Dava dilekçesinde deprem güçlendirme giderinden payına düşen miktarı ödemeyen davalı hakkında yapılan icra takibine karşı ileri sürülen itirazın iptali istenilmiştir. Mahkemece davanın reddi cihetine gidilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Davacı vekili dava dilekçesinde, deprem güçlendirme giderinden payına düşen miktarı ödemeyen davalı hakkında icra takibi yapıldığını, davalının icra takibine itiraz ederek alacağı ödemediğini açıklanan nedenlerle itirazın iptali ile %40 oranında icra inkar tazminatına hükmedilmesini istemiştir. Davalı vekili savunmasında apartmanın tamirat ve takviye işlemlerinin devamı süresince payına düşen miktarı ödediğini, müteahhit firma ile yönetim arasında çıkan ihtilaf nedeniyle işin yarım kaldığını, bağımsız bölümündeki tadilatı kendisinin tamamladığını, alınan kat malikleri kurulu kararının ve işletme projesinin usule uygun olmadığını ileri sürerek davanın reddini talep etmiştir. Mahkemece icra takibine dayanak yapılan kat malikleri kurulu kararında kat maliklerinin daire başına sorumlu olduklarını dolayısıyla kat maliklerinin payına düşen miktarın Kat Mülkiyeti Yasasının 20. maddesine göre arsa payı oranına göre hesap edilmediği ileri sürülerek dava reddedilmiş karar davacı vekilince temyiz edilmiştir. Kat Mülkiyeti Yasasının 20. maddesi hükmüne göre kat malikleri anagayrimenkulün genel giderlerine katılmakla yükümlüdür. Kat malikleri ortak yer ve tesisler üzerindeki kullanma hakkından vazgeçmek veya bunlardan yararlanmamak durumunda kaldıklarını ileri sürerek bu genel giderlere katılmaktan kaçınamazlar. Ayrı Yasanın 33. maddesi gereğince kat malikleri kurulu kararına razı olmayan kat malikleri anagayrimenkulün bulunduğu yer sulh mahkemesine başvurarak, hakimin müdahalesini isteyebilirler. Kat malikleri kurulunca kendisini de ilgilendiren konuda usul ve yasaya aykırı karar alındığı iddiasında bulunan davalının bu konuda kat mülkiyeti hükümlerine göre her zaman mahkemeye başvurarak kararı iptal ettirme hakkı varken bu yola başvurmayan davalının yasadan doğan yükümlülüğü yerine getirmesi gerekir. Dava konusu alacakla ilgili olarak 25.3.2001 tarihinde her bağımsız bölüm malikinden 1.000.000.000.-TL toplanmasına karar verildiği ve yine 3.3.2002 tarihli toplantıda aidat ve onarıma ait eski kararların geçerli olduğu belirtildiğine göre, mahkemece, alacağın dayanağını oluşturan kat malikleri kurulu kararları doğrultusunda yönetimden, karar defteri ve işletme defteri ile diğer belgeler temin edilerek üzerinde uzman bilirkişi vasıtası ile inceleme yaptırılıp, davalının borçlu olduğu miktar saptanarak bu doğrultuda bir karar verilmesi gerekirken açıklanan gerekçe ile davanın reddine karar verilmiş olması doğru görülmemiştir. Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK'nun 428. maddesi gereğince (BOZULMASINA), temyiz peşin harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 22.4.2003 gününde oybirliğiyle karar verildi.