Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 3051 - Karar Yıl 2007 / Esas No : 2492 - Esas Yıl 2007
Dava dilekçesinde taşınmazdaki ortaklığın satış yolu ile giderilmesi istenilmiştir. Mahkemece ortaklığın satış yolu ile giderilmesine karar verilmiş, hüküm bir kısım davalı tarafından temyiz edilmiştir. Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Mahkemece toplanan delillere, özellikle tarafların iddia ve savunmalarına, yapıda bulunan bağımsız bölüm sayısı ile tapudaki paydaş sayısına göre dava konusu taşınmaz maldaki ortaklığın satış yoluyla giderilmesine karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik bulunmamaktadır.Ancak;Dosya içerisindeki bilgi ve belgelerden; toplam 20 bölümden oluşan yapıdan daire (bağımsız bölüm) satın alan bir kısım davalıların yargılama sırasındaki sav ve savunmalarından, dairelerini yükleniciden kaba inşaat halinde ve henüz tamamlanmamış durumunda satın alıp eksikliklerini kendileri gidermek suretiyle içine yerleştikleri anlaşılmaktadır.Satış yoluyla ortaklığın giderilmesi istenilen taşınmaz üzerinde yapı ve eklentileri mülkiyet hakkı kapsamında olup, Türk Medeni Kanununun 684 ve 686. (Türk Kanuni Medeninin 619,621.) maddeleri uyarınca bütünleyici parçaları ve eklentileri sayıldığından, arzla birlikte satışına karar verilir ve bedeli tüm paydaşlara tapudaki payları oranında dağıtılır. Ancak ortak taşınmaz üzerindeki muhtesatın tüm paydaşlara değil de bir kısmına ait olduğuna ilişkin tapuda şerh varsa veya bu olguyu tüm paydaşlar oybirliğiyle kabul etmekte ise, arzın ve muhtesatın değerleri esas alınarak oran kurulması ve satış parasının bu orana göre dağıtılması gerekir. Oran kurulurken arzın ve üzerindeki muhtesatın dava tarihi itibariyle ayrı ayrı değeri saptanmalı, bu değerler toplanarak taşınmazın tüm değeri bulunmalı, bu toplam değer arzın ve muhtesatın değerine ayrı ayrı oranlanarak yüzde olarak ne kadarının arza ve ne kadarının muhtesata isabet ettiği belirlenmelidir. Böylece satış parasından muhtesata isabet eden kısım salt muhtesat sahibine veya tapudaki payları oranında sahiplerine, arza isabet eden kısım da tapudaki payları oranında tüm paydaşlara verilmelidir. Somut olayda; davalılar bağımsız bölümlerini yükleniciden tamamlanmamış bir şekilde aldıklarını ve eksik kalan kısımları kendilerinin yaptırarak oturulur duruma getirdiklerini ileri sürdüklerine göre; bu durumda öncelikle dava konusu taşınmazın yerinde inceleme yapılarak uzman bilirkişi tarafından düzenlenecek raporda her bir bağımsız bölümün mevcut durumu ile kimlerin tasarrufunda (kullanımında) olduğu tespit edildikten, özellikle yüklenicinin yapımını yarım bıraktığı ileri sürülen bağımsız bölümlerin tamamlanması için kimlerin ne kadar harcama yaptıklarının belirlenmesinden sonra, yüklenicinin binanın yapımı işini yarım bırakması nedeniyle bir kısım paydaşın kendi bağımsız bölümlerine yaptıkları zorunlu (ve değerini artırıcı) harcamaların varlığı saptandığında, bu artı katkılarının karşılığının -yukarıda açıklanan esaslar doğrultusunda- taşınmazın toplam değerine göre yüzde oranının belirlenip, satış parasından o paydaşlara bu oranda ve arta kalanın da tüm paydaşlara tapudaki payları oranında dağıtılması gerekir. Mahkemece bu hususlar dikkate alınmadan yetersiz araştırma ve eksik inceleme sonucu hüküm kurulması, ayrıca kararın hüküm sonucu kısmında satış bedelinin kimlere paylaştırıldığı -ad ve soyadları yazılıp- açıkça belirtilmeden, taşınmaz malın üzerindeki yapı ile birlikte satışı sonunda elde edilecek bedelin tapudaki ve mirastaki oranda paylaştırılmasına karar verilmesi doğru görülmemiştir. Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde temyiz edenlere iadesine, 5.4.2007 gününde oybirliğiyle karar verildi.