Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 7269 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 19503 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Dava dilekçesinde, ...'ın adının ve soyadının ... olarak değiştirilmesi istenilmiştir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı ... tarafından temyiz edilmiştir.Y A R G I T A Y K A R A R ITemyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Davacı dava dilekçesinde; kızı ...'ın babasının kardeşinin ...'ta yüz kızartıcı suç işlemesinden dolayı çocuğunun ileride mağduriyet yaşamaması için çocuğun isminin ..., soyisminin İli olarak değiştirilmesini istemiş, mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir.Dosya içerisindeki bilgi ve belgelerden; küçüğün babasının ..., annesinin ... olduğu, ...'ın velayetinin davacı olan annesi ...'ye bırakıldığı anlaşılmaktadır.1-...'ın isminin değiştirilmesi yönünden;4721 Sayılı Türk Medeni Yasasının 27. maddesi hükmü uyarınca "kişi haklı nedenlere dayanarak adının değiştirilmesini hakimden isteyebilir." Hangi hallerin haklı sebep teşkil ettiği konusu her bir davadaki özel koşullara göre mahkemece belirlenecektir. Bu belirleme yapılırken objektif koşullardan çok değiştirme isteminde bulunanın mahkemeye sunacağı özel nedenlerin dikkate alınması gerekir. Bu özel, kişiye özgü nedenler; istemde bulunanın kişiliği, sosyal statüsü, aile ilişkileri de gözönünde bulundurularak hakim tarafından değerlendirilmelidir. Ad ve soyadı kişiliğin ayrılmaz bir öğesidir. Kişi bununla anılır ve tanımlanır. Ad veya soyadı niteliği gereği onu taşıyan kişi tarafından benimsendiğinde anlam taşır. Adını benimsemeyen kişiliği ile özdeşleştirmeyen kimsenin, adını değiştirmek istemesi en doğal hakkıdır. Böyle bir durumda, ad değiştirme istemlerini içeren davalarda davacının tercih ve arzusunun ön planda tutulması ve öncelikle dikkate alınması gerekir.Türk Medeni Yasasının öngördüğü "haklı neden" bu kapsam içinde değerlendirildiğinde hakimin bu konudaki takdiri; ileri sürülen nedenin ve yeni alınmak istenen ad veya soyadının toplum değerlerine ve yasanın buyurucu kurallarına ters düşmeyen, özellikle başkalarına veya çevreye zarar vermeyen, incitmeyen nitelikte bulunduğunun saptanmasıyla sınırlı olmalıdır. Somut olayda; ...'nin isminin can güvenliğinin sağlanması amacıyla ... olarak değiştirilmesi yukarıda açıklanan bilgiler ışığında mahkemece haklı neden kabul edilerek davanın kabulüne karar verilmiş olması doğru görülmemiştir.2-...'ın soyisminin İli olarak değiştirilmesi yönünden;2525 sayılı Soyadı Kanunu'nun 4. maddesinin ikinci fıkrasının “evliliğin feshi veya boşanma hallerinde çocuk anasına tevdi edilmiş olsa bile babasının seçtiği veya seçeceği soyadı alır” şeklindeki birinci cümlesinin ...nce iptal edilmesinden sonra bilhassa boşanmalar sebebiyle somut olayda olduğu gibi zaruri nedenlerle velayetin anneye bırakılması hallerinde velayet hakkına sahip annelerin çocuklarına kendi soyadlarını vermek amacıyla bu tür soyadı değişikliği davalarını açtıkları görülmektedir.2525 sayılı Kanunun 4.maddesindeki düzenlemenin, Yasanın genel gerekçesinden de anlaşılacağı gibi ilk defa soyadı alınması ile ilgili olduğu ve 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 321. maddesindeki hüküm karşısında, bu kuralın günümüzde sadece bazı istinai durumlarda uygulanabilmesinin söz konusu olduğu, ...nce de kabul edilmektedir. Yüksek Mahkeme sözü edilen maddeyi Türk Medeni Kanunu'nun 335 ve 336. maddeleriyle Anayasa'nın 10. ve 41. maddelerine aykırılığı nedeniyle iptal etmiştir. Tüm bu maddeler, velayet hakkının kullanılmasında kadın ve erkeğin birbirlerine eşit oldukları ilkesini ön plana çıkarmaktadır. Eski 743 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun eşitliğe aykırı hükümleri, bu yasanın yürürlükten kaldırılmasıyla son bulmuştur.Birleşmiş Milletler Siyasi ve Medeni Haklar Sözleşmesi hükümleri ile ....nin kararlarında da çok geçerli nedenlerin varlığı dışında yalnızca cinsiyete dayalı bir farklı muamelenin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 14. maddesinde düzenlenen ayrımcılık yasağını ihlal ettiği kabul edilmektedir. Eşitlik ilkesi, ...nin kararında da değinildiği gibi aynı konumda bulunan kadın ve erkeğin yasalar önünde eşit haklara sahip olmasını gerektirmekte, diğer bir ifadeyle kadın veya erkeğin kendi lehine bir üstünlük yarışına girmesine hukuk düzeni izin vermemektedir. ...nce iptal edilen yasa maddesi Kanunun kabul edildiği 21.06.1934 tarihinin koşullarına göre misyonunu tamamlamış bulunmaktadır. Esasen aradan geçen zaman içinde yukarıda kısmen değinilen hukuki gelişmeler karşısında iptalinden başka bir çare de kalmamıştır. Bununla birlikte ..., 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 321. maddesindeki “Çocuk, ana ve baba evli ise ailenin soyadını taşır." hükmünün Anayasaya aykırı olmadığına karar vermiştir. Buradaki “aile” deyiminden babanın anlaşılacağı ...nce de kabul edilmiştir (...nin 02.07.2009 gün ve 2005/114-2009/105 sayılı kararı). Buna karşılık Türk Medeni Kanununun sözü edilen bu maddesindeki “evli değilse ananın” ibaresi Anayasanın 10 ve 41. maddelerine aykırı bulunarak baba lehine iptal edilmiştir. Bu maddenin iptalinden önce anne ve babanın sonradan evlenmesi (Türk Medeni Kanunu'nun 292. maddesi) ya da aynı Kanunu'nun 27. maddesine bağlı haklı nedenlerden dolayı soyadının değiştirilmesi halleri dışında çocuğun babanın soyadını alma imkanı bulunmamaktaydı. Yukarıdaki açıklamalar ışığında bir çocuğa soyadı verilmesi için o çocuğun doğum tarihinde annesi ile babasının evli olup olmadığına bakmak gerekir. Doğum gününde anne ve baba evli ise çocuk babanın, diğer bir anlatımla ailenin soyadını alacaktır. Çocuğun soyadı bu surette belirlendikten sonra, onun soyadını velayet hakkına vs. nedenlere dayanarak değiştirmek Türk Medeni Kanununun 321. maddesindeki düzenleme karşısında mümkün değildir. Ancak çocuk, ergin olduktan sonra Türk Medeni Kanununun 27. maddesindeki koşulların varlığı halinde soyadını her zaman değiştirmek hakkına sahiptir. Velayet hakkı anne ve baba için normal şartlarda çocuğun ergin olmasına yani onsekiz yaşını tamamlamasına kadar devam eden geçici bir haktır. Boşanma nedeniyle velayet hakkının sırf anneye verilmiş olması çocuğun soyadının değiştirilmesi için haklı bir neden sayılmadığı gibi hukuki mevzuat da buna cevaz vermemektedir. Bir an için mevzuatın böyle bir duruma izin verdiği kabul edilse dahi sonradan gelişen sebeplerden dolayı çocuğun yararı açısından velayetin babaya yeniden verilmesi hallerinde bu kez baba, velayet hakkına dayanarak tekrar çocuğun soyadını değiştirmek isteyecektir. Madem ki velayet kimde ise çocuk onun soyadını taşıyacaktır, o halde baba bu haktan mahrum edilemez. Böyle bir uygulamanın nüfus kayıtlarının güvenilirliğini ve istikrarını zedeleyeceği ve asıl bu gibi uygulamaların çocuğun ruh hali üzerinde çok derin ve etkili travma yaratacağı açıktır. Yargı mercilerinin bu durumu ve çocuğun yüksek yararını gözeterek anne ile babanın ya da ailelerin hukuken oluşmuş statüleri değiştirmeye çalışmalarına izin vermemesi gerekir.Somut olaya gelince; soyadının değiştirilmesi istenen ...'ın evlilik içinde doğduğu ve Türk Medeni Kanunu'nun 321.maddesine göre ailenin, diğer bir deyimle babanın soyadını aldığı anlaşılmıştır. Böylece bu çocuk reşit oluncaya veya baba Türk Medeni Kanunu'nun 27. maddesindeki koşulları kanıtlayarak soyadını değiştirmedikçe soyadını değiştirme konusu yasal olarak kapanmıştır. Çocuğun anne ve babasının boşanmış olması, sadece boşanma ve velayet hakkı nedeniyle anneye böyle bir dava açma hakkı bahşetmez. Davacı tarafın dilekçesinde ileri sürdüğü iddiaların ve gerekçelerin hukuki bir dayanağı bulunmadığı gibi soyadı değişikliğinin çocuğun evlilik içinde doğmakla kazandığı meşru statüye ve onun yüksek menfaatlerine zarar vereceği gerçeği karşısında mahkemece davanın reddine karar verilmesi gerekirken, kabulü doğru görülmemiştir. Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 04.05.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.