Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 4993 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 21804 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Dava dilekçesinde, Kamulaştırma Yasasının 4650 Sayılı Yasayla değişik hükümleri uyarınca,... İli... İlçesi ... Köyü 327 (ifr 354) parsel sayılı taşınmazın kamulaştırma bedelinin tespiti ve idare adına tescili istenilmiştir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davacı vekili ile bir kısım davalılar vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.Y A R G I T A Y K A R A R ITemyiz istemlerinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Mahkemece dava konusu taşınmazın tarım arazisi olarak kabulünde bir isabetsizlik yok ise de, bilirkişi kurulunca düzenlenen rapor hüküm kurmaya yeterli değildir.Şöyle ki;1-2942 sayılı Yasanın 4650 sayılı Yasa ile değişik 11.maddesinin 1.fıkrasının (f) bendi uyarınca bilirkişi kurulu, arazi niteliğindeki taşınmaz malın kamulaştırma tarihindeki mevki ve şartlarına göre ve olduğu gibi kullanılması halinde getireceği net gelirini esas tutarak düzenleyeceği raporda, bedelin tespitinde etkili olacak bütün nitelik ve unsurları ve her unsurun ayrı ayrı değerini belirtmek suretiyle ve ilgililerin de beyanını dikkate alarak gerekçeli bir değerlendirme raporuna dayalı olarak taşınmaz malın değerini tespit etmelidir. Yargıtay’ın yerleşmiş uygulamalarında ise özel ve dikkate alınması gereken haklı bir neden bulunmadıkça tarım arazilerinin olduğu gibi kullanılması halinde getireceği net gelir üzerinden bilimsel yöntemle yapılacak değerlendirmede münavebeye alınacak ürünler için dekar başına elde edilecek ortalama verim, üretim gideri ve toptan satış fiyatına ilişkin olarak ciddi istatistiki bilgilere dayalı olduğu bilinen o yerdeki gıda, tarım ve hayvancılık müdürlüğü verilerinin esas alınması aranmaktadır.Bu itibarla; geri çevirme kararı üzerine dosyaya getirtilen gıda, tarım ve hayvancılık ilçe müdürlüğü cetvelinde; 2011 yılı itibari ile buğday samanın dekar başına ortalama verimi 250 kg, pamuğun 575 kg iken raporda sırasıyla 300 kg ve 600 kg, mısırın satış fiyatının 0,51 TL iken raporda 0,55 TL, mısırın üretim gideri 333 TL/da, pamuğun ise 374TL/da olmasına rağmen raporda sırasıyla 238 TL/da, 524 TL/da alınmak suretiyle kamulaştırma bedelinin tespit edilmesi,2-Yargıtay'ın yerleşmiş uygulamalarında iklim koşulları, arazinin topografik yapısı ve bölgesindeki konumu (büyük yerleşim yerlerine uzaklığı vb.) gözönünde tutulduğunda, dava konusu taşınmazın bulunduğu yerle benzer nitelikte olan, ülkemizin değişik yörelerindeki (değeri önemli şekilde etkileyen kanıtlanmış, farklı ve özel bir faktör bulunması hali hariç) sulu tarım arazilerinin değerlendirilmesinde kapitalizasyon faiz oranı % 5 olarak alınmaktadır. Hal böyle iken bilirkişi kurulu raporunda dava konusu taşınmaz sulu tarım arazisi olarak kabul edildiğine göre %5 kapital faiz uygulanmak suretiyle değerlendirme yapılması gerekirken değerinin belirlenmesinde kapitalizasyon faizi oranının % 5 yerine % 4 olarak kabulü,3-Dava konusu taşınmaz üzerindeki ağaçların yaş ve cinslerine göre 2011 yılı itibariyle rayiç fiyatlarını gösterir listenin gıda tarım ve hayvancılık ilçe müdürlüğünden getirtilip bilirkişi raporunun denetlenmemiş olması,4-Dosyada mevcut tapu kaydına göre dava konusu taşınmazın 8512 m² si üzerinde ...Genel Müdürlüğü lehine eski irtifak hakkı mevcut olup, bu irtifak hakkının taşınmazda meydana getirmesi kaçınılmaz değer kaybının bilirkişi kurulunca dikkate alınmamış olması,5-Dava konusu taşınmazın tapu kaydında bulunan "Eski Eser" şerhi de incelenerek taşınmazın zemini için belirlenen bedelden, bu şerhlerin taşınmazın değerinde oluşturması kaçınılmaz olan değer kaybı oranında indirim yapılması gerektiğinin düşünülmemesi,6-Dava konusu taşınmazın mülkiyet kamulaştırma bedelinin mahkemece 485.625,44 TL olarak belirlendiği ve mahkemenin 2011/921 esas, 2012/84 karar sayılı acele el koymaya ilişkin dosyasında yatırılan toplam kamulaştırma bedelinin mahsubundan kalan 100.738,76 TL nin bloke ettirildiği, bu hususun da gerekçede açıklandığı halde, maddi hata sonucu gerekçeli kararın hüküm fıkrasına mülkiyet kamulaştırma bedelinin 485.625,44 TL yerine 100.738,76 TL olarak yazılması, 7-Dava konusunun aynı olması nedeniyle davalılar lehine tek maktu vekalet ücreti verilmesi gerekirken, hisse malikleri lehine vekil sayısınca ayrı ayrı vekalet ücretine hükmedilmesi,8- Tapu maliki ... ile ...'nun aynı kişi olup olmadıklarının tespiti bakımından tüm bilgi ve belgeler getirtilip (tedavüllü tapu kaydı, nüfus kayıtları, tapuda ve nüfus kaydında tashih bulunup bulunmadığına ilişkin belge, dava vs. kayıtlar) incelenmeden adı geçenlerin aynı kişi olduğu kabul edilerek hüküm kurulması, 9- Davalılardan ... adına muhtesat bedeli olarak yatırılan ve iadesine karar verilen 63.853,82 TL'nin davalı tarafça bankadan çekilmesine kadar varsa işlemiş olan mevduat faizi ile birlikte davacı idareye ödenmesine karar verilmesi gerekirken, sadece fazla yatan bedelin davacı kuruma iadesine karar verilmesi,Doğru görülmemiştir.Ayrıca;10-Anayasa Mahkemesi 1. Bölümünün 19.12.2013 tarih ve 2013/817 sayılı kararında, kamulaştırma bedelinin tespiti için açılan davada uzun süren bir yargılama sonunda, dava tarihi itibarıyla belirlenen bedele hükmedilmesinin Anayasa'nın 35. maddesinde güvence altına alınan mülkiyet hakkının ihlal edildiği kabul edilerek mal sahibine tazminat ödenmesi gerektiği belirtilmiştir. Yasa koyucu da, bu hak ihlalini dikkate alarak, 6459 sayılı Kanunun 6. maddesiyle 2942 sayılı Kanunun 10. maddesine eklenen fıkrada (yürürlük tarihi 30.04.2013) kamulaştırma bedelinin tespiti için açılan davanın dört ay içinde sonuçlandırılmaması halinde, tespit edilen bedele bu sürenin bitiminden itibaren faiz uygulanmasına ilişkin düzenleme getirmiştir. Her ne kadar, getirilen bu faiz hükmü maddi hukuka ilişkin olup, aynı yasanın 29. maddesi gereğince yayımı tarihinden sonra açılacak davalara uygulanması gerekir ise de; 30.04.2013 tarihinden sonra açılacak davalar için yapılan bu düzenleme ile Anayasa Mahkemesinin makul süreyi aşan yargılamanın hak ihlali oluşturduğuna ilişkin kararı birlikte değerlendirildiğinde, 30.04.2013 tarihinden önce açılmış ve henüz kesinleşmemiş kamulaştırma bedelinin tespiti ve tescili davalarında öngörülen dört aylık yargılama süresinin makul süre kabul edilerek, hakkaniyet gereğince taşınmaz malikinin zararının giderilmesi amacıyla (acele el koyma dosyasında tespit edilen ve bankaya bloke edilen bedelin mahsup edilerek fark bedele) dava tarihinden itibaren dört aylık sürenin bittiği tarihi takip eden tarihten itibaren, karar tarihine kadar tespit edilen kamulaştırma bedeline faiz uygulanması gerektiğinden bu yönden de hükmün bozulması gerekmiştir. Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, temyiz peşin harçlarının istek halinde temyiz edenlere iadesine, 02.04.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.