Dava dilekçesinde vakıf senedinde yapılmak istenen değişikliğin tescili istenilmiştir. Mahkemece davanın kabulü cihetine gidilmiş, hüküm müdahiller ve Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından temyiz edilmiştir. Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü: 1-4721 sayılı Medeni Kanunun 102 ve 103 ile Türk Medeni Kanunu Hükümlerine Göre Kurulan Vakıflar Hakkındaki Tüzüğün 5. maddeleri dikkate alındığında, tescil istemini içeren başvuru bir dava niteliğinde olmadığı gibi üçüncü kişilerin böyle bir yargılamada davaya müdahil olarak katılmaları da söz konusu değildir. Gerçekten Medeni Kanunun 103. maddesi hükmü incelendiğinde, sadece Vakıflar Genel Müdürlüğü mahkemece verilen tescil kararının tebliği üzerine bir ay içerisinde ancak temyiz yoluna başvurabilecek iken, kendilerini ilgili olarak gören kişilerin dava niteliğinde olmayan böyle bir ihtilafsız kazai işleme müdahil olarak katılmaları da mümkün değildir. Sözü edilen Tüzüğün 5. maddesinin 5. fıkrasına göre, mahkeme esas itibariyle evrak üzerinde karar vermek durumunda olup, gereken hallerde vakfedeni ve diğer ilgilileri bu inceleme sırasında dinleyebilir ise de, mahkemenin böyle bir yola girmesi, "ilgililer" deyimi kapsamında olan kişilerin menfaatları haleldar olduğu gerekçesi ile vakıf senedi değişikliğinin tesciline karşı gelmeleri ve davanın kabulüne karar verilmesi halinde de temyize başvurmaları hakkını vermez. İlgililerin mahkemece dinlenmeleri tescile ilişkin işlemin mahkemece değerlendirilmesine yönelik olup, çekişmesiz kaza işlemi niteliğindeki bu davada bu kişilerin taraf olmalarını gerektirmez. Hal böyle olunca, mahkemenin bu kişilerin müdahale ve temyize ilişkin taleplerinin reddi doğrudur. Bütün bu hususlar dikkate alındığında, mahkemenin tescile ilişkin kararını temyiz eden müdahale talebinde bulunanların bu ihtilafsız kaza işleminde kendilerine taraf ya da müdahil sıfatı izafesinin mümkün olmadığı için kararı temyiz etme haklan da bulunmamaktadır. Bu kişilerin, vakıf senedinin değiştirilmesi nedeniyle hukuki menfaatlerinin ihlal edildiği kanısında bulundukları takdirde yasada öngörülen hukuki yollara başvurabilecekleri tabiidir. Bu itibarla tescil kararının ve ;bu kararın temyizini içeren istemin reddi kararını temyiz eden müdahale talebinde bulunanların temyiz istemlerinin mahkemece reddinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. 2- Vakıflar Genel Müdürlüğünün temyizine gelince; Davacı vakfa alt senedin, 13, 55,60, 78, 85 ve Geçici 53 ve Ek 38. maddelerinin değiştirilmesine, Geçici 14. maddesinin yürürlükten kaldırılması ile senede Ek 47, 48 İle Geçici 15. maddelerin eklenmesine ilişkin olarak 9.12.2002 tarihinde yapılan Olağanüstü Genel Kurul toplantısında alınan kararların iptali için Ankara Ondördüncü Asliye Hukuk Mahkemesine dava açıldığı, davanın derdest olduğu anlaşılmakta olup; söz konusu davada verilecek kararın bu davanın sonucunu etkileyeceğinden ön mesele kabul edilerek o dava sonucunun beklenmesi gerekirken buna uyulmadan davanın kabulü doğru görülmemiştir. Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince (BOZULMASINA), temyiz peşin harçlarının istek halinde temyiz edenlere iadesine, 18.5,2004 gününde oybirliğiyle karar verildi.