Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 18985 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 10880 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ : Manisa 2. Asliye Hukuk MahkemesiTARİHİ : 21/02/2014NUMARASI : 2013/156-2014/122 Dava dilekçesinde, Kamulaştırma Yasasının 4650 Sayılı Yasayla değişik hükümleri uyarınca, kamulaştırma bedelinin tespiti ve taşınmaz malın idare adına tescili istenilmiştir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir.Y A R G I T A Y K A R A R ITemyiz istemlerinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:1-Kamulaştırma Yasasının 4650 sayılı Yasayla değişik 11. maddesinin birinci fıkrasının arazilere ilişkin (f) bendinde taşınmazın dava tarihindeki mevkii ve şartlarına göre olduğu gibi kullanılması halinde getireceği net gelir üzerinden değerinin belirleneceği öngörülmekte olup bu yöntemle taşınmazın değerinin saptanmasında münavebeye alınacak ürünler yönünden sulu ya da kuru tarım arazisi niteliğinde olup olmaması önem taşıdığından; bilirkişi kurulu ek raporunda, bir taşınmazın sulu tarım arazisi olarak kabul edilebilmesi için devlet sulama sahası içerisinde kalması ya da kendi parseli içinde üretim sezonunda gerekli sulamaya yetecek bir su kaynağının olması gerektiği, bu şartlar var ise keşif anında tespit edilebildiği, keşif tarihi itibariyle 251 parselin bu özellikleri taşımadığı belirtilerek taşınmazın kuru tarım arazisi kabul edildiği, ancak dava konusu taşınmazın sulama alanında olmamasına rağmen DSİ kanalında sulama yaptığını beyan etmiş ve bununla ilgili makbuzlar sunmuş olduğunu bunun arazinin değer hesaplamasında dikkate alındığını verim değerleri ortalamalarının buna göre alındığı, tabloda yer alan verimlerin tarlanın kuru tarım arazisi vasfı taşımasına rağmen sulandığı dikkate alınarak hazırlandığı şeklinde değerlendirme yapılmış ise de; sulama kaynağının ne olduğu açıkça gösterilmeden sulamanın taşınmazın tamamında ve her mevsim için fiilen yeterli olup olmadığı, dereden sulanıyorsa bu suyun kendi doğal akışı ile mi yoksa özel bir pompalama ya da başka bir sistemle mi taşınmaza ulaştığı, yapılan sulamanın taşınmaz üzerinde bulunan derin kuyudan mı sağlandığı, başkasının taşınmazındaki bir kuyudan yapılıyor olması durumunda bu sulamanın daimi ve geçerli kabul edilebilmesi için kaynak üzerinde dava konusu taşınmaz lehine bir mükellefiyet kurulmuş olması gerektiğinden bu hususun varlığı ve suyun yeterliliği vb. gibi hususlar ayrıntılı bir biçimde araştırma yapılarak belirlenmeden, pompalama veya damla sulama yöntemi ile yapılan bir sulama varsa bunun için yapılacak giderlerin de üretim masraflarına ilave edilmesi gerektiği düşünülmeden davalının DSİ kanalında sulama yaptığına ilişkin makbuz sunduğu, verim değerine ilişkin tabloda taşınmazın kuru tarım arazisi vasfı taşımasına rağmen sulandığı dikkate alınarak hazırlandığı yönündeki çelişkiler içeren rapora göre hüküm kurulması doğru görülmemiştir. Mahkemece dava konusu taşınmazın sulu ya da kuru tarım arazisi olup olmadığı kesin olarak belirlenip sulu arazi olduğunun tespiti halinde sulu taşınmazlar için uygulanacak münavebe planı ve münavebeye alınacak ürünlere ait gıda tarım ve hayvancılık ilçe müdürlüğünün 2013 olan dava tarihi itibariyle sulu taşınmazlardaki ortalama verim, üretim gideri ve toptan satış fiyatı dikkate alınarak, kuru taşınmaz olduğunun anlaşılması halinde ise kuru tarım arazilerindeki münavebe planı ve münavebeye alınacak ürünlere ait gıda tarım ve hayvancılık il müdürlüğünün kuru taşınmazlardaki ortalama verim, üretim gideri ve toptan satış fiyatı dikkate alınarak %6 kapitalizasyon faizi uygulanmak suretiyle değerlendirme yapan ek rapor alınarak sonucuna göre hüküm kurulmalıdır. 2-Kamulaştırma Yasasının 11. maddesinin son fıkrası hükmüne göre, kamulaştırma yoluyla irtifak hakkı tesisinde, kamulaştırma nedeniyle taşınmazda oluşacak değer düşüklüğü kamulaştırma bedelidir. Hükme esas alınan bilirkişi kurulu raporunda taşınmaz üzerinde bulunan zeytin ağaçlarının bedeli de zemin bedeline eklenerek toplam bedel üzerine irtifak değer kaybı uygulanarak kamulaştırma bedeli belirlenmiş ise de; dosyadaki bilgi ve belgelerden ağaçların taşınmazdaki konumu, zarar görüp görmediği, iletişim hatlarının izdüşümünde bulunup bulunmadığı ya da izdüşüme mesafesi anlaşılamamaktadır. Mahkemece irtifak nedeniyle ağaçların zarar görüp görmediği araştırılarak, zarar gördüğünün anlaşılması halinde belirlenen irtifak bedeline eklenmesi ile yetinilmesi gerekirken bu konuda bir araştırma yapılmadan ağaçların değerinin de zemin bedeline ilave edilmesi suretiyle hesap yapan bilirkişi kurulu raporuna göre hüküm kurulması, 3-Mahkemece tespit edilen ve davalı adına yatırtılan kamulaştırma bedelinin hükümle birlikte davalıya ödenmesine karar verildiğine göre dava tarihinden itibaren dört aylık sürenin bittiği tarihten, karar tarihine kadar tespit edilen kamulaştırma bedeline faiz uygulanması gerekirken faizin hangi tarihe kadar uygulanacağının kararda gösterilmemesi,Doğru görülmemiştir. Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, temyiz peşin harçlarının istek halinde temyiz edenlere iadesine, 25.12.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.