MAHKEMESİ :Asliye Ceza MahkemesiSUÇ : İmar kirliliğine neden olmaHÜKÜM : Mahkumiyet Yerel Mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle, başvurunun süresi ve kararın niteliği ile suç tarihine göre dosya görüşüldü: Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi. Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede, başkaca nedenler yerinde görülmemiştir. Ancak; 1- TCK'nın 184/4. maddesinin; "Üçüncü fıkra hariç, bu madde hükümleri ancak belediye sınırları içinde veya özel imar rejimine tabi yerlerde uygulanır" hükmü uyarınca, mücavir alanda anılan maddenin 1. fıkrasının uygulanamaması nedeniyle, suça konu inşaatın yapıldığı yerin, belediye mücavir alanında kalıp kalmadığı veya özel imar rejimine tabi olup olmadığı, kuşkuya yer vermeyecek biçimde saptanarak, sonucuna göre hüküm kurulması gerekirken, eksik incelemeyle karar verilmesi, 2- TCK'nın 184. maddesinin 12/10/2004 tarihinde yürürlüğe girdiği gözetilerek, suç tarihi ve eylemin imara aykırılık oluşturup oluşturmadığının tespiti açısından, mahallinde uzman bilirkişi aracılığıyla keşif yapılarak sonucuna göre sanığın hukuki durumu belirlenmesi gerekirken yetersiz gerekçe ve eksik incelemeyle hüküm kurulması, 3- Suça konu ruhsatsız inşaat hakkında düzenlenen 09.07.2014 tarihli yapı tatil zaptında “ekli krokide belirtilen ölçütlerde ruhsatsız imalatlar yapıldığı” hususunun belirtildiği, bu zapta istinaden müşteki belediye tarafından 08.08.2014 tarihli yazı ile suç duyurusunda bulunulduğu, 12.08.2014 tarihinde düzenlenen yapı tatil zaptında ise “09/07/2014 tarih 1. cilt 18 sayfa 2014/18 dosya numaralı zabıt ile mühürleme işlemi yapılmış olan yere, takribi 2,5x3,5 ve 4x2,5 m ile 7x6 m. ebatlarında yeni imalatlar yapıldığı” ibarelerinin yazıldığı, bu suretle, 09.07.2014 tarihli yapı tatil zaptına ilişkin olarak iddianame düzenlenip düzenlenmediğinin araştırılması, düzenlenmiş ise bu tutanağa ilişkin iddianame tarihi göz önüne alınarak, sonradan oluşturulan imalatın ilk iddianame tarihinden önce oluşturulup oluşturulmadığının belirlenmesi, bu açıdan yapılan değerlendirme neticesinde hukuki kesintinin meydana gelmediğinin tespit edilmesi halinde derdest dosya bulunmaktaysa davaların birleştirilerek görülmesi, açılmış olan davada hüküm kurulmuş ise dosyasının sonucunun beklenmesi, Yargıtay'ca bozulması halinde davaların birleştirilerek görülmesi, onanarak veya temyiz edilmeden kesinleşmesi halinde ise, yeniden TCK'nın 43. maddesi de tatbik edilerek hüküm kurulup, önceki dosyada mahkumiyet kararı verilmiş ise tayin edilen sanığın cezasının mahsubuna karar verilmesi gerektiği gözetilmeden, yazılı şekilde hüküm kurulması, 4- Kabule göre de, kararın gerekçe kısmında hükmün açıklanmasının geri bırakıldığı belirtilmesine karşın, hüküm fıkrasında CMK’nın 231.maddesi uygulanmayarak çelişkiye yol açılması, Kanuna aykırı ve sanık ...’nın temyiz nedenleri yerinde görüldüğünden, tebliğnameye uygun olarak HÜKMÜN BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 09.01.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.