Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 18807 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 17930 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ : Kovancılar Asliye Hukuk MahkemesiTARİHİ : 22/03/2013NUMARASI : 2012/27-2013/132 Dava dilekçesinde, Kamulaştırma Yasasının 4650 Sayılı Yasayla değişik hükümleri uyarınca, kamulaştırma bedelinin tespiti ve taşınmaz malın idare adına tescili istenilmiştir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm bir kısım davalılar vekili Av.H.H. E.. tarafından temyiz edilmiştir.Y A R G I T A Y K A R A R ITemyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Kamulaştırma Yasasının 4650 sayılı Yasayla değişik 11. maddesinin birinci fıkrasının arazilere ilişkin (f) bendinde, taşınmazın kamulaştırma (dava) tarihindeki mevkii ve şartlarına göre olduğu gibi kullanılması halinde getireceği net gelir üzerinden değerinin belirleneceği öngörülmekte olup, bu yöntemle taşınmazın değerinin saptanmasında, münavebeye alınacak ürünler yönünden sulu ya da kuru tarım arazisi niteliği önem taşır.Dava konusu taşınmazın bulunduğu bölgede Tatar göleti ve sulama projesi kapsamında kalan taşınmazların kamulaştırılması nedeniyle açılan ve Dairemizce incelenen dava dosyalarında; taşınmazların tamamı sulu tarım arazisi olarak değerlendirilmiş ve buna göre belirlenen kamulaştırma bedeli hüküm altına alınmıştır. Taşınmaza ilişkin özelliklerin tespiti amacıyla keşif sırasında çekilip dosyaya konulan fotoğrafların büyük bölümünün aynı olduğu anlaşılmaktadır. Mahallinde yapılan keşif sırasında taşınmazın kenarında toprak sulama kanalının bulunduğu gözlenmiş ve hükme esas alınan 25.12.2012 tarihli bilirkişi asıl ve ek raporunda, keşif tarihi itibariyle taşınmaz yakınında toprak sulama arkının bulunduğu, taşınmazın 2 km uzağında yer alan kaynaktan taşınmazın 40 m uzağındaki ana yola kadar plastik borularla cazibe ile getirilen suyun toprak ark ile taşınmazlara dağıldığı belirtilerek sulu tarım arazilerindeki ürünler münavebeye alınarak taşınmaza değer biçilmiş ise de; sulamanın taşınmazın tamamında ve her mevsim için fiilen yeterli olup olmadığı, söz konusu kaynaktan alınan suyun borularla taşınmazın yakınına kadar getirilebilmesi için komşu parseller üzerinde tescil edilmiş herhangi bir irtifak hakkı bulunup bulunmadığı hususları ayrıntılı bir biçimde araştırılmadan ve taşınmazın sulama durumu ile ilgili bilirkişi raporları arasındaki çelişki de giderilmeden taşınmazın sulanabilir arazi olarak kabulü ile bu yönde düzenlenen bilirkişi raporu esas alınarak karar verilmesi doğru görülmemiştir. Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 22.12.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.