MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Dava dilekçesinde, 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 17. maddesi gereğince tapu iptali ve tescil, birleşen davada ise kamulaştırma bedelinin arttırılması istenilmiştir. Mahkemece asıl davanın reddine, birleşen bedel arttırım davasının kabulüne karar verilmiş, hüküm davacı ve birleşen dosyanın davalısı Maliye Hazinesi vekili tarafından temyiz edilmiştir.Y A R G I T A Y K A R A R ITemyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Dava dilekçesinde, 2942 Sayılı Kamulaştırma Kanununun 17.maddesine göre tescil istenilmiş, mahkemece davanın kabulüne ilişkin verilen karar Dairemizce yasal şartları oluşmadığından davanın reddi gerektiği belirtilerek bozulmuş ve karar düzeltme istemi de 22.12.2011 tarihinde reddedilmiştir. Bu arada davalı ... tarafından davalı Hazine aleyhine Ceyhan 2. Asliye Hukuk Mahkemesinde açılan kamulaştırma bedelinin arttırılması davasının bu dosya ile irtibatlı olduğu belirtilerek 23.03.2012 tarihinde bu dosya ile birleştirilmesi kararı verilmiş, mahkemece önceki bozmaya uygun olarak Hazine'nin açtığı 17.maddeye göre tescil davasının reddine, birleştirilen bedel arttırım davasının ise kabulüne karar verilmiş ve hüküm davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasal gerektirici nedenlere ve özellikle kanıtların takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre sair temyiz itirazları yerinde değildir.Ancak;1-Dava konusu taşınmazın dava tarihi olan 03.11.2010 tarihi itibarıyla 1/1000 ölçekli uygulama imar planında bulunup bulunmadığının, bu tarih itibariyle kesinleşmiş imar planı içinde olmadığının anlaşılması halinde belediye veya mücavir alan sınırları içinde olup olmadığının, belediye ve altyapı hizmetlerinden (yol, su, elektrik, çöp toplama, kanalizasyon, aydınlatma vd. gibi) yararlanıp yararlanmadığının, özellikle etrafının meskûn olup olmadığının, taşınmaz belediye nazım imar planı içinde ise Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 17.04.1998 gün ve 1996/3-1998/1 sayılı kararı uyarınca bu plan kapsamına alındığı tarih ve plandaki konumunun, hangi amaçla plan kapsamına alındığının, yerleşim merkezlerine uzaklığının, altyapı hizmetlerinden yararlanma ve ulaşım olanaklarının, kullanma biçimi itibariyle iskan amacına yönelik yapılaşma olasılıklarının belediye başkanlığından araştırılmadan eksik incelemeye dayalı olarak taşınmazın arsa olarak değerlendirilmiş olması, ./..2014/445-2015/17910 -2-Kabule göre de;2-2942 Sayılı Kamulaştırma Yasası'nın 10. maddesi ile bedelin tespiti esaslarını düzenleyen 11. maddenin (g) bendi hükmüne göre; kamulaştırılacak taşınmazın arsa olarak kabulü halinde kamulaştırma (değerlendirme) gününden önceki özel amacı olmayan emsallerin satış değeri esas alınarak değerinin tespit edilmesi gerekir. Bu esaslara göre gerçekçi ve doğru sonuçlara ulaşılabilmesi için; emsal alınan taşınmazın satış tarihinin değerlendirme tarihinden önce ve değerlendirme tarihine yakın bulunması, dava konusu taşınmaza örnek teşkil edebilecek nitelikte, dava konusu taşınmaz ile aynı veya yakın semtlerde bulunması, topografik yapısı, manzarası, konumu, üzerinde yapılabilecek inşaat ve katlar için izin ve ruhsat sınırları, yüzölçümleri, imar uygulamasına konu edilmiş olup olmadıkları, sokak, cadde veya şehir alanlarına cepheleri ve mesafeleri gibi yönlerden benzer ya da yakın özelliklere sahip bulunması ve özel satış olmaması gereklidir. Mahkemece alınan bilirkişi raporlarında ise satış tarihinin 1987 olması nedeniyle aradan geçen uzun sürenin yanıltıcı sonuçlara götürebileceği dikkate alınmadan 315 ve 316 parsel sayılı taşınmazların satışının somut emsal alınması doğru değildir. Ayrıca Yargıtay'ın yerleşmiş uygulamalarına göre aynı taşınmazın diğer paydaşları tarafından açılan dava sonunda verilip kesinleşen kararlarda belirlenen değer güçlü delil olarak kabul edilmekte olup, dava konusu taşınmazın paydaşlarına ait Ceyhan 1.Asliye Hukuk Mahkemesince verilen 1987/549 Esas, 1999/209 Karar sayılı kararının kesinleşip kesinleşmediği araştırılarak kesinleşmiş ise bu dosyanın da güçlü delil olarak değerlendirilmesi gerekir.Bu nedenle mahkemece, taraflara emsal bildirmeleri için imkan tanınması, gerektiğinde re'sen emsal getirtilmesi, dava konusu taşınmaza örnek teşkil edebilecek uygun emsal satışlar esas alınmak suretiyle değer biçilmesi gerekir. Emsal kayıtlar tapu müdürlüğünden getirtildikten sonra bunun imar parseli olup olmadığı da sorulup saptanmalıdır. İncelenen emsal imar parseli olup da dava konusu taşınmazın bu nitelikte olmaması halinde, dava konusu taşınmazın yapılacak karşılaştırmadan sonra bulunacak değerinden, İmar Yasasının 18.maddesinin 2. fıkrası gözetilerek, düzenleme ortaklık payına tekabül edecek oranda indirim yapılması gerektiği de dikkate alınmalıdır.2942 sayılı Yasa'nın 4650 sayılı Yasa ile değişik 11. maddesinin birinci fıkrasının (d) bendi gereği emlak vergi değerlerinin de dava konusu taşınmazın emsalle karşılaştırılmasında gözönünde tutulması gerekir. Buna göre dava konusu taşınmaz ve emsallerin emlak vergisine esas tutulan asgari m² değerlerinin ilgili belediye başkanlığından 2010 yılı itibarıyla getirtilerek karşılaştırılması ve değerlendirmeye esas alınan oranlar fahiş ölçüde farklı olduğunda bu farklılık ve çelişkinin giderilmiş olması gerekir. Mahkemece açıklanan bu hususlar dikkate alınmaksızın birinci bilirkişi kurulu raporunda belirlenen m² değeri ile birbirinden bağımsız olarak değerlendirilmesi gereken komşu 1091 parsele ilişkin dosyada belirlenen endekslenmiş m² değerinin ortalamasının dava konusu taşınmazın m² değeri olarak belirlenmiş olması, ../...2014/445-2015/17910 -3-3-2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 15.maddesinin 11. fıkrasına göre mahkemece oluşturulan bilirkişi kurullarının belirlediği değer takdir komisyonunun takdir ettiği değerin bir mislini aşarsa, hakim yeniden bilirkişi kurulu oluşturur. İki raporun birbirini teyit etmediği veya davacı daha az değerli, davalı ise daha yüksek değerli raporu kabul etmediği takdirde, ortalama değeri ifade edecek rapor için üçüncü kez bilirkişi incelemesi yaptırılır. Alınacak bu rapor doğrultusunda da ortalama değeri ifade eden rapor doğrultusunda hüküm kurulması gerekirken mahkemece bu esaslara uygun olmayan şekilde değer belirlenmesi,Doğru görülmemiştir.Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 07.12.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.