Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 16439 - Karar Yıl 2010 / Esas No : 14141 - Esas Yıl 2009





Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Dava dilekçesinde, kamulaştırılan taşınmaza takdir edilen bedelin artırılması ile faiz ve masrafların davalı taraftan tahsili istenilmiş, mahkemece; dava konusu taşınmazın kamulaştırılarak 1978 tarihinde el konulduğu, bu nedenle 2942 sayılı Yasanın 38.maddesi gereğince mal sahibinin dava açma hakkının düştüğünden sözedilerek davanın reddine karar verilmiştir. İdarelerin tapu iptal ve tescil davalarına, dayanak yaptığı; Kamulaştırma Kanunu'nun 38. maddesi Anayasa Mahkemesi'nin 04.11.2003 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanan kararı ile iptal olmuştur. 30.06.2010 tarihinde yürürlüğe giren 5999 sayılı Yasa ile 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'na eklenen Geçici 6. madde ile; kamulaştırma işlemleri tamamlanmamış veya kamulaştırması hiç yapılmamış olmasına rağmen 09.10.1956 tarihi ile 04.11.1983 tarihi arasında fiilen kamu hizmetine ayrılan veya kamu yararına ilişkin bir ihtiyaca tahsis edilerek üzerinde tesis yapılan taşınmazlara veya kaynaklara kısmen veya tamamen veyahut irtifak hakkı tesis etmek suretiyle malikin rızası olmaksızın fiili olarak el konulması hallerinde, hak sahiplerine idare ile uzlaşma ve uzlaşılmaması halinde dava açma hakkı tanınmıştır. Buna göre mahkemece tüm deliller toplanarak oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, yerinde görülmeyen gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir. Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile şimdilik diğer yönleri incelenmeksizin hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 20.12.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi.