MAHKEMESİ : Tekirdağ 2. Sulh Hukuk MahkemesiTARİHİ : 14/05/2013NUMARASI : 2013/236-2013/448 Dava dilekçesinde, kayyım tayin edilmesi istenilmiştir. Mahkemece davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Y A R G I T A Y K A R A R ITemyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Dava dilekçesinde; 3 parsel sayılı taşınmaz hissedarları "Ahmet oğlu İboş, İboş oğlu İsmail, İboş kızı E.. (R..)"nin sağ olup olmadıkları, ölü ise mirasçılarının bulunup bulunmadığı bilinmediğinden H.. H..nin hak ve menfaatlerinin korunması için adı geçen kişilere 3561 sayılı Yasa uyarınca Tekirdağ Defterdarının kayyım atanması istenilmiş, mahkemece belirtilen kişilerin mirasçılarının tespit edilebileceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Dava, 3561 sayılı Mal Memurlarının K.. T.. Edilmesine Dair Kanun uyarınca açılan kayyım atanması istemine ilişkindir. Anılan Kanunun amacı 1. maddesinde “Bu Kanunun amacı, bir kimsenin uzun süreden beri bulunamaması veya oturduğu yerin bilinememesi nedeniyle malvarlıkları üzerinde H.. H.. menfaatinin korunmasını sağlamak üzere; mahallin en büyük mal memurunun kayyım olarak atanması, yetkileri, yetki devri, kayyımlık mallarının yönetimi ve giderleri, kayyım ve görevli personele ödenecek ücretler ile diğer hususlara ilişkin usul ve esasları düzenlemektir.” biçiminde açıklanmıştır. Aynı Kanunun 2. maddesinde ise “22/11/2001 tarihli ve 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu'nun 427 nci maddesine göre, bir kimsenin uzun süreden beri bulunamaması veya oturduğu yerin bilinememesi veya ortada bulunmayan ve miras açıldığında sağ olup olmadığı ispatlanamayan mirasçının payının resmen yönetilmesi amacıyla kayyım atanmasının gerektiği hallerde, vesayet makamı; bu kimselerin malları üzerinde H.. H..nin hak ve menfaati bulunup bulunmadığını, mahallin en büyük mal memurluğundan araştırır. H.. H..nin hak ve menfaatinin söz konusu olduğunun anlaşılması hâlinde, mahallin en büyük mal memurunu yönetim kayyımı tayin eder.” hükmü öngörülmüştür. 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu'nun 431. maddesi uyarınca vasinin atanması usulüne ilişkin kurallar, kayyım tayin edilmesinde de uygulanır. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 382/b-19. maddesinde vesayet işlerinin çekişmesiz yargı işi olduğu, 385. maddesinde niteliğine uygun düştüğü ölçüde basit yargılama usulünün uygulanması gerektiği düzenlenmiştir. Bu durumda, kayyım atanması talebinin yukarıda açıklanan Kanun hükümleri gözetilerek, Kanunun amacı da dikkate alınmak suretiyle değerlendirilip sonuçlandırılması gerekir. Somut olayda; davacı vekilince, 3 parsel sayılı taşınmaz hissedarları "Ahmet oğlu İboş, İboş oğlu İsmail, İboş kızı E.. (R..)"nin sağ olup olmadıkları, ölü ise mirasçılarının bulunup bulunmadığı bilinmediğinden H.. H..nin hak ve menfaatlerinin korunması için adı geçen kişilere 3561 sayılı Yasa uyarınca Tekirdağ Defterdarının kayyım atanmasının istenildiği, mahkemece belirtilen kişilerin mirasçılarının tespit edilebileceği gerekçesiyle davanın reddine karar verildiği, dosya içerisindeki nüfus kaydı bilgilerine göre İboş oğlu İsmail'in 11.04.1980 tarihinde öldüğü ancak mirascısının olup olmadığı, var ise açık kimlik ve adres bilgilerinin bilinmediği, Rüveyde'nin evlenip gittiği ve nüfus kaydının kapalı olduğu, gittiği kayıttan araştırma yapılmadığı, Ahmet oğlu İboş'un ise dosya içerisinde nüfus kaydının bulunmadığı anlaşılmaktadır.Mahkemece, yukarıda gösterilen konuya ilişkin kanun hükümleri ve kanunun amacı gözetilerek dava konusu taşınmaza ait tapu kaydının ilk tesisinden itibaren tüm tedavül kayıtları ve dayanak belgelerinin tapu müdürlüğünden, vergi kaydıyla ilgili bilgi ve belgelerin belediye başkanlığından ve vergi dairesi müdürlüğünden getirtilip kayıt ve belgelerde kimlik bilgilerinin bulunması halinde nüfus müdürlüğünden ilgililerin nüfus aile kayıtlarının getirtilerek tapu kaydı malikleriyle irtibatının araştırılması, varsa mirasçılara ilişkin veraset belgelerinin istenilmesi ve toplanan tüm delillerin birlikte değerlendirilerek oluşacak sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekmektedir. Noksan inceleme ve araştırmayla davanın reddine karar verilmesi yerinde değildir. Bu itibarla, yukarıda açıklanan nedenler göz önünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi yerinde bulunmadığından hükmün bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Davacı Maliye H.. H..si vekilinin temyiz itirazları yerinde olduğundan kabulüne, yukarıda yazılı nedenlerden dolayı 6217 sayılı Kanunla 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununa eklenen Geçici 3. maddesindeki atıf nedeniyle 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 428. maddesi gereğince hükmün BOZULMASINA, 24.03.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.