Dava dilekçesinde adın değiştirilmesi istenilmiştir. Mahkemece davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Davacı vekili dava dilekçesinde, müvekkilinin Güney Kore vatandaşı iken 28.11.1994 tarihinde Mehmet ile evlendiğini ve 2005 yılında Türk vatandaşlığına geçtiği sırada "Song Yee" olan adının "Mine" olarak idari işlemle değiştirildiğini, buna karşın "Song Yee" adını kullanmayı sürdürdüğünü ve çevresinde bu ad ile tanınıp bilindiğini ileri sürerek "Mine" adının "Song Yee" olarak düzeltilmesini istemiş; mahkemece, davacının ikinci kez adını değiştirmesinde hukuki yararı olmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.4721 Sayılı Türk Medeni Kanununun 27. maddesi hükmü gereğince adın değiştirilmesi, haklı nedenlere dayanılarak hakimden istenebilir. Yargıtay'ın yerleşmiş uygulamalarına göre, kişinin toplum içinde (aile bireyleri arasında ve çevresinde) bilinip tanındığı adını kayden de taşıması ve bu bağlamda nüfus kaydında gerekli değişiklikiğin yapılması konusunda dava açabilmesi için haklı neden sayılmaktadır. Öte yandan 5490 Sayılı Nüfus Hizmetleri Yasasının 36. maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi uyarınca, aynı konuya ilişkin olarak nüfus kaydının düzeltilmesi (değiştirilmesi) davası ancak bir kez açılabilir. Dosyada toplanan bilgi ve belgeler incelendiğinde; somut olayda davacının adı "Song Yee" iken, Güney Kore vatandaşlığından Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığına geçtiğinde idari işlemle "Mine" olarak değiştirilmiş bulunduğu anlaşılmaktadır. Saptanan bu durum karşısında davacının önceki nüfus kaydında "Song Yee" olan adının "Mine" olarak değiştirilmesi dava yolu (yargı kararı) ile değil, idari bir işlemle gerçekleştirildiğinden; eldeki bu davanın aynı konuda açılmış ikinci bir dava olduğundan söz edilemez. Buna göre mahkemece, tarafların (özellikle davacının istemine dayanak yaptığı) tüm kanıtları toplanıp, davada Türk Medeni Kanununun 27. maddesinde öngörülen haklı nedenlerin bulunup bulunmadığının saptanmasından sonra oluşacak sonuç doğrultusunda hüküm kurulması gerekirken, yerinde olmayan gerekçeyle davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 7.5.2007 gününde oybirliğiyle karar verildi.