Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 206 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 18965 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Dava dilekçesinde, 24.07.2010 günlü kat malikleri kurulu toplantısı ve alınan kararlarla, 29.07.2009 tarihli genel kurulda yapılan yönetici seçiminin iptali istenilmiştir. Mahkemece davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Y A R G I T A Y K A R A R ITemyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Davacı vekili dava dilekçesinde, site kat malikleri kurulunun 24.07.2010 tarihli toplantısı ve bu toplantıda alınan kararlarla yine kat malikleri kurulunun 29.07.2009 günlü yönetici seçimine ilişkin alınan kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu ileri sürerek bu kararların iptalini istemiş, mahkemece davanın ispatlanamadığı gerekçesiyle reddine karar verilmiştir.29.07.2009 günlü kat malikleri kurulu kararının iptali istemini yönünden;634 sayılı Kat Mülkiyeti Yasası'nın 5711 sayılı Yasayla değişik 33. maddesinin birinci fıkrası gereğince kat malikleri kurulunca verilen kararlar aleyhine oy kullanan kat maliki, karar tarihinden başlayarak bir ay içinde, toplantıya katılmayan kat maliki ise kararı öğrenmesinden başlayarak bir ay içinde ve her halde altı ay içinde iptal davası açabilir hükmü yer almaktadır.Dosyada mevcut tüm bilgi ve belgelerin incelenmesinde; dava, toplantıya katılmadığı anlaşılan davacı tarafından 22.09.2010 tarihinde yasal altı aylık süre geçtikten sonra açılmış olmakla, 29.07.2009 günlü kat malikleri kurulu kararının iptaline ilişkin istemin hak düşürücü süre yönünden reddi yerine yazılı gerekçe ile reddi sonucu itibarıyla doğru olduğundan bu husus bozma konusu yapılmamış, salt yanlışlığına değinilmekle yetinilmiştir. 24.07.2010 günlü kat malikleri kurulu kararının iptaline ilişkin istem yönünden ise;Dosya içindeki bilgi ve belgelerden; mahkemece 13.01.2014 günlü ara kararında davacı tarafın itirazlarının değerlendirilmesi için tekrar bilirkişi incelemesi yaptırılmasına ve bu nedenle 700 TL gider avansının davacı vekilince karşılanmasına, bunun için davacı tarafa kesin mehil verilmesine, 31.03.2014 günlü celsede de masraf karşılanmadığından ispatlanamayan davanın reddine karar verildiği anlaşılmaktadır. 1086 sayılı HUMK. nun 275. maddesi (6100 sayılı HMK’nun 266. maddesi) hükmüne göre, mahkemenin çözümü özel veya teknik bir bilgiyi gerektiren hallerde bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar verebileceği, hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel ve hukuki bilgi ile çözümlenmesi mümkün olan konularda bilirkişi dinlenemeyeceği öngörülmüş olup, davacının çözümünü isteyip dava konusu yaptığı hususlar özel veya teknik bir bilgiyi gerektirir nitelikte değildir. Hakimin bizzat kendisinin sonuca ulaştırıp karara bağlaması gereken uyuşmazlığı bilirkişiye çözdürmek istemesi ve bu konuda ucuz adalet prensiplerine aykırı olarak taraflardan bilirkişi ücretini yatırmalarına karar vermesi usul ve yasaya aykırıdır.Açıklanan nedenlerle mahkemece tarafların bildirdikleri deliller toplanıp incelenip ve değerlendirildikten sonra işin esası hakkında bir karar verilmesi gerekirken yerinde olmayan gerekçeyle davanın reddi doğru görülmemiştir.Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 12.01.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.