Dava dilekçesinde, Kamulaştırma Yasasının 4650 Sayılı Yasayla değişik hükümleri uyarınca, kamulaştırma bedelinin tespiti ve taşınmaz malın idare adına tescili istenilmiştir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasal gerektirici nedenlere ve özellikle kanıtların takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre sair temyiz itirazları yerinde değildir. Ancak; 1-7000 m²² yüzölçümlü dava konusu taşınmazın 1433,52 m²²'si kamulaştırılmış, geriye 5566,48 m²²'lik tek parça kalmıştır. Kamulaştırmadan artan bölümün gerek yüzölçümü, gerekse konumu ve geometrik durumu itibariyle tarımsal işletme bütünlüğünün etkilenmeyeceği, herhangi bir değer kaybına uğramayacağı düşünülmeden artan kesimde kamulaştırılan alanın değerinin %35'i oranında değer kaybına hükmedilmesi,2-Yargıtay'ın yerleşmiş uygulamalarına göre davanın niteliği gereği yargılamada kendisini vekille temsil ettiren davacı ve davalı yararına maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken, nisbi vekalet ücretine hükmedilmesi, 3-Dava konusu taşınmaz üzerinde D.. A.Ş. lehine mevcut ipoteğin kamulaştırma bedeline yansıtılması gerektiğinin düşünülmemesi, Doğru görülmemiştir. Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 04.03.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi.