MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Dava dilekçesinde, Kamulaştırma Yasasının 4650 Sayılı Yasayla değişik hükümleri uyarınca, ...Köyü, 3460 parsel sayılı taşınmazın kamulaştırma bedelinin tespiti ve idare adına tescili istenilmiştir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir.Y A R G I T A Y K A R A R ITemyiz istemlerinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:1-2942 Sayılı Yasanın 4650 Sayılı Yasa ile değişik 11. maddesinin 1. fıkrasının (f) bendi uyarınca bilirkişi kurulu, arazi niteliğindeki taşınmaz malın kamulaştırma tarihindeki mevki ve şartlarına göre ve olduğu gibi kullanılması halinde getireceği net gelirini esas tutarak düzenleyeceği raporda, bedelin tespitinde etkili olacak bütün nitelik ve unsurları ve her unsurun ayrı ayrı değerini belirtmek suretiyle ve ilgililerin de beyanını dikkate alarak gerekçeli bir değerlendirme raporuna dayalı olarak taşınmaz malın değerini tespit etmelidir.Yargıtay’ın yerleşmiş uygulamalarında ise özel ve dikkate alınması gereken haklı bir neden bulunmadıkça tarım arazilerinin olduğu gibi kullanılması halinde getireceği net gelir üzerinden bilimsel yöntemle yapılacak değerlendirmede münavebeye alınacak ürünler için aynı Yasanın 4650 sayılı Yasa ile değişik 15. maddesinin son fıkrası hükmü uyarınca, kamulaştırma belgelerinin mahkemeye verildiği gün itibarıyla dekar başına elde edilecek asgari ve azami verim, üretim gideri ve toptan satış fiyatına ilişkin olarak ciddi istatistiki bilgilere dayalı olduğu bilinen o yerdeki gıda, tarım ve hayvancılık müdürlüğü verilerinin esas alınması aranmaktadır.Dairenin geri çevirme kararı üzerine dosyaya getirtilen... Gıda, Tarım ve Hayvancılık İlçe Müdürlüğü'nün 15.11.2014 tarih ve 4403 sayılı yazısı ile gönderilen veri cetvelinde sulu şartlarda buğday, saman, 2. ürün mısır, 1. ürün mısır ve domatesin 2013 yılına ait veri cetveli ile dosya içerisinde yer alan...Gıda, Tarım ve Hayvancılık İlçe Müdürlüğü'nün 07.05.2013 tarih ve 1646 sayılı veri cetveli ve Dairemizce 03.07.2014 tarihinde incelenen... 1. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2013/241 Esas -2014/135 Karar sayılı dosyasında yer alan ...Gıda Tarım ve Hayvancılık İlçe Müdürlüğü'nün 12.11.2013 tarih ve 3798 sayılı yazısı ekinde yer alan veri cetveli arasında münavebeye alınan ürünlerin dekar başına ortalama verimi, üretim gideri ve ortalama toptan satış fiyatları arasında çelişki bulunmaktadır. Saptanan bu durum karşısında mahkemece her üç cetvel de gıda, tarım ve hayvancılık ilçe müdürlüğüne gönderilip çelişkinin nereden kaynaklandığı sorularak, çelişkinin giderilmesinden sonra, bilirkişi kurulunca münavebeye alınan buğday, saman, mısır ve ası mısırın 2013 yılı itibarıyla sulu şartlardaki dekar başına ortalama verimi, üretim gideri ile kg. başına toptan satış fiyatlarını gösteren veri cetveli getirtildikten sonra bilirkişi raporundaki değerlerin bu verilere uygunluk sağlayıp sağlamadığının denetlenmesi ve gerekirse verilere uygunluk sağlayan ek raporlar alınarak oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerektiğinin dikkate alınmaması,2-Kamulaştırma Yasasının 4650 sayılı Yasayla değişik 11. maddesinin 1. fıkrasının arazilere ilişkin (f) bendinde, taşınmazın kamulaştırma (dava) tarihindeki mevkii ve şartlarına göre olduğu gibi kullanılması halinde getireceği net gelir üzerinden değerinin belirleneceği öngörülmekte olup, bu yöntemle değerinin saptanmasında münavebeye alınacak ürünler yönünden sulu ya da kuru tarım arazisi niteliğinde olup olmaması önem taşır. Mahallinde yapılan keşif sırasında taşınmaza damlama sulama sisteminin tesis edildiği belirtilmiş olduğu halde, bilirkişi kurulu raporunda taşınmazın içerisinde mevcut derin kuyu ve pompa ünitesi ile sulandığı belirtilerek buna göre değer biçilmiştir. Sulama kaynağının ne olduğu açıkça gösterilmeden (taşınmazın üzerindeki bir su kaynağından veya yakınındaki bir dereden sulanıp sulanmadığı), kaynaktan alınan suyun taşınmazın tamamında ve her mevsim için fiilen yeterli olup olmadığı, dereden sulanıyorsa bu suyun kendi doğal akışı ile mi yoksa özel bir pompalama ya da başka bir sistemle mi taşınmaza ulaştığı, yeraltı suyundan hangi sistemle yararlanıldığı konusunda ayrıntılı bir araştırma yapılarak belirlenmeden; pompalama veya damlama ile sulama varsa bunun için yapılacak giderlerin de üretim masraflarına eklenmesi gerektiği düşünülmeden düzenlenen bilirkişi kurulu raporuna göre karar verilmesi, 3-Dava konusu taşınmazın tamamı 20850 m² olup, 1073,35 m²'si kamulaştırılmış, geriye 475,51 m² ve 19301,14 m²'lik iki parça kalmıştır. Kamulaştırmadan arta kalan 475,51 m²'lik kısmın geometrik şekli, yüzölçümü, tarımsal bütünlüğü dikkate alındığında % 50 oranında değer kaybına neden olacağı dikkate alınmadan değer kaybı olmadığını belirten bilirkişi kurulu raporuna göre karar verilmesi, 4-Dava konusu taşınmazın tespit edilen kamulaştırma bedelinin hükümde açıkça gösterilmemiş olması, 5-Davanın mahiyeti gereği davada kendisini vekille temsil ettiren davacı idare lehine karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca maktu vekalet ücretine hükmedilmemesi,Doğru görülmemiştir. Ayrıca;6-Anayasa Mahkemesi 1. Bölümünün 19.12.2013 tarih ve 2013/817 sayılı kararında, kamulaştırma bedelinin tespiti için açılan davada uzun süren bir yargılama sonunda, dava tarihi itibarıyla belirlenen bedele hükmedilmesinin Anayasa'nın 35. maddesinde güvence altına alınan mülkiyet hakkının ihlal edildiği kabul edilerek mal sahibine tazminat ödenmesi gerektiği belirtilmiştir. Yasa koyucu da, bu hak ihlalini dikkate alarak, 6459 sayılı Kanunun 6. maddesiyle 2942 sayılı Kanunun 10. maddesine eklenen fıkrada (yürürlük tarihi 30.04.2013) kamulaştırma bedelinin tescili için açılan davanın dört ay içinde sonuçlandırılmaması halinde, tespit edilen bedele bu sürenin bitiminden itibaren faiz uygulanmasına ilişkin düzenleme getirmiştir. Her ne kadar, getirilen bu faiz hükmü maddi hukuka ilişkin olup, aynı yasanın 29. maddesi gereğince yayımı tarihinden sonra açılacak davalara uygulanması gerekir ise de; 30.04.2013 tarihinden sonra açılacak davalar için yapılan bu düzenleme ile Anayasa Mahkemesi'nin makul süreyi aşan yargılamanın hak ihlali oluşturduğuna ilişkin kararı birlikte değerlendirildiğinde, 30.04.2013 tarihinden önce açılmış ve henüz kesinleşmemiş kamulaştırma bedelinin tespiti ve tescili davalarında öngörülen dört aylık yargılama süresinin makul süre kabul edilerek, hakkaniyet gereğince taşınmaz malikinin zararının giderilmesi amacıyla dava tarihinden itibaren dört aylık sürenin bittiği tarihten, karar tarihine kadar tespit edilen kamulaştırma bedeline faiz uygulanması gerektiğinden bu yönden de hükmün bozulması gerekmiştir.Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde temyiz edenlerden davalı tarafa iadesine, 19.01.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.