Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 8538 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 20387 - Esas Yıl 2014
MAHKEMESİ :Sulh Hukuk MahkemesiDava dilekçesinde, davalının zabıtaya yapmış olduğu haksız şikayet sonucu yapmak zorunda kaldığı tadilat sebebiyle uğradığı zararın tazmini istenilmiştir. Mahkemece davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Y A R G I T A Y K A R A R ITemyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Davacı vekili dilekçesinde, davalı yöneticinin zabıtaya yapmış olduğu şikayet nedeniyle dairesinden davalının dairesine ortak tesisat borusundan kaynaklanan su sızıntısını önlemek amacıyla 3.500 TL tutarında tadilat yaptırdığını ancak sızıntının ortak tesisat borusundan kaynaklandığının tespit edildiğini, bu nedenle 2.280 TL maddi, 500 TL manevi tazminat istemiş, mahkemece yöneticinin eyleminin Kat Mülkiyeti Kanunu' nun 35. maddesi dahilinde kaldığı ve davacının zararına davalının katkısının olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasal gerektirici nedenlere ve özellikle kanıtların takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre sair temyiz itirazları yerinde değildir.Ancak;1-Dosya içindeki bilgi ve belgelerin incelenmesinde, davacının bağımsız bölümünden geçen ortak tesisat borusundan kaynaklanan su sızıntısı nedeniyle davacının bağımsız bölümünde tadilat yapıldığı Kat Mülkiyeti Kanunu' nun 19/1. ve 20. maddesi gereğince ortak su borusunun onarımından tüm kat malikleri arsa payı oranında sorumlu olacağından, yöneticinin aynı zamanda kat maliki olduğu da dikkate alınarak bu tadilat nedeniyle davacının yapmış olduğu harcamadan arsa payına göre sorumlu tutulması gerekirken davanın reddine karar verilmiş olması,2-634 sayılı Kat Mülkiyeti Yasasının Ek-1. maddesine göre, bu Kanunun uygulanmasından doğacak her türlü anlaşmazlığın sulh hukuk mahkemelerinde çözümleneceği hükme bağlanmıştır. Manevi tazminata ilişkin talepler Kat Mülkiyeti Yasası' nın uygulamasından kaynaklanmayıp, anılan Yasa maddesi hükmünün bu istem yönünden uyglama olanağı bulunmamaktadır. Buna göre görev hususu da genel hükümler uyarınca belirlenmelidir. Hukuki uyuşmazlıklarda asliye hukuk mahkemelerinin görevi asıl, sulh hukuk mahkemelerinin görevi ise istisnadır. Özel bir kanun hükmü ile açıkça sulh hukuk mahkemesinde bakılacağı bildirilmeyen bütün dava ve işler asliye hukuk mahkesinde görülür. Bu nedenle mahkemece, manevi tazminat talebi yönünden genel hükümlere göre asliye hukuk mahkemesinde bakılmak üzere görevsizlik kararı verilmesi gerekirken işin esası hakkında hüküm kurulması,Doğru görülmemiştir.Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 25.05.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.