevinde önceden infaz edilen sürenin sonradan işlenen suçun infazından mahsup edilemeyecektir. Bu açıklamalara göre somut olay değerlendirildiğinde; 1 nolu talebe ilişkin olarak: Hükümlünün tutuklu kaldığı ve mahsup edilmesini istediği Hınıs Ağır Ceza Mahkemesinin 2002/61 esas, 2002/54 karar sayılı kararının 07/10/2002 tarihinde kesinleştiği, Erciş Ağır Ceza Mahkemesinin 2002/65 esas, 2003/42 sayılı kararının ise 11/04/2003 tarihinde kesinleştiği, hâlen infaz edilmekte olan Erciş Asliye Ceza Mahkemesinin 14/07/2009 tarih ve 2009/3 esas, 2009/414 sayılı kararına konu suç tarihinin ise 20/08/2005 olduğu, bu hâliyle tutuklu kalınan ve mahsup edilmesi istenen kararların kesinleşmesinden sonra işlenmiş bir suç bulunduğu, mahsup koşulların oluşmadığı anlaşılmakla, Erciş 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 22.07.2014 tarih ve 2009/3 esas, 2009/414 karar sayılı Ek Kararının kanun yararına bozulmasına karar verilmesi gerekmiştir. 2 nolu talebe ilişkin olarak: Hükümlünün tutuklu kaldığı ve mahsup edilmesini istediği Bitlis Ağır Ceza Mahkemesinin 19.02.2009 tarih ve 2008/162 esas, 2009/36 karar sayılı hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair kararının 27.02.2009 tarihinde kesinleştiği ve kesinleşmesinin üzerinden mahsup kararı verilen tarih itibariyle henüz 5 yıllık denetim süresinin dolmamış olduğu, suç tarihinin ise 12.08.2004 olduğu, hâlen infaz edilmekte olan Erciş Asliye Ceza Mahkemesinin 14/07/2009 tarihli ve 2009/3 esas, 2009/414 sayılı kararına konu suç tarihinin ise 20/08/2005 olduğu, bu hâliyle tutuklu kalınan ve mahsup edilmesi istenen kararın kesinleşmesinden önce işlenmiş bir suç bulunduğu ve tutuklu kalınan suçun beraatle veya mahkumiyetle sonuçlanmasının mahsup işlemi için önemli olmadığı, hükmün açıklanmasının geri bırakılması ile sonuçlanan kararın henüz denetim süresinin dolmamış olması nedeniyle 5 yıllık denetim süresinin sonunda beraat etme ihtimali hukuken mümkün bulunduğundan infazı halen devam eden mahkum için telafisi imkansız sonuçlar doğabileceğinden, mahsup isteminin koşulları oluştuğu takdirde yapılması gerekmekle mahsup koşulların oluştuğu anlaşıldığından, Erciş 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 13.08.2014 tarih ve 2009/3 esas, 2009/414 karar sayılı Ek Kararında bir isabetsizlik görülmediğinden kanun yararına bozma talebinin reddine karar verilmesi gerekmiştir. II- Sonuç ve Karar: Yukarıda açıklanan nedenlerle, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının istemi kısmen yerinde görüldüğünden: 1- Erciş 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 13.08.2014 tarih ve 2009/3 esas, 2009/414 sayılı Ek Kararında bir isabetsizlik görülmediğinden kanun yararına bozma talebinin REDDİNE, 2- Erciş 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 22.07.2014 tarih ve 2009/3 esas, 2009/414 sayılı Ek Kararının 5271 sayılı CMK'nın 309. maddesi uyarınca BOZULMASINA, diğer işlemlerin yapılabilmesi için dosyanın mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 11.01.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.