Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 5142 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 18615 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ : Ankara 2. Asliye Hukuk MahkemesiTARİHİ : 11/07/2013NUMARASI : 2013/175-2013/468 Dava dilekçesinde, galle fazlasına müstahak vakıf evladı olduğunun tespiti istenilmiştir. Mahkemece davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Y A R G I T A Y K A R A R ITemyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Davacı vekili dava dilekçesinde, müvekkilinin M.. B.. Ş.. H.. Vakfı’nın galle fazlasına müstahak vakıf evladı olduğunun tespitini istemiş, mahkemece yapılan yargılama sonucunda kesin hüküm nedeniyle davanın reddine karar verilmiştir.6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun "Kesin Hüküm" başlığını taşıyan 303. maddesinde; "Bir davaya ait şeklî anlamda kesinleşmiş olan hükmün, diğer bir davada maddi anlamda kesin hüküm oluşturabilmesi için, her iki davanın taraflarının, dava sebeplerinin ve ilk davanın hüküm fıkrası ile ikinci davaya ait talep sonucunun aynı olması gerekir. Bir hüküm, davada veya karşılık davada ileri sürülen taleplerden, sadece hükme bağlanmış olanlar hakkında kesin hüküm teşkil eder" düzenlemesi bulunmaktadır. Buna göre eldeki davanın, diğer dava sonunda verilipte kesinleşen hükmün, ‘kesin hüküm’ sayılabilmesi için her iki davanın taraflarının, dava sebeplerinin (maddi vakıaların) ve ilk davanın hüküm fıkrası ile ikinci davadaki istemin aynı olması ve tüm şartların bir arada gerçekleşmiş olması gerekmektedir.Dosya içindeki bilgi ve belgelerin incelenmesinden; davacı tarafın aynı istemle Adana 5.Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2005/94 Esas -2007/51 Karar sayılı ve bu dosyanın yargılamasının yenilenmesi istemiyle ilgili aynı mahkemenin 2008/180 Esas -199 Karar sayılı davalarını açtığı, benzer Ankara 15.Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2008/325 Esas-2010/298 Karar sayılı dosyasında ise davacının taraf olmadığı, her üç davanın da reddedilerek usulen kesinleştikleri görülmüştür. Somut olayda; davacı taraf, dava konusu vakıftan evlat olarak yararlananların dedesinin babası olan H..ı H.. A..’nın 1890 yılında değil 31.03.1881’den önce öldüğüne dair veraset ilamı, müvekkillerin dedesi A.. A..’nın kız kardeşi Aliye’nin annesi E.. D..’ya ait tapu belgesi, B.. Adana Ş.. Sicillerindeki bir takım belgeler (Sicil no:149, s.67-57’de kayıtlı, 8.. no’lu defterde kayıtlı 1 rebiülevvel 1291 tarih ve 89..no’lu, 8 defter 77. sahifedeki 10 Şaban 1246 tarihli vd.), V.. M..’nün 1933 tarihli vakıf sorgu tutanağı ve H.. S..’nin ikinci evliliğinden olma çocuklarının üvey olduklarına dair nüfus kayıtları gibi ilk defa olarak eldeki dosyada dayanılan vakıalar olduğu ileri sürülmüştür.Galle fazlasına müstahak vakıf evladı olduğunun tespiti davaları aksi sabit oluncaya kadar geçerli bulunan bir tür tespit davası hükmünde olup yeni bilgi ve belge bulunduğunda her zaman için açılabilecek davalardandır. Mahkemece buna göre yapılacak iş; davacı tarafın yeni sürdüğü öne sürülen maddi vakıaların doğruluğunun yöntemince araştırılıp varsa tarafların göstereceği diğer kanıtlarında toplanmasından sonra konusunda uzman bilirkişi raporu da alınmak suretiyle oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken ilk defa sunulan yeni dava sebeplerinin bulunması nedeniyle kesin hükmün bütün şartlarının bir arada bulunmamasına rağmen bu nedenle davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile şimdilik diğer yönleri incelenmeksizin hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 20.03.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.