Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 262 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 19524 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ : Asliye Hukuk Mahkemesi Dava dilekçesinde, eğitim ve öğretim giderlerinden kaynaklanan 83.380,66 ABD Doları ile 60.670,50 TL alacağın sarf tarihinden itibaren işleyecek yasal faiz ve masraflarla birlikte davalı taraftan tahsili istenilmiştir. Mahkemece davanın döviz alacağı yönünden davanın konusu kalmadığından karar verilmesine yer olmadığına, TL alacağı yönünden davanın reddine karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir.Y A R G I T A Y K A R A R ITemyiz istemlerinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Davacı vekili dava dilekçesinde; davalılardan ...'in ...nda baş hesap uzmanı olarak görev yapmakta iken 25/08/2006 ile 06/06/2008 tarihleri arasında öğrenim görmek üzere ABD'ye gönderildiğini, davalının 15.07.2009 tarihinde mecburi hizmet süresini tamamlamadan istifa ettiğini belirterek, kalan hizmet süresi karşılığı yurtdışı öğrenim giderlerinden kaynaklanan 83.380,66 ABD dolarının sarf tarihinden itibaren işlemiş ve işleyecek temerrüt faiziyle birlikte tahsil tarihindeki ...Bankasınca tespit edilen efektif satış kuru üzerinden TL karşılığı ile 60.670,50 TL alacağın sarf tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle, kefillerin kefalet hükümleri ile sınırlı olmak kaydıyla müştereken ve müteselsilen davalılardan tahsilini istemiş; mahkemece, döviz alacağı yönünden davanın konusu kalmadığından esas hakkında bir karar verilmesine yer olmadığına, Türk Lirası alacağı yönünden ise davanın reddine karar verilmiştir. Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasal gerektirici nedenlere ve özellikle davalılar tarafından yargılama sırasında döviz borcunun faiziyle birlikte davacı idareye ödenmiş olması nedeniyle döviz alacağı ile ilgili dava konusuz kaldığından esas hakkında karar vermeye yer olmadığına karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemesine göre sair temyiz itirazları yerinde değildir.Ancak;Dosyadaki bilgi ve belgeler ile özellikle davalı ... tarafından verilen 26.06.2006 tarihli yüklenme senedinin incelenmesinden; adı geçenin yurt dışında bulunduğu sürenin iki misli mecburi hizmet yapmayı taahhüt ettiği ve ihlali halinde “... eksik kalan mecburi hizmet süremle orantılı olarak ... yurt dışına gönderilmem nedeniyle, yurt içi aylığı da dahil olmak üzere aylık, ücret, aidat, zam, tazminat, ödenek tayin bedeli gibi adlar altında tarafıma yapılan her türlü ödemeler ile yol ve ikamet giderlerini ve bu hususlara ilave olarak şahsım adına programım içinde veya dışında her ne sebeple ve şartla olursa olsun sarf edilen meblağı, fiilen döviz cinsinden yapılmış olanları aynı döviz cinsinden ve kanuni faiziyle birlikte, fiili geri ödeme tarihindeki...Bankası efektif satış kuru uygulanmak suretiyle bulunacak karşılığını YTL olarak; YTL olarak yapılmış olanları ise gönderildiğim ilgili kanun hükmünün öngördüğü gibi % 50 fazlasıyla kanuni faiziyle birlikte YTL olarak ... protesto keşidesine ve hüküm istihsaline hacet kalmaksızın nakten ve defaten ......’na ödeyeceğimi… taahhüt ederim” şeklinde yükümlülük altına girdiği anlaşılmaktadır. Davalılar sözü edilen bu yüklenme senedinin ve kefalet senedinin hata, hile veya zorla kendilerine imzalatıldığını ileri sürmedikleri ve serbest iradeleri ile davacı idareye böyle bir yüklenme senedi vermelerini yasaklayan bir düzenleme olmadığı gibi, yükümlü yurt dışına kendi iradesi dışında da gönderilmiş değildir. O halde, bu taahhütname ve kefaletname davalıları bağlayıcı niteliktedir. Davalı .... mecburi hizmet süresini tamamlamadan istifa etmiş olması nedeniyle taahhüdünü ihlal ettiğinden, davacı kurum da taahhüt kapsamında yapılan harcamaların tahsilini istemektedir. Ortada taahhütnameyi geçersiz kılan bir durum olmadığına göre, taahhütname ve kefaletname kapsamı doğrultusunda davalıya TL cinsinden yapılan tüm ödemelerin de (yurtiçi aylık, ücret, aidat, zam, tazminat, ödenek vs.) mecburi hizmet süresi ile orantılı olarak bilirkişiye hesap ettirilerek oluşacak sonuç doğrultusunda bir karar verilmesi yerine, mahkemece davalıların yurt içi aylıklardan sorumlu olmayacağı düşüncesiyle, davanın bu yönden reddine dair karar verilmesi doğru görülmemiştir.Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde temyiz edenlerden davalı tarafa iadesine, 14.01.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.