Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 3427 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 103 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ : Nazilli 1. Aile MahkemesiTARİHİ : 22/01/2013NUMARASI : 2008/522-2013/45Dava dilekçesinde, babalığın tespiti ve nafaka istenilmiştir. Mahkemece davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Y A R G I T A Y K A R A R ITemyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Davacı, davalı ile gayri resmi beraberliklerinden 04.07.2008 doğumlu B. E..'nin doğduğunu, davalının küçüğü tanıyacağını söyleyerek oyaladığını, doğumdan sonra da fiili beraberliğin devam ettiğini belirterek babalığın tespiti ve nafaka verilmesi talebinde bulunmuş, mahkemece hak düşürücü süre yönünden dava reddedilmiştir.Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasal gerektirici nedenlere ve özellikle kanıtların takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine, nüfus idaresine husumetin düşmeyeceği de mahkemece doğru olarak belirlenmiş olmasına göre sair temyiz itirazları yerinde değildir.Ancak;Türk Medeni Kanununun 301. maddesi uyarınca çocuk ile baba arasındaki soybağının mahkemece belirlenmesini ana ve çocuk isteyebilirler. Boran Ege kayden 04.07.2008 doğumlu olup dava 11.08.2008 tarihinde açılmıştır. Türk Medeni Kanunu'nun 7/1. maddesine göre “Resmi sicil ve senetler, belgeledikleri olguların doğruluğuna kanıt oluşturur.” Küçüğün doğum tarihinin 04.07.2007 olduğuna dair iddia ve hastane yazısı var ise de kaydın düzeltildiğine dair mahkeme kararı da bulunmamaktadır. Bu itibarla dava süresindedir. Öte yandan davalının çocuğu tanıyacağını söyleyerek davacı anayı oyaladığı da anlaşılmaktadır. Davacı ana yararına Türk Medeni Kanunu'nun 303/son maddesi koşulları da gerçekleşmiştir. Kaldı ki davacı ana yönünden hak düşürücü sürenin geçtiği kabul edilse dahi aynı Yasanın 342.maddesinde ana ve babanın velayetleri çerçevesinde çocuklarının yasal temsilcileri olduğu düzenlenmiştir. Ana açtığı davada, evlilik dışı ilişkisinden doğan çocuğunun babasının belirlenmesini, davalı ile çocuk arasında soybağının hükümle kurulmasını istediğine göre, davanın çocuk adına ve onu temsilen de açıldığının kabulü gerekir. Yargılama sırasında kayyım atandığına göre çocuk yönünden yargılamanın yürütülmesi ve sonuçlandırılması gerekmektedir.Mahkemece davanın Hazineye ihbar edilmesi, deliller değerlendirilerek bir karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile ret hükmü kurulması doğru görülmemiştir.Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 27.02.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.