MAHKEMESİ :Asliye Hukuk MahkemesiDava dilekçesinde, dava konusu ... İlçesi ... Köyü 120 ada 108 parsel ve 101 ada 9 parsel sayılı taşınmazların Kamulaştırma Yasasının 4650 Sayılı Yasayla değişik hükümleri uyarınca, kamulaştırma bedelinin tespiti ve idare adına tescili istenilmiştir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, hükmün temyiz incelemesi taraf vekillerince incelenmenin duruşmalı olarak yapılması ise davalı vekili tarafından yasal süresi içinde verilen temyiz dilekçesi ile istenilmekle taraflara yapılan tebligat üzerine duruşma için tayin olunan günde temyiz edenlerden davalı vekili Av..... ile davacı vekili Av..... geldiler. Gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendikten sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunarak, tetkik hakiminin açıklamaları dinlenip, gereği düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R I Mahkemece yapılan araştırma ve inceleme ile alınan bilirkişi raporu hüküm kurmaya yeterli değildir:Şöyle ki;1-Dava konusu taşınmazların değerlendirme tarihi olan 24.12.2012 gününde kesinleşmiş 1/1000 ölçekli uygulama imar planı içinde bulunup bulunmadığının, bu tarih itibariyle kesinleşmiş imar planı içinde olmadığının anlaşılması halinde belediye veya mücavir alan sınırları içinde olmakla beraber belediye ve altyapı hizmetlerinden (yol, su, elektrik, çöp toplama, kanalizasyon, aydınlatma vd. gibi) yararlanıp yararlanmadığının, özellikle etrafının meskûn olup olmadığının, taşınmaz belediye nazım imar planı içinde ise Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu'nun 17.04.1998 gün ve 1996/3-1998/1 sayılı kararı uyarınca bu plan kapsamına alındığı tarih ve plandaki konumunun, hangi amaçla plan kapsamına alındığının, yerleşim merkezlerine uzaklığının, altyapı hizmetlerinden yararlanma ve ulaşım olanaklarının, kullanma biçimi itibariyle iskan amacına yönelik yapılaşma olasılıklarının belediye başkanlığından araştırılarak, taşınmazın niteliği (arsa-arazi) kesin olarak belirlenmeden dava konusu 120 ada 108 parseli tarım arazisi 101 ada 9 parseli ise kapama karışık meyve bahçesi olarak değerlendiren bilirkişi raporuna göre karar verilmesi,Kabule göre de;2-Hükme esas alınan bilirkişi raporunda, zeytin veriminin 500 kg ve satış fiyatının 1,00 TL üzerinden değerlendirildiği belirtilmiş ise de, dosyada mevcut gıda, tarım ve hayvancılık ilçe müdürlüğü verilerinde zeytin veriminin asgari 500 kg azami 1000 kg, satış fiyatının asgari 1 TL azami 2 TL olarak bildirildiği dikkate alınarak, 750 kg verim miktarına ve 1,50 TL satış fiyatına göre hesaplama yapılıp bedel tespit edilmesi gerektiğinin düşünülmemesi, 3-Dava konusu taşınmazların konumu, bilirkişi raporlarında yazılı özellikleri gözönünde bulundurulduğunda, objektif değer artırıcı unsur oranının % 50 olacağı gözetilmeden, %30 oranında objektif değer artışı uygulayan bilirkişi raporunun esas alınması,4-Dava konusu 101 ada 9 parsel sayılı taşınmaz kapama karışık meyve bahçesi olarak kabul edildiğine göre taşınmaz üzerinde yer alan farklı tür ağaçların kapama karışık meyve bahçesi içerisinde değerlendirildiği düşünülmeden taşınmaz içerisinde yer alan dut, cennet elması, kayısı, ceviz ve süs bitkileri için mütemmim cüz bedeli belirleyen bilirkişi raporuna göre hüküm kurulması,Doğru görülmemiştir. Ayrıca; 5-Anayasa Mahkemesi 1. Bölümünün 19.12.2013 tarih ve 2013/817 sayılı kararında, kamulaştırma bedelinin tespiti için açılan davada uzun süren bir yargılama sonunda, dava tarihi itibarıyla belirlenen bedele hükmedilmesinin Anayasanın 35. maddesinde güvence altına alınan mülkiyet hakkının ihlal edildiği kabul edilerek mal sahibine tazminat ödenmesi gerektiği belirtilmiştir.Yasa koyucu da, bu hak ihlalini dikkate alarak, 6459 sayılı Kanunun 6. maddesiyle 2942 sayılı Kanunun 10. maddesine eklenen fıkrada (yürürlük tarihi 30.04.2013) kamulaştırma bedelinin tescili için açılan davanın dört ay içinde sonuçlandırılmaması halinde, tespit edilen bedele bu sürenin bitiminden itibaren faiz uygulanmasına ilişkin düzenleme getirmiştir. Her ne kadar, getirilen bu faiz hükmü maddi hukuka ilişkin olup, aynı yasanın 29. maddesi gereğince yayımı tarihinden sonra açılacak davalara uygulanması gerekir ise de; 30.04.2013 tarihinden sonra açılacak davalar için yapılan bu düzenleme ile Anayasa Mahkemesinin makul süreyi aşan yargılamanın hak ihlali oluşturduğuna ilişkin kararı birlikte değerlendirildiğinde, 30.04.2013 tarihinden önce açılmış ve henüz kesinleşmemiş kamulaştırma bedelinin tespiti ve tescili davalarında öngörülen dört aylık yargılama süresinin makul süre kabul edilerek, hakkaniyet gereğince taşınmaz malikinin zararının giderilmesi amacıyla dava tarihinden itibaren dört aylık sürenin bittiği tarihten, karar tarihine kadar tespit edilen kamulaştırma bedeline faiz uygulanması gerektiğinden de, kararın bozulması gerekmiştir.Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, Yargıtay duruşmasında vekille temsil edilen davalı ve davacı yararına takdir edilen 1.100,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı tarafa, davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine, temyiz peşin harçlarının istek halinde temyiz edenlere iadesine, 24.02.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.