MAHKEMESİ : Asliye Hukuk Mahkemesi Dava dilekçesinde, Kamulaştırma Yasasının 4650 Sayılı Yasayla değişik hükümleri uyarınca, kamulaştırma bedelinin tespiti ve taşınmaz malın idare adına tescili istenilmiştir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Y A R G I T A Y K A R A R ITemyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:1-Kamulaştırma Yasasının 4650 sayılı Yasayla değişik 11.maddesinin birinci fıkrasının arazilere ilişkin (f) bendinde taşınmaz malın kamulaştırma (dava) tarihindeki mevkii ve şartlarına göre olduğu gibi kullanılması halinde getireceği net gelir üzerinden değerinin belirleneceği öngörülmektedir. Bu yöntemle taşınmazın değerinin saptanmasında münavebeye alınacak ürünler yönünden sulu yada kuru tarım arazisi niteliğinde olup olmaması önem taşır. Mahallinde yapılan keşif sırasında mahkemece sulama durumu hakkında herhangi bir tespit yapılmadığı, keşifte dinelenen muhtarın taşınmazın doğal sulamasının bulunmadığını beyan ettiği, birinci bilirkişi kurulu raporunda taşınmaz ve çevresinde kuru ziraat tarımı yapıldığı açıklamasına yer verilip, münavebeye buğday, kavun ve kuru soğan alınarak taşınmaz kuru tarım arazisi olduğundan kapitalizasyon faiz oranının %6 olarak alınmasına karşın, mahkemece hükme esas alınan bilirkişi kurulu ek raporunda taşınmazın sulama durumu hakkında bir açıklamaya yer verilmeden münavebeye buğday, taze fasulye ve çilek alınıp, kapitalizasyon faiz oranı %5 alınarak taşınmaza değer biçilmiştir. Sulama kaynağının ne olduğu açıkça gösterilmeden (taşınmazın üzerindeki bir su kaynağından veya yakınındaki bir dereden sulanıp sulanmadığı), kaynaktan alınan suyun taşınmazın tamamında ve her mevsim için fiilen yeterli olup olmadığı, dereden sulanıyorsa bu suyun kendi doğal akışı ile mi yoksa özel bir pompalama ya da başka bir sistemle mi taşınmaza ulaştığı, yeraltı suyundan hangi sistemle yararlanıldığı hususları ayrıntılı bir biçimde araştırma yapılarak belirlenmeden, pompajla sulama varsa bunun için yapılacak giderlerin de üretim masraflarına ilave edilmesi gerektiği düşünülmeden ve kök raporla çelişkili ek rapora dayalı hüküm kurulmuş olması2-Dava konusu taşınmaz üzerindeki ağaçların yaş ve cinslerine göre 2012 yılı itibariyle rayiç fiyatlarını gösterir listenin gıda, tarım ve hayvancılık il müdürlüğünden getirtilip bilirkişi raporunun denetlenmemesi,3-Dava konusu taşınmaz için düzenlenen kıymet takdir komisyonu raporuna göre taşınmazlar üzerinde bulunan muhdesatın enkazı mal sahibine bırakılmıştır. Bu durum karşısında, dava konusu taşınmaz üzerindeki ağaçların enkazının davalılar tarafından alınıp alınmadığı araştırılmadan enkaz bedeli düşmeyen bilirkişi raporuna göre hüküm kurulması, 4-Kabule göre de; 2942 sayılı Yasanın 4650 sayılı Yasa ile değişik 11. maddesinin 1. fıkrasının (f) bendi uyarınca; bilirkişi kurulu arazi niteliğindeki taşınmazın kamulaştırma tarihindeki mevki ve şartlarına göre ve olduğu gibi kullanılması halinde getireceği net gelirini esas tutarak bedelin tespitinde etkili olacak bütün nitelik ve unsurları ve her unsurun ayrı ayrı değerini belirtmek suretiyle ve ilgililerin de beyanını dikkate alarak gerekçeli bir değerlendirme raporuna dayalı olarak değerini tespit etmelidir. Yargıtay'ın yerleşmiş uygulamalarında ise, özel ve dikkate alınması gereken haklı bir neden bulunmadıkça tarım arazilerinin olduğu gibi kullanılması halinde getireceği net gelir üzerinden bilimsel yöntemle yapılacak değerlendirmede münavebeye alınacak ürünler için dekar başına elde edilecek ortalama verimi, üretim gideri ve toptan satış fiyatına ilişkin olarak ciddi istatistiki bilgilere dayalı olduğu bilinen o yerdeki gıda, tarım ve hayvancılık müdürlüğü verilerinin esas alınması aranmaktadır.Dosya içerisinde yer alan gıda, tarım ve hayvancılık il müdürlüğü verilerine göre; 2012 yılı itibariyle sulu şartlarda değerlendirmeye alınan çileğin ilk yıl ortalama verimi 200 kg, ilk yıl üretim masrafı ise 1.949 TL/da olduğu halde hükme esas alınan bilirkişi raporunda sırasıyla 1200 kg ve 912,66 TL/da alınması suretiyle bedel tespit edilmesi,Doğru görülmemiştir. Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 14.01.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.