MAHKEMESİ : Tarsus 1. Asliye Hukuk MahkemesiTARİHİ : 28/09/2012NUMARASI : 2011/867-2012/371 Dava dilekçesinde, Kamulaştırma Yasasının 4650 Sayılı Yasayla değişik hükümleri uyarınca, kamulaştırma bedelinin tespiti ve taşınmaz malın idare adına tescili istenilmiştir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davacı vekili ile bir kısım davalılar vekilleri tarafından temyiz edilmiştir. Y A R G I T A Y K A R A R ITemyiz istemlerinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Mahkemece bozma ilamına uyulmuş ise de gereği tam olarak yerine getirilmemiştir.Şöyle ki;1-Dairemizin bozma kararında bir yılda çift ürün alınabilen yörelerde dahi bu ürünlerin hazırlık ve yetişme süreleri dikkate alındığında bir yılı aşan süre gerektiği, genellikle iki yılda üç ürünün münavebeye alınması suretiyle taşınmazın değerinin belirlenmesi istenilerek karar bozulmuş ise de, mahkemece alınan bilirkişi kurulu raporunda bozma doğrultusunda işlem yapılmışsa da bozma öncesi münavebeye alınan ürünlere göre (buğday yanında diğer ürünler) bedel tespit edilmesi gerekirken, buğday münavebeye alınmadığı gibi önceki münavebede bulunmayan patlıcanın da değerlendirmeye alınması suretiyle bedel belirlenmesi, 2-Dava konusu taşınmazın 251805 m²'si kamulaştırılmış, geriye 7402 m²'lik kısım kalmıştır. Tarım arazisi niteliğindeki dava konusu taşınmazın artan bölümün yözölçümü, geometrik durumu ve konumu dikkate alındığında, kamulaştırma nedeni ile arta kalan 7402 m²'lik kısımda kaçınılmaz değer kaybının en fazla %10 olması gerekirken %40 değer kaybına göre değer belirleyen bilirkişi raporuna göre hüküm kurulması,Doğru görülmemiştir.Ayrıca;3-Anayasa Mahkemesi 1. Bölümünün 19.12.2013 tarih ve 2013/817 sayılı kararında, kamulaştırma bedelinin tespiti için açılan davada uzun süren bir yargılama sonunda, dava tarihi itibarıyla belirlenen bedele hükmedilmesinin Anayasanın 35. maddesinde güvence altına alınan mülkiyet hakkının ihlal edildiği kabul edilerek mal sahibine tazminat ödenmesi gerektiği belirtilmiştir.Yasa koyucu da, bu hak ihlalini dikkate alarak, 6459 sayılı Kanunun 6. maddesiyle 2942 sayılı Kanunun 10. maddesine eklenen fıkrada (yürürlük tarihi 30.04.2013) kamulaştırma bedelinin tescili için açılan davanın dört ay içinde sonuçlandırılmaması halinde, tespit edilen bedele bu sürenin bitiminden itibaren faiz uygulanmasına ilişkin düzenleme getirmiştir. Her ne kadar, getirilen bu faiz hükmü maddi hukuka ilişkin olup, aynı yasanın 29. maddesi gereğince yayımı tarihinden sonra açılacak davalara uygulanması gerekir ise de; 30.04.2013 tarihinden sonra açılacak davalar için yapılan bu düzenleme ile Anayasa Mahkemesinin makul süreyi aşan yargılamanın hak ihlali oluşturduğuna ilişkin kararı birlikte değerlendirildiğinde, 30.04.2013 tarihinden önce açılmış ve henüz kesinleşmemiş kamulaştırma bedelinin tespiti ve tescil davalarında öngörülen dört aylık yargılama süresinin makul süre kabul edilerek hakkaniyet gereğince taşınmaz malikinin zararının giderilmesi amacıyla Kamulaştırma Kanunu'nun 27. maddesi gereğince acele el koyma dosyasında tespit edilen ve bankaya bloke edilen bedelin mahsup edilerek fark bedeline dava tarihinden itibaren dört aylık sürenin bittiği tarihten karar tarihine kadar tespit edilen kamulaştırma bedeline faiz uygulanması gerektiğinden de hüküm bozulması gerekmiştir.Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, temyiz peşin harçlarının istek halinde temyiz edenlere iadesine, 13.03.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.