Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 2430 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 20655 - Esas Yıl 2013





MAHKEMESİ : Elbistan 2. Asliye Hukuk MahkemesiTARİHİ : 27/12/2012NUMARASI : 2012/517-2012/1195 Dava dilekçesinde, Kamulaştırma Yasasının 4650 Sayılı Yasayla değişik hükümleri uyarınca, kamulaştırma bedelinin tespiti ve irtifak hakkının idare adına tescili istenilmiştir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir.Y A R G I T A Y K A R A R ITemyiz istemlerinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasal gerektirici nedenlere ve özellikle kanıtların takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre sair temyiz itirazları yerinde değildir.Ancak;1-Kamulaştırma Yasası'nın 4650 sayılı Yasayla değişik 11. maddesinin 1. fıkrasının arazilere ilişkin (f) bendinde, taşınmazın kamulaştırma (dava) tarihindeki mevki ve şartlarına göre olduğu gibi kullanılması halinde getireceği net gelir üzerinden değerinin belirleneceği öngörüldüğünden bu yöntemle taşınmazın değerinin saptanmasında pompajla sulama söz konusu olduğunda (münavebeye ve değerlendirmeye alınan ürünlerle ilgili) bu sulamanın gerektirdiği masrafların ilgili gıda, tarım ve hayvancılık ilçe müdürlüğünden sorulup belirlenerek üretim giderlerine eklenmesi ve bunun net gelirden düşülmesi gerekirken, bilirkişi kurulu raporunda ve keşifte dava konusu taşınmazın pompajla sulandığı belirlendiğine göre sulama masraflarının gıda, tarım ve hayvancılık ilçe müdürlüğünden sorulup belirlenerek üretim masraflarına eklenmesi gerektiği düşünülmeden düzenlenen bilirkişi kurulu raporunun karara esas alınması,2-İrtifak hakkı tesisi amacıyla yapılan kamulaştırmalarda bedel tespiti, taşınmazın irtifak hakkı tesisinden önceki ile irtifak hakkı tesisinden sonraki değerleri arasındaki farktan ibaret olduğundan taşınmazın niteliğine göre tamamının bir bütün olarak değeri tespit edildikten sonra Kamulaştırma Yasası'nın 11. maddesinin son fıkrası uyarınca, irtifak tesisi nedeniyle taşınmazda meydana gelecek değer kaybının oran ve tutarının gerekçeleri ile belirtilmesi gerekir. İrtifak tesisi nedeniyle taşınmazda meydana gelecek değer kaybının oranı, taşınmazın cinsi, özelliği, kullanım şekli, irtifak hakkının niteliği (boru hattı, enerji nakil hattı vs.), taşınmazda kapladığı alan ve yeri, istikameti dikkate alınarak belirlenir. Yargıtay uygulamalarında, taşınmazın niteliğine uygun kullanımını önemli ölçüde etkileyen özel bir durumun söz konusu olmaması halinde arazilerde irtifak nedeniyle olabilecek değer kaybının irtifaktan etkilenen alanın mülkiyet değerinin %35'ini geçmemesi gerektiği kabul edilmektedir.Dava konusu taşınmazın irtifak hakkı tesis edilmek suretiyle el atılan bölümü ve niteliği dikkate alındığında, uygun kullanımını önemli ölçüde etkileyen özel bir durum da söz konusu olmadığı halde, irtifak değer kaybı oranının en fazla dava konusu taşınmaz yönünden %1,7 olması gerekirken, bu oranı %2 olarak kabul eden bilirkiş kurulu raporuna göre karar verilmesi,3-Anayasa Mahkemesi 1. Bölümünün 19.12.2013 tarih ve 2013/817 sayılı kararında, kamulaştırma bedelinin tespiti için açılan davada uzun süren bir yargılama sonunda, dava tarihi itibarıyla belirlenen bedele hükmedilmesinin Anayasa'nın 35. maddesinde güvence altına alınan mülkiyet hakkının ihlal edildiği kabul edilerek mal sahibine tazminat ödenmesi gerektiği belirtilmiştir.Yasa koyucu da, bu hak ihlalini dikkate alarak, 6459 sayılı Kanunun 6. maddesiyle 2942 sayılı Kanunu'nun 10. maddesine eklenen fıkrada (yürürlük tarihi 30.04.2013) kamulaştırma bedelinin tescili için açılan davanın dört ay içinde sonuçlandırılmaması halinde, tespit edilen bedele bu sürenin bitiminden itibaren faiz uygulanmasına ilişkin düzenleme getirmiştir. Her ne kadar, getirilen bu faiz hükmü maddi hukuka ilişkin olup, aynı yasanın 29. maddesi gereğince yayımı tarihinden sonra açılacak davalara uygulanması gerekir ise de; 30.04.2013 tarihinden sonra açılacak davalar için yapılan bu düzenleme ile Anayasa Mahkemesi'nin makul süreyi aşan yargılamanın hak ihlali oluşturduğuna ilişkin kararı birlikte değerlendirildiğinde, 30.04.2013 tarihinden önce açılmış ve henüz kesinleşmemiş kamulaştırma bedelinin tespiti ve tescili davalarında öngörülen dört aylık yargılama süresinin makul süre kabul edilerek, hakkaniyet gereğince taşınmaz malikinin zararının giderilmesi amacıyla dava tarihinden itibaren dört aylık sürenin bittiği tarihten, karar tarihine kadar tespit edilen kamulaştırma bedeline faiz uygulanması gerektiğinin düşünülmemesi,4-Davada kendisini vekille temsil ettirmiş olan taraflar yararına karar tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğinin düşünülmemesi,Doğru görülmemiştir. Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, temyiz peşin harçlarının istek halinde temyiz edenlere iadesine, 17.02.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.