MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi Talep dilekçesinde, vesayetin kaldırılması istenilmiş, mahkemece duruşma yapılmadan dosya üzerinden davanın reddine karar verilmiş, hüküm kısıtlı tarafından temyiz edilmiştir.Y A R G I T A Y K A R A R ITemyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Dava, 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 405. maddesine dayalı olarak verilen vesayet altına alınma kararının kaldırılması talebine ilişkindir. Vesayete ilişkin hükümler kamu düzenine ilişkindir. Hukuk Muhakemeleri Kanununun 382/2b-19. maddesinde vesayet işlerinin çekişmesiz yargı işi olduğu; 385. maddesinde ise, niteliğine uygun düştüğü ölçüde basit yargılama usulünün uygulanacağı; 317. maddesinde de, davalıya tebligat yapılması gerektiği; 320/1. maddesinde, mahkemenin mümkün olan hallerde tarafları duruşmaya davet etmeden dosya üzerinden karar vereceği hükme bağlanmıştır. Mahkemece, 320/1. madde gözetilerek, dosya üzerinden karar verilmiş ise de, varılan sonucun maddenin yanlış yorumlanmasından kaynaklandığı anlaşılmaktadır.Öncelikle belirtmek gerekir ki; anılan maddeye göre, duruşma yapmadan karar verilebilmesi için, hukuken bunun mümkün olması ve hukukun buna cevaz vermesi gerekir. (Örneğin ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz kararları gibi) veya kanunun duruşma açılmadan dosya üzerinden karar verilmesinde hakime takdir hakkı tanındığı hallerde dosya üzerinden karar verilebilir. (Örneğin İİK.nun 17-18. maddelerinde öngörülen şikayet davası gibi) Kanunun açıkça duruşma açılarak yargılama yapılmasını emrettiği hallerde dosya üzerinden karar verilemez.Bilindiği üzere HMK.nun hukuki dinlenme hakkı başlıklı 27. maddesi uyarınca davanın tarafları, kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahip olup, bu hak yargılama ile ilgili bilgi sahibi olunmasını da içerir.Hukuki dinlenme hakkının gereği olarak, taraflar duruşmaya çağrılmadan hüküm verilememesi, Anayasanın 36. maddesi ile düzenlenen iddia ve savunma hakkının kullanılmasına olanak tanınması ilkesinin doğal bir sonucudur. Aynı zamanda Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6. maddesinde düzenlenen adil yargılama hakkının da en önemli unsurudur.Gerçekten savunma hakkını güvence altına alan T.C.Anayasa’nın 36. maddesi ile 6100 Sayılı HMK.nun 27. maddesinde açıkça belirtildiği üzere, mahkemece davalı taraf, dinlenmek ve savunması alınmak üzere kanuni şekillere uygun olarak davet edilmedikçe hüküm verilmesi mümkün bulunmamaktadır.Bu nedenlerle, duruşma açılmak suretiyle inceleme yapılması gerekirken, dosya üzerinden inceleme yapılarak yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 07.06.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.