Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 9839 - Karar Yıl 2006 / Esas No : 8374 - Esas Yıl 2006
Dava dilekçesinde, 11.999,00 YTL eğitim ve öğretim alacağından doğan faiz alacağının davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili istenilmiştir.Mahkemece yetki itirazının kabulü ile dava dilekçesinin reddine karar verilmiş, hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra, dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Dava, eğitim ve öğretim giderinden kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, davalılar vekilinin yasal süresi içerisinde yapmış olduğu yetki itirazının dayanağını teşkil eden yüklenme senedi içeriğinde taraflarca özel yetkili mahkeme olarak Ankara Mahkemelerinin yetkisinin kabul edildiği gerekçesiyle davanın yetkisizlik nedeniyle reddine karar verilmiştir.Dosya içindeki bilgi ve belgelerden ve özellikle davaya dayanak teşkil eden 22.08.1994 günlü, Balıkesir 1. Noterliğince düzenlenmiş 20049 yevmiye numaralı yüklenme senedi içeriğinden; taraflar arasında çıkacak anlaşmazlıklardan dolayı Ankara Mahkemeleri ile İcra Dairelerinin yetkili olacağının kabul edildiği anlaşılmaktadır.Hukuk Usulü Muhakemeleri Yasası'nın 9. maddesine göre, her dava, kanunda aksine hüküm bulunmadıkça, açıldığı tarihte davalının Türk Medeni Kanunu gereğince ikametgahı sayılan yer mahkemesinde görülür. Aynı Yasa'nın 22. maddesi uyarınca da, mahkemenin yetkisi kamu düzenine göre tayin edilmemiş olan hallerde, iki taraf bir veya birden çok belirli hususa ilişkin anlaşmazlıklarının yetkili olmayan yer mahkemesinde görülmesini yazılı sözleşme ile kararlaştırabilirler. Ancak; böyle bir sözleşmenin yapılmış olması, başka bir anlatımla, özel yetkili mahkemenin taraflarca kararlaştırılmış bulunması, Yasa'nın 9. maddesindeki genel yetki kuralını ortadan kaldırmaz. Yargıtay'ın kararlılık kazanmış uygulamaları da bu yöndedir. Açıklanan hususlar dikkate alınarak mahkemece işin esasına girilerek toplanacak delillere göre oluşacak sonuç doğrultusunda bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.Bu itibarla, yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan, kabulü ile şimdilik diğer yönleri incelenmeksizin hükmün HUMK'nın 428. maddesi gereğince (BOZULMASINA), 28.11.2006 gününde oybirliğiyle karar verildi.